3. Ödülü: Euro 2020 Bileti
Burası biraz kafaları karıştıran kısım. UEFA’nın da buraları belirlerken çok kendinde olduğunu sanmıyoruz. Biz yine de dilimiz döndüğünce izah etmeye çalışalım.
Şimdi her Lig’de birkaç grup var. Grupların üç ya da dört üyeleri var. Buradaki takımlar birbirleriyle ikişer kere karşılaşacaklar. Her grubun birincisi, ligine göre bir ödül elde edecek. Düşük ligler için, bu bir sonraki sene küme yükselmek olacak. A Ligi için ise Uluslar Ligi Finalleri’ne çıkma hakkı. Uluslar Ligi Finalleri de bir nevi Euroleague’in Final Four‘u gibi olacak. Dört ülke girecek, kapışacak, kapışmaya göre dizilecek, dizildikten sonra da takdirlerini alıp evlerine dağılacaklar.
Buraya kadar her şey gayet sarih. İşin içerisine bir noktada Euro 2020 bileti de koymuşlar. Kuvvetle muhtemel ülkelerin bu lige genç/yedek kadrolarla çıkmasını engellemek amaçlanıyor. Şöyle: Euro 2020’ye katılacak 24 ülkenin 20’si elemelerle belirlenecek. Dördü ise Uluslar Ligi’nden gelecek. Her Lig’in üyesine verebilecek 1 Euro 2020 bileti var. O Lig’in grup birincileri, kendi aralarında bu bilet için kapışacaklar. Bir Lig’in sonunda, o Lig’den Euro 2020’ye katılma hakkını zaten kazanmamış 4 takım belirlenecek. Bu dört takım kendi arasında küçük bir Final Four oynayacak. Kazanan Euro 2020’ye gidecek.
Bu formatta, her Lig’den en az bir takım kesinlikle Euro 2020’ye gitmiş oluyor dikkat ettiyseniz. D Ligi’ndeki ülkeler için bu eminiz ki ciddi bir hırs sebebi.
4. Hatası: Coğrafi Rekabetleri Gözardı Etmek
Burası da son, sübjektif kanaatimiz. Grupları tamamen UEFA ülke sıralamasına göre almışlar. Bu elbette, yukarıda söylediğimiz sebeplerden, yayın geliri ve ilgi alakayı arttıracak bir karar. Bu bakımdan doğru da bir karar. Ancak arttıracağı ilgi ve alaka TV başı ilgi alakası. Bu format, milli maçların yerinde izlenmesi ve milli takım taraftarlarının birbirleriyle etkileşime girmeleri için çok fazla bir şey yapmıyor. Bu da futbolun en kilit güzelliklerinden birini arka plana atıyor biraz.
Daha somut örneklerle açıklayalım. Türkiye’nin B Ligi’ndeki grup arkadaşları arasında Galler, İsveç, Danimarka ve İrlanda’lar gibi ortalama bir Türkiyeli insanın fizibil olarak uçak bileti alıp gidemeyeceği ülkeler var. Diğer ülkeler arasından belki Rusya hariç parmakla gösterip “Evet bizim bunlarla yapacağımız maç sosyokültürel ve sportif olarak rekabet seviyesi yüksek bir maç olur diyebileceğimiz bir takım bile yok.
Peki ya bu Lig’ler coğrafi olarak belirlenseydi ve biz Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Slovenya, Hırvatistan gibi Balkan ülkeleriyle ve Azerbaycan ile Kazakistan gibi kültürel paydaşımız ülkelerle aynı gruba düşseydik? Ya da boylamlara göre yapılsaydı gruplar, bir Akdeniz grubu olsaydı Portekiz – İspanya – İtalya – Yunanistan – Türkiye hattı üzerinden, bir Doğu Avrupa grubu, bir Orta-Batı Avrupa, bir de Kuzey Avrupa… İnsanların maçlara otobüs kaldırarak gidebileceği, araya bir de turistik gezi sıkıştırabileceği gruplandırmalar yapılsaydı yani. Hem daha fazla altı çizilmez miydi bu Avrupa içinde köprü kurma meselesinin? Kültürlerarası deneyimlerin, keyiflerin?
Ama velhasıl, elimizdeki hâli bu. O hâlde son soruyu size soralım, coşturuyor mu sizi bu turnuva fikri? Ne diyorsunuz?