Şu ara hayatımızda çok film, az zaman ve pahalı biletler, ucuz işler var. Eğer bir filmi haftalar, aylar önceden gözümüze kestirmediysek kolay kolay sinemaya gitmiyoruz. Gittiğimizde de genelde ne izleyeceğimize tam emin olmadan balıklama salona atlıyoruz. Sonuç birçok zaman hüsran ve verilen paraya tutulan yas oluyor. En azından benim başıma sık gelir bu. Okuduğunuz yazı benim çektiğimi siz çekmeyin, ben de biraz akıllanayım diye var. Bakalım 19 Ağustos günü vizyona girecek filmlerde nasıl potansiyeller var!
Birisinin çıkıp tüm sinema sektöründen güzel filmleri aynı haftalara, aylara değil de tüm yıla hiçbir ayın hakkını yemeden dağıtmasını rica etmesi lazım. Aylardan Ağustos, hava adamı terden turşu yapıyor, öğrenciler boşta, çalışanlar kendi ofisten attığında eğlenmek istiyor. Ortam şöyle klimalı salonlarda güzel bir film izlemek için gayet ideal. Sanıyorsunuz ki hepimiz kendimize göre bir film buluruz da sinemada keyif yaparız. Ama yok anam. Bırakın kişiye özel güzel filmi, idare edecek film bile bulmak zor. Vizyonda köylü-şehirli draması, Barbie filmi falan varken daha da zor. Umarız diğer zombi korku filmi, oyun uyarlaması ve suç dramaları işimizi görür.
THE WHOLE TRUTH/Yüce Adalet
https://www.youtube.com/watch?v=-hjq95GewEM
Keanu Reeves, Türkiye’de olsa tek celsede karara bağlanacak bir cinayet davasında, katil lehine avukatlık yapıyor. Zengin bir genç zenginler zengini babasının katili olmakla suçlanıyor mahkeme tarafından. Reeves’in oynadığı Richard Ramsay adlı idealist avukat genci müvekkil olarak kabul ediyor. Sonuçta bir katilin bile hakkının gasp edilmemesi gerekiyor ve Ramsay bunun farkında olacak kadar iyi bir hukuk adamı. Ancak durum bir noktada katili savunmanın doğruluğu geriliminden, gencin aslında cinayeti işlemediği ihtimaline geçiyor. Bu noktada dava Ramsay için çok daha idealist hale geliyor. Ancak Ramsay’in genci aklamasında çok büyük bir engel var: Genç suçu inatla üstleniyor. Bizler de Ramsay’in -müvekkili bile kendine karşıyken- delilleri itinayla müvekkilinin lehine çevirişini izliyoruz.
Nihai karar: Fragmanın iticiliği bir yana konusuyla ve oyuncularıyla dikkat çeken bir film The Whole Truth. İzlenebilir gibi duruyor. Ancak sinemada izlenmeli mi derseniz, bence hayır. Çünkü bu tip filmler dev ekrana pek de yakışmıyor. Hatta yeterince iyilerse geriye sarıp önemli anların tekrar izlenmesi gerekiyor. En iyisi DVD’sini beklemek.
VIRAL/Viral
Zombi filmleri iyiden iyiye virüs filmi oldu. Yine yeniden dünyaya bir virüs yayılıyor ve insanlar birbirini ısıran -ama dikkat zombi değilmiş bunlar- bilinçleri olmayan yaratıklara dönüşüyor. Ama bu sefer Brad Pitt bina bina çare aramıyor da evde kalan iki ergen kız kardeş birbirlerini korumaya çalışıyor. Nihayetinde kardeşlerden biri ısırılıyor ve diğer kardeş onu idare etmeye çalışıyor. Kızlardan biri regl olmuş gibi düşünün işte. Kız çikolata için değil de insan eti diye ağlıyor. Fark burada.
Nihai karar: Gerek yok. Michael Kelly abimiz oynuyor olmasa fragmanı bile izlemeyin derdim. Ama onun hatrına fragmanı izleseniz yeter.
BARBIE: STARLIGHT ADVENTURE/Barbie: Uzay macerası
Nasıl yeni bir –Hoverboard’uyla inanılmaz havalı, fantastik, kıyak, maceraperest, süper, aksiyon dolu hareketler yapan Prenses Barbie bu özelliği sayesinde Kral tarafından ölen yıldızları kurtarma ekibine dahil edilir ve Prenses Barbie özgüveni sayesinde günü kurtarır!– oyuncak satabiliriz filmi yapmışlar.
Nihai karar: 😀
BOL ŞANS
Klasik köylü-şehirli ilişkine mani olan kabadayılı filme açık hava sineması eklemişler ki sanatsal gözüksün.
Babasının ölümüyle şarkı söylediği barı bırakıp köye giden Deniz orada Buse’ye aşık olur. Ama Buse’ye kabadayı Ümit de aşıktır. Allah Allah! Ümit Deniz’den intikamını Deniz’in babasından devraldığı açık hava sinemasının gösterimlerine mani olarak alacaktır. Vay anasını!
Nihai karar: Filmi Axel F şarkısının söz yazarı yazmış olsa daha çok kredi verebilirdik. Tavsiye etmiyoruz.
KINGSGLAIVE: Final Fantasy XV/Kralın Kılıcı
Oyun filmlerinden beklentimiz her geçen gün düşerken Final Fantasy XV’in harika görünen animasyonu bu düşüşü hafifletecek mi merak içindeyiz. Filmin fragmanına ciddi yükselenleri de gördüm, klişe diyenleri de. Eğri oturup doğru konuşursak elit ülkeyi baskı altına alan ordu ülkenin özel tim sayesinde geri püskürtülmesi konu bazında gerçekten klişe. Ama bunu nasıl anlattığınız her şeyi değiştirebilir.
Nihai karar: Ben FF oyunlarını hiç oynamamış biri olarak bu sefer kesin konuşmaktan çekiniyorum. Ama bu hafta bir filme gidecek olsam o film bu film olurdu. Seslendirme kadrosu yeter: Lena Headey, Sean Bean, Aaron Paul…
