Spider-Man geldi, kapıyı çaldı. “Abey” dedi, “Ben bir tane daha fragman çıkardım, ama adına fragman demiyorum, FIRST CLIP diyorum” dedi. Tam kapıyı kapatıp, geri uyumaya döneceğiz, Wonder Woman çıktı merdivenlerden. “Bir dakika aslanım” dedi, derken dişleri sayılıyordu resmen. “Ben de FINAL TRAILER yapmışım burada, otur da izle“. Baktık öylece. Ters bir şey diyemedik. Bunlar geek dünyasının en büyük meseleleriydi. Terler boşanıyordu kafamızdan.
Tam o esnada bir deparla, Stephen King ikizleri inmesin mi üst kattan? Mist “Ben diziyim ulan” diye bağırıyor, It öte yandan “İkinci fragmanım çıktı, sevinin, kudurun, coşun” diyerek elini kolunu büyük bir tutkuyla sallıyordu. Onlara da zoraki gülümsemelerle el salladık. Dunkirk çıkageldi banyo penceresinden, elinde gümüş bir çekiç vardı. “Hacı biliyorsun” dedi, kafasını sola yatırdı, “biliyorsun yani” dedi. Biliyorduk. Blade Runner 2049 geldi. El salladık. Aradan bir yerden Marvel’s The Gifted geldiğinde artık mecburiyetten el sallamaların ustası olmuştuk resmen.
Tam üzerimize fragmanlarla birlikte fragmanlar, teaser’larla kol kola girmiş ilk klipler yağmaktaydı ki bir taraftan da televizyon bağırmaya başladı. Guy Ritchie meğerse Suicide Squad ile flörtleşiyormuş. Neymiş, Maisie Williams ve Anya Taylor-Joy‘u kapmış yeni New Mutants filmi. Bir şeyler deyip deyip de duruyordu televizyon. Bir şiddet, bir cereyan geldi bize tövbe estağfurullah. Bunları oturup konuşmalıydık, derdimizi paylaşmalıydık.
İşte geek 2017’nin, bu haftalık hikayesi bize böyle anlatıldı. Biz de bildiğimiz, duyduğumuz şekliyle bu hikayeyi aldık ve destanımızın on dokuzuncu bâbına koyduk. Şimdi müsaadeniz varsa, sizleri videoyla baş başa bırakıyoruz ve akşam eve gelince bizi hologram yapay zeka asistanlarımızın buyur edeceği günlerin hayalleriyle kapıyı kapatıyoruz. Hayırlı izlemeler.
