Şimdinin video oyun dünyasında belki de az sonra sayacağımız ve öveceğimiz isimlerin pek bir karşılığı yok. Ne de olsa onların hepsine –ve tüm bunları bir araya getiren küçük derleme kutucuğuna– imza atan firma bugünlerde daha çok Dota 2, Counter Strike: GO ve Steam hizmetleri ile anılıyor. Kimsenin bununla ilgili bir şikayeti yok, Valve elini neye attıysa bereketle çıkıyor ve oyuncuları da berekete boğuyor. Ancak bunu saf bir oyun stüdyosu olarak yaptığı günlere de özlem duymamak mümkün değil.
Çünkü gerçekten de Valve sadece oyun yapar ve sadece oyun yapmaya odaklanırken akıl almaz bir özen akıyordu Valve oyunlarının paçalarından. Sadece kendi yaptıkları oyunlarda da değil üstelik. O zaman Valve’ın en birincil çalışma yöntemi içeride Half-Life serisini yapıp, dışarıdan kendisine mod üreten gençleri modları başarılı olursa yekten içeriye almaktı. Böyle böyle birçok marka inşa ettiler 90’lar sonu ve 2000’lerin başında. Sonra da o markaların çoğunu alıp, muhteşem bir kutucuğa sıkıştırdılar. Adını da The Orange Box koydular. Siz ona kısaca video oyun tarihinin en bereketli derlemesi diyebilirsiniz.
Steam’de üç liraya bir dağıtımcının külli katalogunu aldığımız şu günlerde, Humble Bundle okuma yazma bilen çocukların yaşını geçmişken saçma gelebilir dediğim. Ancak biraz da tarihi bağlam vermek gerek bu takdiri perçinlemek için. Sene 2007. PS3 ve Xbox 360 yeni düşmüşler piyasaya. Dünya Wii denilen bir şeye coşmaya başlıyor. Video oyun dünyası akıl alması zor bir inovasyon yılı yaşıyor. BioShock, Assassin’s Creed, Mass Effect gibi sonraki yıllara damga vuracak markalar yaratılıyor. Ancak dijital dağıtım daha çok gelişmemiş. Steam GabeN’in gözünde bir ışıltı olmayı bırakalı daha birkaç sene olmuş. Ne uPlay var, ne başkası. Bir kutuda birden çok oyun içeren derlemeler arıyorsanız, ancak cami altı sidicilere gidebilirsiniz.
Bu dönemde Valve enteresan bir şey duyuruyor. O esnada tüm oyun camiası heyecanla Half-Life: Episode Two‘ya kilitlenmiş. Alyx ve Gordon’un hikayesine ne olacak onu bekliyor. Episode Two çıkacak, tamam, biliniyor. Yeni nesil konsollara da gelecek üstelik. Ama yanında birkaç eşantiyon da duyuruyor Valve. Half-Life 2 ve Half-Life 2: Episode One’ın da kutuya dahil olacağını söylüyor. Ne kadar güzel. Başları oynayamayanlar da edinsin. Bir de iki oyun daha var. Biri asırlardır beklenmekten artık beklenmemeye başlanmış Team Fortress 2. Öbürüsü de adı sanı duyulmamış bir oyun. Portal.
The Orange Box’ın gerçekten akla hayale sığmayacak kadar iyi bir derleme olmasını işte bu eşantiyonlar sağlıyor. Bugün kimse 2007 civarında insanlar neden en çok o kutuya bakıp Episode Two’ya coştular anlayamaz. Çünkü Portal, video oyun tarihinin en evrensel seviyede takdir edilen ve beğenilen işlerinden biri oldu; çok başarılı bir devam oyunu yapıldı. Team Fortress 2 yıllarca oynandı, kendine has bir kulvar açtı, Valve’a şapkalardan çuvallar dolusu paralar kazandırdı ve Dota 2 ile CS:GO gibi oyunlar için de eğitim hüviyeti gördü. Half-Life 2 ise, e yani, Half-Life 2’ydi.
Bütün bu oyunların aynı kutuda yer almış olmaları bugün oyunculuğa gönül veren herkes için çok istisnai hissettirmesi gereken bir durum. İnsanın gerçekten gidip, sırf koleksiyon olsun diye o turuncu kutuyu rafına dizesi geliyor. Bunu yapamıyorsak bile, en azından ufak bir saygı duruşunda bulunabilir ve bu akşam pastalarımızı bu muhteşem derleme için gömebiliriz. Teşekkürler Valve! Bize en güzel kutuyu dizdiğin için, gerçekten teşekkürler!