Sinema tarihinin şüphesiz en önemli filmlerinden biri olan 2001: A Space Odyssey’i kıymetli kılan milyarlarca şey var: Müzik kullanımı, bugün bile sadeliğinden aldığı kuvvetini kaybetmemiş özel efektler, alegorik anlatım, Kubrick’in haşmetli görsel kudreti… Bir de elbette, akıllara durgunluk veren final sekansı. İşte bugün bile anlamı tartışılan, sinematik muhabbetlerde de büyük yeri olan, muntazam ve muazzam o harika final sekansını bir de Kubrick’in yorumunu dinlemiş olarak izlemek ister misiniz?

Bu akşam bunu yapabilirsiniz. Şu videoyu izlemeniz yeterli.

Olay şu: 1980 yılında sinemacı Jun’ichi Yaoi bir belgesel üzerinde çalışıyor. Belgesel paranormal olaylar ve deneyimler üzerine, bir noktasında da Stanley Kubrick’in The Shining’ine set ziyareti yapıyor. Kubrick ile bir arkadaşlık kuran Yaoi, sonrasında ölümsüz ustayla bir de telefon görüşmesi yapıyor 2001 ile ilgili. O belgesel hiç çıkmıyor. Ama bir kopyası en sonunda internete ulaşıyor. Yukarıdaki bir buçuk saatlik video da işte bu.

Konuşan Kubrick mi? Bilmiyoruz. İddia o yönde. Söylenen şey ise şu:

Bunu yapmaktan film çıktığından beri kaçınıyorum. Fikirler söylendikleri zaman saçma duruyorlar, ancak dramatize edildiklerinde karşı taraf bunu hissediyor. Ben yine de deneyeceğim.

Oradaki fikir, karakterin tanrısal varlıklar tarafından alıkonulmuş olması; bu yaratıklar saf enerji ve zekadan oluşuyorlar, şekil ya da formları yok. Onu, herhalde en iyi ‘insanat bahçesi’ olarak tanımlayabileceğimiz bir yere koyup incelemeye başlıyorlar ve o andan sonraki tüm hayatı o odada geçiyor. Bir zaman algısı yok. Filmdekine benzer bir şekilde oluyor gibi gözüküyor.

Bu odayı seçiyorlar, ki bu oda kasten çok isabetsiz bir Fransız mimari taklidi içeriyor, çünkü neyi güzel bulabileceğine dair bir fikirleri var, ama tam emin de değiller. Bizim hayvanat bahçelerindeki hayvanlarla ne yapacağımızdan tam emin olamayıp, doğal ortamları olduğu varsaydığımız koşulları sağlamamız gibi.

En nihayetinde onunla işleri bittiğinde, dünyanın pek çok kültürü ve mitinde olduğu gibi, süper bir varlığa dönüşüp Dünya’ya geri dönüyor; dönüştürülüyor ve bir tür süperinsan oluyor. Geri döndükten sonra ne olacağını sadece tahmin edebiliyoruz. Mitolojide çok önem teşkil eden bir şablon bu ve bizim de ima etmeye çalıştığımız şey bu”

Bu Arthur C. Clarke’ın kitabına da epey yakın bir yorum. Benim şahsi yorumuma ise uzak. Ben hep o sahneyi insanlığın nihai noktasına ulaşıp, sonradan da geri başlangıç noktasına dönmesi olarak yorumlamıştım; bir çeşit dairesel evrim yani. O uzaybebek geri siyah bir taş olarak inecek, maymunlar yine kemikle adam dövecek ve her şey baştan başlayacaktı. Ha, Kubrick böyle deyince benim yorumum ıskartaya mı çıktı?

Hayır. Kubrick’in başta dediği şeye dikkat edin. Bu tip şeyler söylendikleri zaman saçma gelir, dramatize edildiklerinde ise karşı taraf tarafından hissedilirler. Biz 2001’i yoğun olarak hissettik. Kubrick de eminim yaparken yoğun olarak hissetti. Kubrick o hissi, o vakit bu şekilde bir fikre dökmeye çalışmış. Biz, her birimiz ise başka şekillerde çalıştık ömrümüzce. En nihayetinde biri, diğerinden üstün değil; o birinden müsebbip Kubrick’in kendisi olsa da. Hislerden fikire noter onaylı bir sözlük yok kimsenin elinde. Hislerin fikre dönüşmesi bu yüzden hep bir öznellik içerisinde. Öyle de olmaya devam edecek.

Yalnız her halükarda, her şekilde; bu kayıt gerçekten doğruysa, sinema tarihi bakımından çok önemli bir gelişme. Değilse bile benim aklıma tekrardan 2001’i getirdi, akşam izleyeceğim, o yüzdne şahsım bakımından yine de önemli bir gelişme. Sizin yorumunuz nedir peki alem-ül geek? Sizce gerçek mi? Gerçekse sizin fikrinizle örtüşüyor mu? Yorumları alalım, sinema tarihinin tam dibindeyiz!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.