İnsan eğer kendini alt kültüre ait hissediyorsa, bir süre popüler olan her şeyden kendisini sadece prensip sebebiyle uzaklaştırma ihtiyacı görebiliyor. Bu dönemi siz yaşadınız veya yaşıyor musunuz bimiyorum. Ama bir noktadan sonra, her şey geçiyor; geriye sadece bir işi sahip olduğu değerlerle takdir edebilmek kalıyor, bundan eminim. Bunlardan da söz ediyorum, zira “popüler olan her şey, ucuzdur” anlayışına aşinayım, ve bu anlayışın altında az sonra söz edeceğimiz şeyi gömmek haksızlık gibi geliyor. Yani Beyoncé’nin Lemonade’ini.

Beyoncé ile ilgili görüşleriniz ne bilmiyorum, ben kendi payıma Amerikalı müzisyenin yaptığı şeyin bir bölümünün zevkler üstü olduğu kanaatindeyim. Beyoncé’nin meşhur Girls performansı gelmiş geçmiş en başarılı sahne şovlarından biri, belki de ilki bence. Hakeza Partition gibi klipleri de, büyüleyici görselliklere sahipler. Bir sanatçı olarak da Beyoncé’nin olgunlaşması belirli çizgiler dahilinde objektif bir gerçek gibi geliyor bana; Destiny’s Child günlerinden, Baby Boy’a; Single Ladies’den buraya, Beyoncé yaptığı şeyleri genişletiyor, büyütüyor, oturtuyor; ve bunları yaparken hep bir auteur özgüveni bırakıyor takip edende.

Beyonce MANS

“Buraya” dediğim yer de, Lemonade. Beyoncé’nin son albümü, geçtiğimiz gün Tidal üzerinden özel 55 dakikalık bir film ile birlikte tanıtıldı. Yavaş yavaş diğer platformlara da gelecek. Müziksel açıdan, Jack White, Kendrick Lamar, James Blake ve The Weeknd gibi muazzam konuk performanslar var. Prodüktörler arasında Diplo ve Vampire Weekend’den Ezra Koenig gibi isimler var. İşin görsel kısmında, bir film var ki, orada da Quvenzhane Wallis, Amandla Stenberg, Zedaya, Serena Williams gibi ünlü konuklar var, aynı zamanda Trayvon Martin ve Michael Brown’ın, yani polis tarafından vurulan iki siyahi gencin anneleri de var.

55 dakikalık filmde, Malcolm X’in “Amerika’nın en saygısızlık gören insanı: Siyahi kadın” cümlesi de önemli bir yer tutuyor ki; zaten evet, albümün sadakatsizlik ile birlikte en önemli teması bu. Konukların güçlü siyahi kadınlar olmasının da sebebi bu. Beyoncé’nin Independent Woman’da söylemeye çalıştığı, ama dilinin dönmediği şeyler, Lemonade’de rafine edilerek sunulmuşlar. Bu, Jay-Z ile yaşadığı türbülansın magazin değerinin, siyasal konunun hassasiyetiyle birleşmesi demek. Bu, albümün son günlerin en çok konuşulan işi olması demek. Ama daha da önemlisi, bunların iyi işlenmiş olması, bunun Beyoncé’nin en iyi eleştiriler alan albümü hâline gelmesi demek.

Biz şuraya birkaç eleştirmen yorumu bırakıyoruz. Bizce Lemonade, bu on yılın en unutulmaz ve mihenk taşı albümlerinden biri olarak anılacak uzun seneler sonrasında. Bizim de, eleştirmenlerin de hissiyatı bu yönde en azından.

Beyonce 2

Rolling Stone – “Lemonade Beyoncé’nin duygusal olarak en uç albümü, ama aynı zamanda sessel olarak da en maceracı olduğu albüm.” – 100/100

The A.V. Club – “Lemonade’in her yerinde, Beyoncé kendi şahsi gerçekliğini anlatıyor, kendi şartlarında ve kendi dünya bakışınca şekillendirilmiş vaziyette. Albümün aynı anda ana akım müziği daha akıllı, daha derin yerlere çekiyor olması da basitçe, onun neden popun kraliçesi olmaya devam ettiğine dair bir hatırat sadece.” – 91/100

Chicago Tribune – “Beyoncé’nin altıncı stüdyo albümüne döktüğü her şeyi algılamak biraz zaman alacak, ama şimdiden belli ki, Lemonade sanatçının en oturmuş ve tutarlı işi.” – 88/100

Pitchfork – “Lemonade nutuk tutturan, Beyoncé’nin hiç keşfetmediği seslere yöneldiği bir albüm. “ –85/100

The Guardian – “Lemonade [Anti ve Life of Pablo’ya kıyasla] bir başarı gibi hissettiriyor. Tamamen kontrolü elinde tutan biri tarafından yapılmış.” – 80/100

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.