5) İntifada
Filistin halkının İsrail’e karşı başlattığı geniş çaplı bu direniş hareketi bir trafik kazasının sonucuydu esasında. İsrail’e ait bir askeri araç ve bir sivil araç çarpışmış, kaza sonucunda 4 Filistinli hayatını kaybetmişti. Filistin halkı açısından bu olay basit bir trafik kazasından daha fazlasıydı bu yüzden kısa sürede İntifada sivil itaatsizlik, boykot ve diğer başka eylemleri de içeren geniş kapsamlı bir direniş hareketine dönüştü. İntifada sonucunda uluslararası kamuoyu sorunun çift taraflı olduğunu ve Filistin tarafına da ses verilmesi gerektiğini kabul ediyordu. Bunun yanında İntifada’nın etkinliği ve genç Filistinlilerin aktif katılımı iki tarafın birbirini muhatap alacağı barış görüşmelerine de bir basamak olacaktı.
6) Barış Hala Çok Uzak
Madrid’den başlayıp Oslo’ya varan süreçte barış ve uzlaşıyı sağlama açısından iki tarafta ciddi adımlar atmasına rağmen yapılan anlaşmalar Filistin – İsrail sorunun temel problemlerini çözmekten çok uzaktaydı. Özellikle mülteci problem ve sınırların belirlenmesi konuları barış görüşmelerinin dışında bırakılmıştı. İki taraf da biliyordu ki mülteci sorunu devam ettiği sürece mutlak bir barışı sağlamak mümkün değildi ancak bu konuyu masaya getirmek ise görüşmeleri başlamadan bitirebilirdi. İzak Rabin’in aşırı sağcı bir Ortodoks Yahudi tarafından öldürülmesi ise imzalanan Oslo Anlaşmalarına rağmen barışın hala ne kadar uzakta olduğunun çarpıcı bir örneğiydi. Bununla birlikte Gazze ve Batı Şeria’da yönetimin Filistin’e ait olacağı yönetim birimleri kurulması Filistin halkı için önemli bir dönem noktasıydı.
7) İkinci İntifada
2000 yılında düzenlenen Camp David görüşmelerinde Filistin ve İsrail tarafları kendi isteklerini kabul ettirememiş ve sonuç olarak iki taraf da birbirini ağır bir biçimde suçlama yolunu tercih etmişti. Tam da bu tansiyonun yüksek olduğu dönemde, Ariel Sharon’un Müslümanlarca kutsal kabul edilen El Aksa Camii’nin bulunduğu Tapınak Tepesi’ni ziyaret etmesi üzerine Filistin halkı İkinci İntifada hareketini başlattı. Yaklaşık 5 yıla yakın bir süre devam eden İntifada iki taraf ciddi askeri ve sivil kayıplarına uğradı. Öte yandan Birinci ve İkinci İntifada Hamas’ın yükselişine de basamak hazırladı. El Fetih hakkında artan yolsuzluk söylentileri ve Hamas’ın İntifada döneminde halkla kurduğu yakın ilişkiler sonucundan, Hamas Filistin sorununda etkin bir aktör haline gelmeyi başardı.
8) İntifada’dan Günümüze
İntifada’nın son bulduğu 2005 yılından beri Filistin – İsrail ilişkileri, Hamas’ın artan faaliyetleri ile birlikte, Gazze üzerinden giden bir hal aldı. 2008’deki Dökme Kurşun Operasyonu, 2012’de düzenlenen Bulut Sütunu Operasyonu ve son olarak devam etmekte olan gelişmeler bu durumu doğrular nitelikte. Bu durum aynı zamanda gün geçtikçe Gazze’deki insani koşulların daha kötüye gitmesine de yol açıyor. Karadan ve denizden devam eden İsrail ablukası ve Mısır kontrolündeki Refah sınır kapısının durumu Gazze halkının insani yardımlara ulaşmasını ciddi ölçüde engelliyor. 360 kilometrekarelik yüzölçümüyle 1 milyondan fazla insanın yaşadığı Gazze savaşın dışındaki zamanlarda da hatırlanmalı.
Bu hatırlama bir dini ya da ideolojik hassasiyetten ziyade insani bir duruş içerisinde sergilenmelidir.
Ancak insani bir duruşla ve vicdani bir bakış açısıyla Filistin sorununda esas önemli olanın insan olduğu anlaşılabilir.
Gazze – 2014