Penguin – Gotham
Gotham’ın çıkış noktası çok net, çok belli. Gotham Batman dışında o şehirdeki her şeyin orijin hikayesi olacak. Varsın olsun, izleriz dedik bunu anlayınca. Neticede dizinin başında Rome’u yapmış adam vardı ve mesele, Batman çok içinde olmasa da, yine Gotham’dı. Biz bu güvenle başladık, Bruno Heller’da güvenimizin boşa olmadığını bize Penguin ile gösterdi. Robin Lord Taylor’un muhteşem performansıyla perçinlendi, aklımızda yer etti. Uzun süre de unutmayacağımız kesin!
Fadeaway – Saga
Ah be Saga… Senden daha çok bahsedemedik 2014’te. Affet bizi. Ama meraklanma, acıdığımızdan falan koymuyoruz seni listeye. Gayet geçerli bir sebebimiz var. Brian K. Vaughan’ın başyapıtı Saga’nın bu sene çok garip bir kötü adamı vardı. Çoğu zaman o garip garip dünyalarda, garip garip karakterlerle bize çok yakın bir hikaye anlatır Vaughan. Bu sefer de öyle yaptı. Alana’nın Fadeaway adlı uyuşturucu ile olan münasebetiydi ana mevzu ve bu hikayenin “villain’ı” oydu. Tabii bir yandan buna Marko’nun Ginny ile olan yakınlaşmasını da katmak gerek… Çok da nefret ettik hakikaten onlardan. Sevdiği insanların bu tip şeylere bulaşıp yavaş yavaş kopmasını izleyen herkesin ettiği gibi…
Bloody Mary – The Wolf Among Us
Şimdiden söyleyelim, Telltale inceden inceden bu listeleri domine edecek. Sağda solda göreceksiniz yani, hazırlayın kendinizi. E ama ne yapacaktık? Mesela Bloody Mary’yi almasa mıydık? Bigby’nin hayatını cehenneme çeviren Crooked Man’in emirleri olmuş olabilir, ama bizzat kendisiyle tanışana kadar ona nefretimizi bileyen şey Bloody Mary’nin tahmin edilemez, tüyler ürpertici deliliğiydi. Başa çıkması zor bir kadındı Bloody Mary ve hakikaten bizi biraz korkuttu.
DİKKAT!!! Aşağıda Sert Spoiler Var, Gone Girl İzlemeyen Gitmesin Oralara, Ama Gone Girl İzleyin!
.
.
.
.
.
.
.
Amy Dunne – Gone Girl
E yani. David Fincher’a şapka çıkartmak lazım. Şu çağda bizim gibi kaşarlanmış geek’leri üç kere ters köşe yapmayı başarmak meşakkatli bir iş. E siz böyle bir şeyin altından kalkınca, ciddi anlamda etkileyici bir “kötü” karakter de yaratmayı başarabiliyorsunuz. Kötü kelimesini tırnak içine alıyorum ama yanlış anlamayın, kötüydü Amy Dunne. Hatta bet benz attıran, kan dolaşımını hızlandıran bir derecede kötüydü. Buraya kadar geldiyseniz artık günahı olmaz diye rahat rahat söylüyorum; bıçağı çıkartıp Neil Patrick Harris’in karakterine yaptığı, belki de 2014’ün en etkileyici sinema anlarından biriydi…
3 Comments
Spoiler alarmını baştan vereyim de okumaya devam etmeyin Gone Girl de o Neil Patrick Harris’in ölüm sahnesi çok vurucuydu, her ne kadar gözü kara, zalim, manyak bi karı da olsa ben öyle bi boğaz kesme kesinlikle beklemiyodum.. O sahneyle kana doydum resmen 😀 Zaten film mükemmeldi seri olur mu sanmam ama bi gone boy çekilse de Ben Afleck şu karıdan bi öcünü alsa 😀
Hmm… Öncelikle Koba’yı listeye almak on numara bir hareket olmuş. Belki de fazla yüzeysel bir filmin (kötü bir film değil ama ilk filmle yaratılan beklentiyi tam karşılayamıyordu bence) en derin karakteriydi. Akılda kalması gereken bir roldü.
Mountain’ın ise dizide yeterince kötü olmadığını düşünüyorum. Kitaptayken sürekli Hound’la yaşadıkları, savaş sırasında ordusuyla yaptıkları falan daha kapsamlı anlatıldığı için orada daha kötü birşey bekliyor ve sonuçta buluyorduk. GoT’un asıl kötü adamının (yine yeterince detaylı sunulmadığını düşünsem de) Ramsay olduğuna inanıyorum.
Penguin’e yüzde yüz katılıyorum. Dizinin klişeden sıyrılmış ve hikayesi (Cat’le birlikte) en fazla merak uyandıran karakter. Klasik kötü adamlardan sıkılanlar için birebir.
Arrow’da Ras Al Ghul’un, X-Men DotFP’de Magneto’nun, House of Cards’ta Frank Underwood’un, Lego Movie’de The Man Upstairs’in ve Captain America WS’da Hydra’nın da bahsedilmesi gereken (yazar “Honourable Mention”ı çevirdi) performanslar olduğunu düşünüyorum.
Amy Dunne = faşa