298408

Türkiye’de Japon kültürü, Manga ve Anime dediğimizde bir hayli beğeneni ve takipçisi olan fakat konuyla ilgili derinlemesine okumak istediğinizde neredeyse hiç kaynak bulamadığınız bir olgudan bahsediyoruz. Gerçi son yıllarda yurt dışından kitap getirtebilmek oldukça kolaylaştı ama kendi dilimize çevrilen eser sayısı hala çok az. Öncelikle bir elin parmağını geçmeyen bu Türkçe kitapları belki denk gelmemişsinizdir diyerek tanıtayım dedim. Hem ardından bu konuda yazılan önemli İngilizce kitaplara da el atarız. Belli mi olur belki bu sayede hem bu konulara ilgi duyanların sayısına katkımız bulunur böylelikle de Türkçe’ye daha fazla eser çevrilmesi sağlanır.

İlk inceleyeceğim kitap Plan B’den çıkan ve Paul Gravett’ın yazdığı Manga: Japon Çizgi Romanının Tarihi. Kitap öncelikle görselliği ön planda tutması ve sade diliyle anlatmak istediğini okuyucuya kolayca sunuyor. İçerik olarak ele alırsak tam bir başlangıç kitabı. Detaylı incelemeler yerine daha genel ama hiç bilmediğiniz bilgileri edinebileceğiniz bir kitap. Kitaba ait en kötü eleştiriyi ise fiyatına yapabilirim. 50 TL nedir gözünüzü seveyim, iyi ki indirimli satan yerler var da yaklaşık 30 TL’ye kadar düşük fiyatlara kitabı edinebiliyoruz.

Gelelim kitabın içeriğine. Yazar, manganın kelime anlamından başlayarak sektörün şuan ki durumu ile ilgili bilgi verip modern mangaların ne derece Japon geleneksel anlatı sanatının izinden yürüdüğünü anlatıyor ilk bölümlerde. Hem pre-manga olarak geçen dönemin önemli örneklerinden hem de ilk zamanlarda dergi ve gazetelerde boy göstermeye başlayan manga bantlarından görseller görebiliyoruz. Tarihi açıdan ise günümüzden başlayarak, Ukiyo-e çizimlerine oradan da 12. yy’a kadar takip edebileceğimiz bir çizgi çiziyor.

114-115Daha sonraki bölümlerde ise döneminin en önemli mangalarına ait bilgiler veriliyor. Güzel kısmıysa şu, kitap sadece çok satan mangalarla ilgili değil, farklı türlerdeki eserlere veya bu dala katkıda bulunmuş, ilkleri yaşatmış mangalara kadar geniş bir yelpazede ön bilgi sunuyor.

Belki de Türkiye’de hiçbir zaman ulaşamayacağımız mangalar bunlar. Misal, “Manganın Tanrısı” olarak geçen Osamu Tezuka’nın, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sını uyarladığını bu kitaptan öğrenmiştim. Ayrıca mangaların kendi içinde Gekiga olarak geçen ve bir anlamda yeraltı edebiyatı ile benzer özelliklere sahip, büyük yayıncılarda şans bulamayan genç mangakaların ürettiği eserleri de bu kitap sayesinde tanıdım.

Geleneksel olmayan ve ana akımın dışında kaldığı için de pek bilinmeyen ama beni derinden etkileyen pek çok manga ile ilk tanışmam da bu kitap sayesinde oldu. Bahsettiğim bu mangaların çoğu Gekiga’ların bir anlamda devamı sayabileceğimiz, Garo dergisinde yayımlanmış. Ya Amerika’nın konuya giderek daha fazla ilgi göstermesi sayesinde İngilizce çevirilerine kavuşmuş ya da bu konunun geekleri tarafından fan çevirileri yapılmış ve internete konmuş. Ulaşabileceğiniz en iyi mangalardan biri de Garo’da pek çok işi yayımlanmış Yoshiharu Tsuge’nin Nejishiki (Screw Style) mangası. Yazar Gravett da Nejishiki’yi tanıtırken mangadan övgüyle bahsetmiş.

            “İçgüdüsel olarak anlam ve örgü ararız, çünkü net bir öykü oluşturmak için kesintisiz bir şekilde birbirlerini destekleyen resimlere ve sözcüklere  alışığız. Oysa Tsuge’nin Nejishiki’deki görsel ve sözel akışı, parçalı ve kopuk olmakla birlikte, karelerin kendi içlerinde ve birbirleri arasında rezonans alanları oluşturur. Bu çalışma, mangaya en mesafeli duran eleştirmenlerin bile onun gerçekten de ‘sanat’ olabileceğini kabul etmelerini sağladı. Tsuge için ya da 1960’ların sosyal kargaşasının alt üst ettiği Japon   okurlar için anlamı ne olursa olsun, Nejishiki, can yakan yabancılaşma yarasını ortaya koyuşuyla zamanın dışında ve insana dairdir.”

Merak edenler hemen bir google yapsın, manga karşınıza çıkacaktır.

“Daha Karanlık Bir Yerden” başlığı altında incelenmiş Gekiga’lardan sonra “Erkekler Asla Büyümez” bölümünde bol bol shonen serileri ele alınmış. Kitabın güzel yanlarından biri de sadece mangaların isimleri ve tanıtılması yerine mangakaların yaşadıkları ilginç olaylara da yer veriyor olması. Misal, Ashita no Joe mangasında Joe’nun can düşmanı Toru Rikiishi’nin Joe ile yaptığı boks maçı sonrasında ölümü Japonları o kadar etkilemiş ki manganın takipçisi 700 kadar kişi Kodansha binasının önünde toplanarak Rikiishi için cenaze töreni düzenlemiş. Cenazede gerçek boyutlarda bir ring oluşturulmuş ve Budist bir rahip töreni yönetmiş. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşan mangaka Chiba için o gün, hayatında hiç unutamayacağı bir gün haline gelmiş.

142-143

Kitap elbette manga incelemeleri ve tarihini ele alırken toplumsal olaylara da değiniyor. Japon kültürünü etkileyen pek çok olay ve olgunun mangalardaki etkisinin izini sürüyor. Fakat bu iz sürme akademik bir dille yapılmadığı ve bol örnekle açıklandığı için oldukça kolay anlaşılıyor. Shonen bölümünü takiben Shojo’lara geçildiğinde çok genel de olsa Batı’nın Japonizm akımı ile Japon kadınına karşı oryantalist bakışından Japonya’da kadın olmanın tarihsel değişimine kadar pek çok bilgi çok güzel özetlenmiş. Manga sektörüne kadın mangakaların nasıl dahil olduğu da bu bölümde inceleniyor.

Daha sonrasında yetişkinlere yönelik mangalara ve mangakaların kendi imkanları ile çıkarttığı dojinshi’lere yani fanzinlerle ilgili bölümlere geliyoruz. Ana akım içinde basılanlar derya denizse dojinshi’ler ayrı bir derya deniz diyebilirim. Ayrıca bu bölümde rorikon’ların yani “Lolita Kompleksi”nin de nasıl ortaya çıktığına dair bilgiler ediniyoruz. Mangaların müstehcen bulunması, 1989’da yaşanan ve Japonların otaku kelimesine uzun süre kötü bakmasına neden olan cinayetler, getirilen sansür kuralları ve tutuklamalar da bu bölümde ele alınmış.

Son bölüm ise “Kültür ve Emperyalizm” başlığı ile Batı’nın mangaya bakış açısından yola çıkarak, Amerika ve Avrupa’da yayımlanma serüvenlerini işlemiş. Ayrıca Batılı sanatçılar ile Japon sanatçıların birbirlerinden etkilenmeleri üzerine detaylı incelemeler de mevcut.

Kısacası kitap, mangaya dair aklınıza gelebilecek her konuya değiniyor, fiyatı ise dediğim gibi tek problemi ama konuya ilgili olanlar için müthiş bir başlangıç kitabı ve verdiğiniz paraya da değiyor.

Yazıyı kitaptan bir alıntı ile bitirmek de sanırım uygun düşecek. Garo dergisinin editörü Nagai’nin manifestosunda dediği gibi “MANGA bağımsız olmalı, MANGA açık olmalı, MANGA deneysel olmalı.”

Author

Wu Wei: the Action of Non-Action / Eşikte Bir Kişi. Mimar, Animanga manyağı, Mütemadi öğrenci @mrvcy

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.