Black Label Lansman’ında duyurulmasının ardından bizi, 3 yıllık heyecan dolu bir bekleyişe sürükleyen Historia geçtiğimiz hafta raflardaki yerini aldı. Benim gibi bir Phil Jimenez hayranı için oldukça endişe dolu bir bekleyiş süreci olduğunu itiraf etmek zorundayım. Projeye dair sahip olduğumuz çok sınırlı bilgi, Jimenez’in çizimlerinin tamamlanmasının 2.5 yıl bulması ve Hi-Fi, Arif Prianto ve Romula Fajardo Jr.’ın renklendirmeleri ile birlikte üç yıl süren hazırlık sürecinin sonunda ortaya çıkan çizgi romanın, Wonder Woman’ın 80. Yıl kutlamalarına yetişmesi bekleniyordu. Amerika’da pandemi boyunca devam eden kâğıt krizi nedeniyle, yayınlanması ertelendi ve kitap raflardaki yerini ancak 1 Aralık’ta alabildi. Ülkemizde ise henüz kitap raflara ulaşılabilmiş değil fakat Amazon’un Comixology uygulaması üzerinden erişim mümkün.
DC Black Label Markası Nedir?
DC Comics’in, 8 Mart 2018’de yayınladığı basın açıklamasında duyurduğu Black Label markası, özünde Vertigo markasının düşen marka değeri sonrasında sonlandırılmasının ardından DC’nin yazarlarına sunduğu yeni bir alternatif hikâye anlatımı platformu. Black Label’ın yazarlara sunduğu avantaj, kuşkusuz bağımsız ve hiçbir yaratıcı kısıtlama olmaksızın hikâye anlatabilme fırsatıydı. Aynı zamanda DC Comics, kendisine ödül sezonunda avantaj getirecek yetişkin hikâyeleri anlatmak istiyordu ve bunu, +13 yaş sınırıyla yayınladıkları sürekli serilerinde yapması mümkün değildi. Özetle DC Comics, Vertigo ve DC Comics’i bir araya getirecek bir markanın peşindeydi. DC Comics tarihinin en özel hikâyelerinden bazılarının (All-Star Superman, DC: The New Frontier, Watchmen, V for Vendetta, Daytripper vb.) Black Label altında yeniden basılacağını açıkladı ve hâlihazırda Vertigo altında basılan Sandman çizgi romanları, Black Label markasıyla basılmaya başlandı. Basın açıklamasının en çok heyecan yaratan kısmıysa Black Label altında duyurulan; Superman: Year One (Frank Miller, John Romita Jr), Batman: The Last Knight On Earth (Scott Snyder, Greg Capullo), Batman: Damned (Brian Azzarello, Lee Bermejo), The Other History of the DC Universe (John Ridley, Giuseppe Camuncoli), iptal edildiği düşünülen Wonder Woman: Diana’s Daughter (Greg Rucka) ve Wonder Woman Historia: The Amazons (Kelly Sue DeConnick, Phil Jimenez) gibi yeni serilerdi.
Dürüst olmak gerekirse DC’nin büyük ümitlerle duyurduğu Black Label, benim de dâhil olduğum Vertigo sevdalısı pek çok çizgi roman okuru için tam bir hayal kırıklığıydı. Duyurulan serilerin pek çoğu 2018 yılında okuyucuya yeni bir şey vaat etmekten çok uzaktı. Bu duyurular arasından yalnızca iki çizgi roman ilgimi çekmişti ancak Wonder Woman Historia: The Amazons’un raflarda yerini alması için üç yıl beklememiz gerekti. Geçen süre zarfında Black Label’ın görkemli lansmanından geriye yalnızca John Ridley’in DC Comics üzerindeki azınlık anlatısı The Other History of the DC Universe akıllarda yer aldı. Ta ki Aralık ayının ilk haftasına kadar.
Wonder Woman Historia, Kelly Sue DeConnick ve Phil Jimenez gibi iki çizgi roman ikonunun kendileriyle birlikte getirdikleri büyük beklentilerin altından kalkmakla birlikte bence her iki ismin de kariyer eserleriyle karşı karşıyayız. Dürüst olmam gerekirse kitabı okumadan önce hâlihazırda beklentilerim yüksekti ancak DeConnick’in Bitch Planet ve Aquaman dışındaki eserlerine halen ön yargı ile yaklaşıyor olmam nedeniyle beklentilerimi bir noktada dizginlemem gerektiğini düşünüyordum. Haksızlık etmişim… Ancak nereden bilebilirdim karşımda YILIN ÇİZGİ ROMANININ olduğunu. Bu sadece benim düşüncem de değil. Hem çizgi roman eleştirmenleri hem de okuyucu yorumları benim bu fikrimi destekliyor.
Çizgi romanların Rotten Tomatoes’u ComicBook Round Up’da 9 Eleştirmenden 9.8/10 puan, 28 üye’den ise 9.4/10 eleştiri puanı, çizgi romanların Letterboxd’si olarak adlandırabileceğimiz League of Comic Geeks’de ise 86 okuyucu tarafından 5 üzerinden 4.8 ortalama ile değerlendirilmiş. 86 okuyucudan 85’i çizgi romanı beğendiğini belirtmiş.
Peki Wonder Woman Historia, neden yılın en iyi çizgi romanı?
Çünkü DeConnick’in feminist vizyonu, Jimenez’in kuir kalemi ile öyle güzel harmanlanmış ki kitap daha ilk sayfasından okuyucuya adeta meydan okuyor:
History, young one, is written by the victors. In the bitter Battle between the Amazons and Gods of Men…
-The Amazons Lost.
Kelly Sue DeConnick, simsiyah bir sayfayı öyle bir anlatım aracı olarak kullanıyor ki Historia’nın aslında nesiller boyunca Amazonlar tarafından birbirlerine anlatılmış olan bir destan olarak kafamızda yer edinmesini sağlıyor daha ilk sayfadan.
DeConnick ve Jimenez, Yunan tanrıçalarını hem mitolojiye sadık bir şekilde uyarlıyorlar ancak bunu bir erkek gözünden değil feminist ve kuir bakış açısıyla yapıyorlar. Bu durumu katıldığı Word Balloon Podcast’de şöyle özetliyor DeConnick:
Çizgi roman yazarı olmadan çok önce bir çizgi roman hayranı olarak, erkeklerin elinden çıkan ‘erkek bakış açısıyla yazılan ve yorumlanan’ çizgi romanları okuyarak büyüdüm. Bu hiçbir zaman benim için bir sorun teşkil etmedi. Historia, feminist bir çizgi roman ancak bu erkek okuyuculara hitap etmediği ve kitaptan zevk alamayacakları anlamına gelmiyor. Tam tersine bunun bir zenginlik olduğuna inanıyorum.
DeConnick ve Jimenez ikilisi Yunan Tanrıçalarını eril bakış açısının sınırladığı bütün stereotiplerden arındırarak oldukça görkemli ve çeşitli bir görsel dil ortaya koyuyorlar. Ancak bunu yaparken Tanrıçaların, Zeus ve diğer erkek Tanrılar karşısındaki güç dengesizliğini vurgulayarak mitolojiye ne kadar sadık kaldıklarını bir kez daha kanıtlıyorlar. Farklı Wonder Woman çizgi romanlarında, Rucka, Azarello, Byrne gibi yazarların düştüğü “Amazonlar ve Diana, Zeus’un çocuğu” gafletinin karşısında durarak Zeus’u Amazonların yaratılış sürecinde çok daha anlamlı ve hem mitolojiye hem de modern Wonder Woman çizgi romanlarının babası George Perez’e sadık bir konuma yerleştirmeleri çok değerli. George Perez’i anmışken kendisinin Phil Jimenez’in akıl hocası olduğunu hatırlatmakta yarar var. Jimenez kariyerine, tam otuz yıl önce Perez’in Wonder Woman etkinliği War of the Gods ile başlamıştı. Historia hem Phil Jimenez’in kariyerinin otuzuncu yılında hem Wonder Woman’a hem de geçtiğimiz günlerde Pankreas kanseri olduğunu ve altı ay ile bir yıl arasında ömrü kaldığını açıklayan ustası Perez’e bir sevgi mektubu olarak çok değerli bir konumda.
DeConnick’in Tanrıçaların neden kendilerine daima sadık kalmış olan kadınlar için bir araya gelerek bu ütopyayı yarattıklarını, durumun ne kadar vahim olduğunu vurgulama biçimi, bu kitabı diğer tüm Wonder Woman kitaplarından ayıran ana özellik. Hera’nın Amazonların yaratılış süreci boyunca konumlandığı pasif duruşun, kitabın ikinci kısmı ile anlam kazanmasıyla anlatımın bütünlük sağladığını rahatlıkla söyleyebilirim. Amazon’ların yaratılış süreci boyunca tercih edilen neon renkler, ikinci arkla kendilerini çok daha doğal tonlara bırakıyor. Böylece okuyucuya da nefes alma fırsatı tanıyor. Kullanılan neon tonların dijital okuyucular için yorucu olduğunun farkındayım ancak unutulmamalı ki Black Label kitapları genel olarak büyük boyutları ile dijital okuma için tasarlanmamış eserler. İkinci kısım konusunda olabildiğince spoiler vermekten kaçınmak istiyorum çünkü DeConnick, Hippolyta’nın karakter arkının başlamasıyla çok değerli ve daha önce benzerine rastlamadığımız kararlar alıyor ve bunları okuyucunun ilk elden deneyimlemesi en doğrusu olacaktır. Aynı zamanda Phil Jimenez’in çizer koltuğunu Gene Ha’ya devrettiği ikinci kitaba pek çok gizem bırakıyor. 2022’de ise efsane Wonder Woman çizeri Nicola Scott üçüncü kitap için çizer koltuğunu devralacak.
Üç kitap olarak açıklanan Wonder Woman Historia: The Amazons, Kelly Sue DeConnick’in Word Balloon Podcast’de aktardığına göre aslında dokuz kitaplık bir proje. Ancak DC Comics antolojinin geri kalanına yeşil ışık yakmadan önce satış rakamlarını görmek istiyormuş. Phil Jimenez ise eğer uygun ortamlar sağlanırsa dokuzuncu ve son kitap için yeniden çizer koltuğuna yeniden oturmaya hazır.
Yazar: Berkay Küçük
1 Comment
Çok güzel inceleme. Wonder Woman 80’inci yıldönümünde, yıllar sonra tekrardan hak ettiği esere kavuştu. Phil Jimenez’in Instagram’da paylastigi çizimleri aylardır her hafta takip ediyordum. Wonder Woman’ı, mitolojiyi ve Amazonları çok severim. Feminism ve gender çatısı altındaki işler de çok ilgimi çeker.
Pek çok WW çizgiromanı okudum. Marston ‘a ve Perez’e baktım, Byrne’a göz attım, Greg Rucka’nın Hiketeia’sını ve diğer WW hikayelerini (Rebirth dahil) okudum, Gail Simone’nin The Circle’ını ve Azzarello’nun serisini bitirdim. Hatta Rebirth’ün sonuna denk gelen James Robinson un midede ülser meydana getiren salak serisine ve daha öncesinde The New 52 da Finch lerin salak story run’ına bile baktım. Daha başka okuduklarim da var. Halen takip ediyorum ana akımı (off güzel başlamisti Infinite Frontier’da dördüncü sayidan sonra çakıldı.) Ancak tüm bu işlerin en iyilerinde bile hep bir ya da birkaç eksiklik vardı. WW a ait olan ve çizgiromanlardan eksik olmamasi gereken bir öz yoktu: İstikrarlı bir yoğunluk. Demek istediğim, WW çizgiromanlari insana ait konulari sıkı bir şekilde ele almayacaksa bu karakterin ne anlami kalır. Karakterin amaci sosyal sorunlarin uzerinde ciddiyeti durmaktir. Ana akimda bazi sayılarda feminist mesajlar iceren konulari artık gender seviyesinde olgun bir duyarlilikla ele almalari gerekirlerken “aşırı maskülenlik kötüdür, viii kadın gücü” çocuksulugunda işlemeleri beni çileden çıkariyordu. Bu yeni graphic novel bu hataya asla düşmemiş.
Wonder Woman ı da “daughter of Zeus” klişesinden kurtarmalarina acayip seviniyorum. Tamamen karaktere özgü olan 70 senelik “unique” yaratılış öykusunu 2011’de iptal etmeleri hiç akıl kârı degildi. Ana akım serilerinde kült karakterlerin hikayelerindeki temel özler değistirilemez. Farkli yorumlarla anlatilabilirler (Perez’in Marston ın hikayesine yaptigi yeni yorum gibi). Ancak kökten değistirilemezler. Hadi o zaman artık ana akım Superman’ini de Marslı yapalım!
Çizgiromanda o kadar güzel detaylar var ki. Amazonların yaratilis hikayesini Klasik Yunan kültürü icine çok dogru yerlestirmis. Hem mitolojik-kozmik-Homerik bir anlati hem de antikitedeki belli toplumsal yaralara parmak basiyor (günümüzde de gönderme var tabii). Kelly Sue Aquaman de çok tatlı bir iş cikarmisti. Phil Jimenez de mükemmel bir çizer (Historia ile bir Eisner alabilir :). 21. yüzyilin en sağlam WW ve Amazonlar hikayesiyle karşı karşıyayız. Sonraki sayılarin daha da iyi olmasını ve en kısa zamanda Türkçe çevirisiyle okurlarımızla buluşturulmasını dilerim.