Lord of the Rings oyunları çok enteresan bir spektrumda duruyorlar. Gerçekten. Genel olarak bu denli büyük ve multimedyalara yayılmış hanedanların oyunları kalite skalasında berbat ile harika arasında gidip gelirler. Orta Dünya oyunları öyle değil. Orta Dünya oyunları bugüne kadar hiçbir “ALLAH CEZANIZI VERSİN BU NE BE” dedirten oyun çıkartmadı. Ama aynı zamanda belki BfME haricinde, duvar tekmeletecek kadar coşturan bir oyunu da olmadı. Orta Dünya oyunları, genel olarak, coşku seviyesinin ortasındalar.
Bu bazen o kadar spesifik bir durum ki, ortada dura dura kayboluyor bazı oyunlar. Mesela biz samimiyetle, şu 5 Orta Dünya oyununu Wikipedia’dan araştırma yapana kadar kesinlikle hatırlamıyorduk, ama hepsinin başında da bir onar saatimiz geçti. Bugün de açsanız, açar oynarsınız. Oynar, kapattıktan iki saat sonra da unutursunuz. Bunlar öyle oyunlar.
Hazır mısınız? Buyurun.
The Lord of the Rings: Two Towers / Return of the King
Hileyle başlıyoruz, iki oyun aldık ilk maddeye. Ama çok geçerli bir sebebi var. 2000’lerin başında tüm dünyayı bir Orta Dünya tutkusu sarmışken, bir taraftan Vivendi kitapların oyunlarını, EA de filmlerin oyunlarını yapıyordu. Burada aralarında garip bir iş bölümü yaptılar. Vivendi kitaplardan aldıklarıyla Fellowship of the Ring‘i bastı. EA de seriye, aşağı yukarı aynı zamanlarda, Two Towers ile başladı. Sonra Return of the King de geldi. Vivendi’nin oyunu biraz… eh? O seviyeydi. Ama EA’inkiler gayet iş görmektelerdi. Yalnız… kısalardı biraz. O yüzden de ikisini paketledik.
The Lord of the Rings Tactics
Samimi söylüyorum, kenarda kalmış 100-200 liranız varsa; ikinci el satış sitelerinden bir PSP arayın. Sony’nin ilk el konsolunun harikulade bir oyun kütüphanesi vardı, pek çoğu da hâlâ tazeliğini koruyor. Üstelik Vita gibi Japon oyunlarından ibaret de değildi mesele. Bakınız, şekil 1A’daki örneğimiz Lord of the Rings Tactics. Ben hâlâ iddialıyım, PSP dünya tarihinin en güzel taktiksel rol yapma oyunu makinesiydi. LotR Tactics de öylesi bir koleksiyona çok şık gider.