Yazan: Yağmur Sevinç

Koskoca bir haftayı sanki okumayı hiç öğrenmemişçesine geçirdikten sonra sonunda aynaya baktım, kendimi biraz pohpohladım, “Sen yaparsın koçum!” dedim ve aylardır okumayı ertelediğim seriyi okumaya başladım. Bahsettiğim seri Silmarillion, Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi gibi kitapları da içinde barındıran Orta Dünya serisi. Böylesine efsanevi bir seriyi okumayı neden ertelediğimi sorarsanız… Aslında çok da geçerli sebeplerim yok. Seri, minimum sekiz kitaptan oluşuyor ve bu bir haftasını hiçbir kitap okumadan geçiren birisi için çok korkutucu bir rakam. Ayrıca bu seri, fantastik edebiyatın bir alt türü olan “high fantasy” dediğimiz, sıfırdan bir dünya oluşturmalı, genelinde ağdalı bir dilin kullanıldığı türün en baba örneği. Yani Orta Dünya’da sıfırdan yaratılan milletler, kültürler, mitolojik hikayeler var.

Tıpkı diğer bütün yazarlar gibi Tolkien de kendi dünyasını oluştururken birçok farklı yazardan ve mitolojiden esinlenmişti. Üzerine yüzlerce araştırma yapılmış, akademik yazılar yazılıp çizilmiş bir konu olsa da, size dilim döndüğünce Orta Dünya konseptinin hangi mitolojilerden nasıl alındığını ve Tolkien’in kendi hayal gücünü de katarak oluşturduğu bu dünyanın “kamera arkasını” açıklayacağım.

Evet, biliyorum, hiçbirimiz buraya akademik bir yazı okumaya gelmedik. O yüzden tüm sıkıcı detayları atlayıp direkt konuya giriyorum.

Tolkien Böyle Bir Seri Yazma Fikrini Nasıl Edindi?

1

Kendimi onun en büyük hayranı olarak görmesem de size yazarımızın Vikipedi sayfasında dolaşırken aklımda kalan ve bu yazıyı da ilgilendiren birkaç noktadan bahsedeceğim. Tam adı John Ronald Reuel Tolkien olan -ki biz bu upuzun ismi okumadan geçiyoruz eminim- J.R.R. Tolkien, bir akademisyen, filolog, şair ve bildiğiniz gibi bir yazar. Pembroke ve Oxford gibi prestijli üniversitelerde dersler veren önemli bir akademisyen kişilik. Üstelik büyürken İzlandalı bir bakıcısı varmış, biliyor muydunuz? Gereksiz bir noktaymış gibi görünebilir şimdilik, fakat yazının ilerleyen kısımlarında bunu çok daha rahat anlayacaksınız, merak etmeyin.

Yaşıtları gibi Tolkien de küçükken geniş bir hayal gücüne sahipmiş ve bu hayal gücü onun yeni diller ve hikayeler uydurmasında yardımcı olmuş. Henüz gençken oluşturduğu The Book of Foxrook (Foxrook Kitabı) isimli defterinde bu uydurduğu dillerin taslaklarını bulmak mümkün. Bu defteri yazarken kullandığı ikinci bir dil de Esperanto dediğimiz başka bir uydurma dil. Böylece Tolkien’in gençken dillere ne kadar meraklı olduğunu görmüş oluyoruz. Dillere ve mitolojilere düşkün olan sadece kendisi değildi desem çok da şaşırmazsınız herhalde: Üniversitede hocalık yaptığı dönem, Poetic Edda olarak bilinen İskandinav halk hikayelerini tartıştıkları ve yazdıklarını birbiriyle paylaştıkları, Inklings adında bir okuma kulübü kurmuş. Poetic Edda, ileride kendi oluşturduğu mitolojide de ona bolca ilham veren bir öykü ayrıca.

Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda, en yaratıcı fantastik kitap yazarları arasında Tolkien’in önemli bir yerde olduğunu söyleyebiliriz. Kim olduğundan bahsettik, şimdi biraz da yazılarındaki önemli figürlere ve ilham aldığı mitolojilere değinelim.

Hobbitler

2

Hobbitleri, Tolkien’in dünyasında kıllı ayaklara ve kocaman kalplere sahip küçük yaratıklar olarak gördük. Diğer milletlerden daha sakin ve huzurlu bir yaşamı tercih eden, maceradan uzak duran Hobbitler arasında tanıdığımız isimlerden bazıları şunlar: Frodo Baggins, Bilbo Baggins, Sam Gamgee, Meriadoc Brandybuck, Peregrin Took.

Hobbit isimli varlıkların konsepti genel anlamda Tolkien’e ait olsa da, Hobbit kelimesinin ilk kullanımı Tolkien’in yazdığı kitaplarda değilmiş. İsim ilk olarak Michael Aislabie Denham tarafından oluşturulan “doğaüstü varlıklar” listesinde geçmiş. Denham kelimeyi kullanan ilk kişi olsa da, Tolkien’in bu listeden ilham aldığı konusunda hiçbir kanıt yok. Annotated Hobbit adındaki kitapta Tolkien, Hobbit ırkını oluşturma fikrini ona veren kitabın E.A. Wyke-Smith tarafından yazılan The Marvellous Land of Snergs (Snerglerin İnanılmaz Ülkesi) olduğunu söylemiş -fakat bundan tam olarak emin olmadığını da eklemiş. Geceleri uyumadan önce çocuklarına okuduğu bu kitapta Snerg isimli bir ırk tasvir ediliyor ve Snerg ırkının sadece görünüşleri değil, yaşam tarzları da aynı Hobbitler gibi!

Şimdi bu minnoş ırk hakkında son kez minik bir bilgi daha verip geçiyorum: Seride Hobbitler için kullanılan isimlerden biri de Halfling, yani Buçukluk. Halfling kelimesinin İskoç dilindeki hauflin” kelimesinden geldiği söyleniyor, anlamı ise “ergen çocuk”. Tanıdığımız Hobbitlerin genelde 50 yaşının üzerinde olduğunu düşününce bu kelime kulağa biraz ironik geliyor.

Elfler

3

Eğer mitolojilerle ilgilenen birisi değilseniz Tolkien’in Elf ırkını kendi yarattığını düşünebilirsiniz. Halbuki Tolkien bu ırkı yaratan insan değildi, sadece onu popülerleştirdi. İzlandalı bir bakıcısının olduğunu söylemiştim ya, onun sayesinde henüz küçük bir çocukken Elfleri tanımış oldu. Peki bu ırk aslında nereden geliyor hemen söylüyorum size: İskandinav mitolojisinden!

İskandinav mitolojisi, Elfleri, hem iyileştirme hem de zarar verme güçlerine sahip, yarı-tanrısal bir ırk olarak tanımlar. Haklarında tam olarak bir bilgi vermese de Elflerin memleketlerinin Freyr tarafından yönetilen Alfheim olduğunu da söyler. Bu arada Freyr’in öbür ismi de Ingwi-Freyr idi, Orta Dünya mitolojisine göre de Vanyar’ın yüce Elf liderinin ismi de Ingwë!

Elf ırkı, Eski İngilizce’de ve Germen mitolojilerinde var olsa da Orta Dünya’daki Elflerin çoğunlukla İskandinav mitolojisinden esinlenildiğini söylemek mümkün. Mark Hooker ise kitabında Elfler tarafından konuşulan Elvish isimli dilin Fince ve Galce’den etkilenilmiş olduğunu belirtmiş.

Cüceler

4

Cüceler için mitolojilerin vazgeçilmez günah keçisi diyebiliriz, sonuçta Mjölnir’in Yaratılışı ve Thor’un Düğünü gibi mitlere bakınca onların pek de tekin olmayan varlıklar olduğunu düşünebiliyoruz. Cücelerin geçmişi Germen mitlerine dayansa da Yunan mitolojisinde de cücelere çok benzeyen “Pygmies” isimli bir ırk görmek mümkün. Tolkien’in dünyasındaki cüceler ise bu ikisine de değil, İskandinav mitolojisindeki cücelere benziyor. İkisinde de cüceler, altını ve başa bela olmayı seven kısa (e yani) yaratıklar olarak tanımlanmış. Bir diğer benzerlik de cücelerin maharetlerinde; hem İskandinav hem de Orta Dünya mitolojisinde cüceler silah üretme becerisine sahip. Son olarak ise Orta Dünya’daki cücelerin yaşadığı yer olan Khazad-Dum’un (yazıyı okuyan Rohanlılar eminim bunu Moria olarak da bilirler, zira Balrog’un uyanışından sonra Moria olarak anılmaya başlandı) Dumanlı Dağlar’da olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde İskandinav mitolojisinde de cüceler dağlarda yaşardı.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Hobbit kitabındaki cücelerin isimlerini Poetic Edda’nın ilk şiiri olan Völuspa’da bulmak mümkün. Tolkien’in mitoloji severlere bıraktığı minik bir ipucu bu da!

Gandalf

5

Gandalf karakteri genel olarak, Tanrıların Babası lakaplı İskandinav tanrısı Odin ile özdeşleştirilir. Üstelik benzerlikleri sadece fiziksel değil, birkaçını sayalım bakalım:

  • İkisi de yanlarında efsanevi atları ile tasvir edilir (Gandalf ile Shadowfax, Odin ile Sleipnir)
  • İkisi de, yine, efsanevi silahlarıyla tasvir edilir (Gandalf’ın Glamdring’i, Odin’in Gungnir’i),
  • Aynı Odin’in Yggdrasil’den kendini sallandırdığı öyküde bilgelik için bir gözünü feda etmesi gibi, Gandalf da Balrog ile olan karşılaşmasından sonra hayatını feda ederek daha bilge birisi olarak geri döner.

Madem cücelerden bahsederken söyledim, şu bilgiyi de bırakayım buraya: Gandalf ismi de aynı cücelerin isimleri gibi Völuspa’dan alıntı. Völuspa’yı açıp bir bakmanızı öneririm, bolca tanıdık isim göreceksiniz!

Yüzük

6

Yaygın inancın aksine güçlü fakat lanetli bir yüzüğün var olması fikri Tolkien’e ait değil. İzlanda’nın efsanesi Völsunga’da iki adet kahraman tasvir edilir: Bunlardan birisi Sigurd’dur ve öteki de Valkyrie adındaki yüce kadın askerlerden oluşan ordunun bir üyesi olan Brünnhilde’dir. Bu ikili Fafnir isimli bir ejderhayı öldürmek için yola koyulurlar. Hikayenin önemli bir ayrıntısı da, içinde sahibine altın bulmasında yardımcı olan Andvaranaut ismindeki güçlü bir yüzüğün tasvirinin bulunması. Hikayede, yüzüğün gücünü duyan tanrı Loki, onu cücelerden çalar ve sonuç olarak yüzüğün asıl sahibi olan Andvari isimli cüce, Andvaranaut’u ele geçiren kişinin öleceğini söyleyerek yüzüğü lanetler.

Tanıdık geldi mi? Tolkien’in dünyasında da yüzüğün öyküsü hemen hemen böyle.

Andvaranaut’tan bahsetmişken Richard Wagner’a da bir gönderme yapmamak ayıp olur, çünkü kendi yazdığı Der Ring des Nibelungen isimli epik müzikalde de aynı konsepti kullanmış. Tolkien’in Wagner’dan etkilenmediğini söylemek mümkün, zira Wagner sadece yüzüğü değil, Sigurd ve Brünnhilde’yi de kullanmış. Tolkien ve Wagner’ın aynı mitolojiden etkilenmesi sadece bir tesadüf. Ya da aklın yolu birdir mi desek?

Bence…

7

Farklı halk hikayelerinin aynı veya benzer karakteristiklere sahip olmaları gayet yaygın bir durum. Öyle ki, farklı kültürlere ait mitleri inceleyip aynı konsept ve temaları araştıran “Karşılaştırmalı Mitoloji” isimli bir araştırma dalı bile mevcut. Bence Tolkien’in farklı mitolojilerden etkilenmesi, Silmarillion dediğimiz bu mitolojinin sanki bir jenerasyondan ötekine anlatılarak süregelmiş, gerçekten var olan hikayeler bütünü gibi hissettirmesini sağlıyor. Tolkien’in de hedefi buydu aslında. 1957’de, Milton Waldman’a yazdığı bir mektupta “Romantik peri masalları gibi, birbiriyle az çok bağlantılı olan, çoğu konusunu dünyadan, azı ihtişamını geçmişinden alan bir efsaneler bütünü yazabilecek bir zihne sahibim. Bu efsaneyi de İngiltere’ye, kendi ülkeme ithaf edeceğim.” diyerek, oluşturduğu mitolojiyi İngiltere’ye ithaf ettiğini söylemiş.Yani şöyle demiş: İskandinavya’nın muhteşem bir mitolojisi var, bizim neden olmasın?! Ve kollarını sıvayıp yazmaya başlamış.

Tolkien’in yazdıkları, Mitoloji ile ilgilenmek için güzel bir başlangıç. Tolkien sayesinde edebiyat öğrencisi olmayıp da mitolojiye ilgi duyan koskoca bir jenerasyon oluştu ve bu sayı gün geçtikçe de artıyor.

Eh, değerli okuyucu, umarım bu yazıyı okurken eğlenmiş, bir şeyler kapabilmişsindir. Tolkien’i saygıyla selamlıyorum. Iluvatar hepinizi kutsasın!

Author

Geekyapar okurları Yazı Çağrısı altında toplaşıyor, belirlenen konularda kalem coşturuyor. Sen de parçası olmak istiyorsan, duyuruları takip et!

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.