Geçtiğimiz günlerde bu sayfalarda sizlere American Crime Story övmüştük hatırlayacağınız gibi. American Horror Story ekibinin yaptığı ve ilk sezonu O.J. Simpson davasına odaklanan dizi, bizce baya iyi. 8 Mart günü dizinin altıncı bölümü yayınlanacak ve biz, sabırsızlıkla bekliyoruz. Yalnız, bugün, bu satırları diziyi övmek için yazmadık. Bugün, çok acayip bir şey üzerinden, davanın gerçek hayatta nasıl işlediğine dair, kısaca söz etmek istiyoruz.

Diziyi överken, kendisini çok akıllıca bir şekilde dikkat toplamak adına Kardashian isminin yanına konumlandırışından da bahsetmiştik. Kim Kardashian ve kardeşlerinin babası Robert, O.J. Simpson’ın çok yakın arkadaşı olan bir eski avukattı. Simpson Nicole Brown ve Ron Goldman‘ın cinayetiyle suçlanınca, Kardashian arkadaşı için avukatlık lisansını tekrar aktive etmiş ve dostunun ekibinde yer almıştı. Robert aslında kaşarlanmış bir avukat ordusu içerisinde, en deneyimsiz ve en etkisiz elemandı. Bütün davadaki rolü, O.J.’e moral destek olmak ve onun o meşhur kovalamacadan önce bıraktığı “intihar” notunu okumaktan ibaretti.

OJ Simpson Robert Kardashian

Ama dizi, David Schwimmer‘ın Robert Kardashian’ı oynayacağı mefhumu üzerinden, bizce baya güzel bir stratejiyle, kendisine magazin basınında yer buldu. Bu mesele Kardashian’lara soruldu, Schwimmer ile röportajlar yapıldı… Dizinin isteyebileceği en iyi tanıtımdı yani bu. Daha doğrusu öyle düşünüyorlardı muhtemelen. Zira onlar bile en uçuk hayallerinde, geçtiğimiz haftasonu yaşanan gelişmeyi tahmin edemezlerdi. Çünkü davanın görüldüğü seneden 22 yıl sonra, cinayet silahı olduğu zannedilen bıçak ortaya çıktı. Tam da dizinin hızını aldığı günlerde.

Önce saatleri geri saralım. O.J Simpson’ı, yaşı tutanlar muhtemelen Çıplak Silah filmindeki rolünden hatırlayacaktır. Bu, Amerikan futbolunu takip etmeyen bizler için Simpson ile ilk ve tek tanışma fırsatıydı. Ama Amerikalılar, Simpson’ı oynadığı Hertz reklamlarından ve ödüllerle dolu Amerikan futbolu kariyerinden çok iyi tanıyorlardı. Simpson bir kahramandı. Gettodan yetişmiş, kendi kendini çöplükten kurtarmış, karizmatik, yakışıklı, etkileyici bir adam. Bir ikon. Bir başarı hikayesi.

OJ Simpson Hertz

O.J. Simpson, toplumun her kesimince sevilen bir figürdü ki, bu 80’lerin sonu ve 90’ların başında onunla yapılan sayısız sponsorluk anlaşmasıyla da destekleniyordu zaten. Adeta markasını Amerikan halkına sevdirmek isteyen, reklamına O.J. Simpson‘ı koymak zorunda hissediyordu kendini. Ama durum ne olursa olsun, Simpson’ın Afro-Amerikan toplumundaki yeri çok daha büyüktü. Siyahi insanlar, bilinçli bir şekilde sistemin dışında tutuldukları gerçeğiyle yüzleşmeye ve buna tepki vermeye başlamışlardı. Simpson gibi, “beyaz adama rağmen” yükselebilmiş örnekler, ayrı bir yere sahiplerdi bu yüzden.

Sonra 1992 oldu. Rodney King adındaki siyahi bir vatandaş, beş beyaz polis memuru tarafından ölesiye dövüldü. Olayın kamera kayıtları vardı. Kayıtlar 12 dakikaydı, şüpheye yer bırakmıyorlardı. Rodney King yerden dahi kalkamamıştı. Beş polis, toplamda elli altı kez cop vurmuşlardı yerdeki King’e. Mesele mahkemeye intikal etti. Tamamen beyazlardan oluşan jüri, polislere beraat kararı verdi. Los Angeles’ın siyahi topluluğu ayaklandı. Durumun ciddiyeti, ordunun müdahalesini gerektirecek kadar yüksekti.

Rodney King Riots

İşte Simpson davası, 1992 isyanlarının iki sene sonrasında yaşandı. Kanıtlar baya ciddi bir şekilde Simpson’ın aleyhineydi aslında. Nicole Brown ve Brown’ın restoranda bıraktığı, annesine ait gözlüğü getirmek için Brown’ın evine gelmiş olan arkadaşı Ron Goldman, vahşice öldürülmüştü. Mekanda ayak numarası Simpson‘ınkine uyan kanlı ayakkabı izleri vardı. Ayakkabının markasından, o ayakkabıdan, o boyutta sadece 300 tane üretildiği anlaşılıyordu; önceki fotoğraflardan da Simpson’ın bu ayakkabıya sahip olduğu ispat edilmişti.

Brown’ın evinde Simpson’a ait kan izleri, ve kanlı bir erkek eldiveni bulundu. Eldivenin üzerindeki kan Brown’a aitti. Simpson’ın arabasında ve evinde, Brown ve Goldman’ın kanlarından izler bulunmuştu. Simpson’ı o esnada hava alanına götürmek üzere bekleyen şöför, Simpson’ın arabasının cinayet saatinde evin önünde olmadığını görmüştü. Bütün bunlar, olay yerine ilk intikal eden polislerin, çok çabuk bir şekilde Simpson’ı şüpheli sınıfına sokmasına sebep oldu. Sonradan Brown’ın, evli oldukları sürece –cinayet esnasında ikili boşanmıştı– defalarca 911’i arayıp, cinnet getiren kocasına karşı yardım istediği, bir gün lazım olur diye darplar sonrası fotoğraflarını çektiği ortaya çıktı. Dava çok net gözüküyordu anlayacağınız. Ama kaybedildi.

Bunun en önemli sebebi, davanın Simpson ve Brown’ın yaşadığı ve ekseriyetle beyaz olan Santa Monica’dan, azınlıkların çoğunlukta olduğu Downtown bölgesine çekilmesiydi. Kaliforniya savcılığı, bir “beyaz jürinin suçladığı siyah adam” meselesi daha ortaya çıksın istemiyordu. Onların niyeti durumu ırk konusuna getirmek değildi. Ama durum, yine de oraya geldi. Simpson’ın savunma ekibine, Afro-Amerikan toplumunun önemli hukuki figürlerinden Johnnie Cochrane getirildi. Cochrane, savunmasını bir şey üzerine kurmuştu. Zaten siyahilerle derdi olduğu defalarca ispatlanmış olan LAPD, Simpson’a karşı komplo kurmuş, kanıt yerleştirmişti. Yapmadıkları şey değildi.

Bu meramını da iki çok kilit şeye dayandırdı. İlki, olay yerine ilk giden polislerden biri olan Mark Fuhrman‘ın geçmişte kaydedilmiş ve inanılmaz iğrenç ırkçı yorumlar içeren ses kayıtlarını ortaya çıkardı. Gerçekten, dinlediğiniz zaman “Zaten bu kodumun zencilerinin ağzından çıkan ilk beş altı şey komple boktur” diyen bir adamın, siyahi birine yönelik kanıt yerleştirmesi yapmadığını düşünmenizi zorlaştıracak kayıtlardı bunlar. İkincisi de, eldivenlerdi. Savcılardan Chris Darden, Simpson’ın eldivenleri giymesini önerdi. Cochrane bunu destekledi. Ve tarihe geçecek bir cümle kurdu jüriye. “If it doesn’t fit, you must acquit.” Yani, “Eğer eldiven ele oturmazsa, beraat vermek zorundasınız“. Eldiven ele oturmadı. Beraat verdiler.

FILE - June 21, 1995 file photo, O.J. Simpson holds up his hands before the jury after putting on a new pair of gloves similar to the infamous bloody gloves during his double-murder trial in Los Angeles. Associated Press writer Linda Deutsch is seen in the background at right; writer Dominick Dunne is in the background at left rear. (AP Photo/Vince Bucci, Pool, File) ** Usable by LA and DC Only **

Simpson birkaç sene sonra bu sefer ceza mahkemesinde değil, hukuk mahkemesinde yargılandı. Brown ve Goldman’ın ölümlerinden sorumlu bulundu. 32 milyon dolar tazminat cezasına çarptırıldı. Seneler sonra da, 2007’de, Las Vegas’ta, net bir şekilde video kameralarla kayıt altına alınmış bir vaziyette otel odası bastı, saldırıda bulundu, adam kaçırdı ve hırsızlık yaptı. Bütün bu suçlardan dolayı 33 sene hapis cezasına çarptırıldı. Seneye de şartlı tahliye görüşmesi gerçekleşecek. Ve American Crime Story sayesinde, yeni bir nesil de onun davasını bir daha yargılama şansı elde etti.

İşte işin ilginç kısmına burada geliyoruz. Davanın görüldüğü yıldan tam 22 sene sonra, ortada cinayet silahı olabilecek bir bıçak var. Tam da bunun dizisi, Simpson davasını tekrar manşetlere taşımışken. Dedim ya, Ryan Murphy ve saz arkadaşları hayal etseler daha iyi bir reklam üretemezlerdi.

Olay ise şu. O.J. Simpson’ın evi, 90’larda yıkılırken, orada çalışan bir işçi, gömülü bir bıçak buluyor. Bu bıçağı, bir polise teslim ediyor. Dava bitmiş, Simpson aklanmış. Hukuk kuralları dahilinde, Simpson’ın aklandığı bir davadan tekrar yargılanması mümkün değil. Muhtemelen teslim alan polis de, bunu düşünüp, bıçağı LAPD’e vermek yerine, evine götürüyor.

OJ Simpson knife

Olayın bugün ortaya çıkmasının sebebi ise, bu polisin arkadaşından Simpson davasının kayıt numarasını istemesi. Arkadaşı “Niye?” diye soruyor. Polis de durumu anlatıyor. Allah’tan arkadaşında akıl ve izan kırıntıları var ki, hemen gerekli merciler aranıyor. Polis memurundaki bıçak, gerçekten de cinayetin işlendiği iddia edilen bıçağın tanımına uyuyor. Vakti zamanında Simpson’ın mağazadan aldığı belgelenen, bir süre bulunamayan, savunma avukatlarının da sonra “aha bulduk” diye bir benzerini mahkemede, tertemiz durumda çıkartıp sundukları.

Şimdi polis bunun üzerinde bir takım testler yapacak. Eğer bu DNA testleri, bıçağın cinayette kullanıldığını ispatlasa dahi, bir şey değişmeyecek. Simpson ceza mahkemesinde aklandı, hukuk mahkemesinde tazminata çarptırıldı. Şu anda başka bir suçtan 33 senelik hapis cezasının dokuzuncusuna giriyor. Bunun yürüyebileceği bir kulvar yok yani. En kötü, bıçaktan sonuçlar Simpson’ın aleyhine gelirse, şartlı tahliye duruşmasının sonucu etkilenir.  O da şu raddede çok bir şeyi değiştirmez. 70 yaşında bir adamdan söz ediyoruz. Son birkaç yılını içeride geçirse de, dışarıda geçirse de çok bir şey değişmeyecek.

Bu bıçağın ortaya çıkması, sadece tek bir şeyin ispatı. O.J. Simpson davası, medyanın hukuk üzerindeki etkisini göstermesiyle, ırksal gerginliğin koptuğu yılların üzerine gelmesiyle, bu derece şöhretli birinin böylesine vahşi bir suçla bağdaştırılmasının eşsizliğiyle, detayları ve bilhassa da savunma şekliyle; tarihin en garip davalarından biri. Ve 2016’da bu davanın, tam dizisi dönerken, tekrar bir gelişmeyle sarsılmış olması, tüm acayipliklerin üzerine mum dikiyor. Hakikaten de, bugün dahi, kendisine takılan lakabı utandırmıyor. “Trial of the Century”. Yani, “Yüzyılın Davası”…

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.