İşimiz gereği filmler, diziler ve benzeri büyük eğlence sektörü işleriyle ilgili haber paylaşan mecraları yakından takip ediyoruz. Variety‘sidir, Deadline‘ıdır, Hollywood Reporter‘ıdır; malumunuz. Amerikanların “showbusiness” dedikleri şeyle ilgili yazıp çizen yerler. Los Angeles’tan bildirenler, kulislerde gezenler. Bu insanlar iki haftadır istisnasız bir biçimde, soluksuzca ve adeta dünyanın sonu gelecekmişçisine bir mesele üzerinde kalem gezdiriyorlar: Harvey Weinstein.

Bu iki hafta boyunca konu o kadar fazla konuşuldu ki, artık bir toparlama yazısı yazma ihtiyacı hissediyoruz; çünkü gerçekten, sizin de bir yerde denk gelmiş olmanız lazım. Neden Harvey Weinstein bu kadar fazla işgal ediyor manşetleri? Şoke edici olan şey ne? Buyurun, müsaadeniz varsa dilimiz döndüğünce anlatalım.

Harvey Weinstein, iki-üç hafta öncesine kadar sadece Hollywood’un en sert ve meşhur stüdyo patronlarından birisi olarak biliniyordu. Biraderiyle birlikte Disney çatısı altında kurduğu Miramax stüdyosuyla ünlenen Weinstein özellikle bağımsız sinema ve yabancı sinemanın Amerika’da ana akımla tanışması konusunda büyük adımlar atılmasına vesile olmuştu. 1990’lı yıllarda Kevin Smith ve Quentin Tarantino gibi yönetmenlerin adını duyuran da yine Weinstein onun stüdyosu Miramax’ti.

Harvey Weinstein

Weinstein biraderler bir noktadan sonra Disney ile bozuştular ve kopup kendi stüdyolarını kurma kararı aldılar. Bu stüdyo da bugün bildiğimiz The Weinstein Company hüviyetinde belirdi. Uzun bir süre boyunca Harvey Weinstein sadece çok başarılı bir film stüdyosu patronu ve Oscar lobisi konusunda ekstra yetenekli bir yönetici olarak anıldı. Sonra 5 Ekim 2017 tarihinde New York Times yazarları Jodi Kantor ve Megan Twohey prestijli gazete için bir yazı yayınladılar.

Weinstein’le yolları kesişmiş –ünlü ya da ünsüz– aktrisler, Weinstein Company bünyesinde çalışmış kadınlar ve görgü tanıklarının ifadeleriyle şekillenen makale, Harvey Weinstein’in yıllardır etrafındaki kadınlara sahip olduğu güç dinamiklerinden faydalanarak uygunsuz teklifler yaptığını, fiziksel taciz uyguladığını, bu tacizlerine olumsuz reaksiyon gösteren kadınların ise ya kariyerlerini tehdit ettiğini, ya da susmaları için kendileriyle yüklü anlaşmalar yaptığını ortaya çıkardı.

Ortaya atılan iddiaları tek tek saymaya çok da gerek yok, bilinmesi gereken tek şey Harvey Weinstein’in uygunsuz davranışları için resmi bir açıklama ile af diledi, fakat rıza dışında herhangi bir kadınla cinsel ilişkiye girdiği iddialarını ise yalanladı. Weinstein’in avukatı yapılan anlaşmaları ve bu anlaşmaların çoğunun bir “susma” şartı içerdiğini kabul etti. Weinstein kendi kurduğu şirketten kısa süre içerisinde ayrıldı, Akademi’den ihraç edildi ve pek çok diğer lonca ve kurumdan da ihracı bekleniyor.

İşin enteresan kısmı, aynı Bill Cosby durumunda olduğu gibi bu husus da daha önceden sivri dilli birkaç komedyenin çenesine vurmuş gibi gözüküyor:

https://www.youtube.com/watch?v=KCNvREKTnQc

Bu da elbette Hollywood’da sonrasında ciddi bir tartışmayı alevlendirdi: Madem herkes biliyordu, neden kimse bir şey söylemedi? Bu konuyu sosyologlar ve psikologlar zaten bilahare inceliyorlardır, ama ortada bariz birkaç sebep olduğu da gerçek. Tacize uğrayanlar zaten ortadaki asimetrik güç dinamiği sebebiyle bunu kolayca dile getiremiyorlar. Toplumun genel ekseni hâlâ kurbanı suçlama eğiliminde, ki bunu en iyi bilen coğrafyalardan biri de herhalde “O da mini etek giymeseymiş” tipi cümleleri neşir eden güzel ve yalnız ülkemiz. Üstelik tacizin kendisinin de yapısal olarak kurbanı kapana kıstırdığı tasdik edilmiş bir psikolojik vaziyet.

Bütün bunlar tacize uğramayıp, duyanların da bunu dile getirmelerini zorlaştırıyor. Örneğin Seth MacFarlane yukarıdaki –2013 tarihli– şakayı Ted’de beraber çalıştığı Jessica Barth‘ın anlattığı anıya istinaden yapmış. Weinstein genç aktrisi hususi otel odasına çağırmış ve bir film rolünden konuşulurken olayı Barth’ın kendisine masaj yapmasına getirmiş. Buradaki alt tonu zaten iki kilometre öteden okuyabiliyorsunuzdur. Muhakkak MacFarlane de okumuşki o şakayı yapmış. Ancak ötesine gidememiş. Muhakkak ki MacFarlane gibi benzer pozisyonlarda duran insanlar da vardır. Hatta yine muhakkak ki, çoğu MacFarlane ve Tina Fey kadar bile dillendirmemiştir meseleyi. Muhtemelen de gelen tepkileri ölçebildikleri için ağızları bağlanmıştır. İnsan gerçekten gözünün önüne getirebiliyor çünkü “Ne var canım, zorlamamış ki” diye akacak cümleleri.

Taciz ve tecavüzün raporlanmasını en güç kılan şey de bu zaten, ve buna bir takım alimler tecavüz kültürü diyorlar. Kurulan sosyal tepki şablonları özellikle kadınların bu tip durumların içerisinde kendilerini bulmalarını devamlı olumluyor. Bir film rolü için toplantı neden otel odasında yapılır, neden konu masaja gelir çok sorgulanmıyor. İşin acayibi, fiziksel güç kullanarak seks elde etmek ile profesyonel nüfuz kullanarak seks elde etmek arasındaki benzerlik de kasten ıskalanıyor. Halbuki gerçekten -olabilecek en amiyane anlatımıyla- “Seks ver yoksa döverim” ile “Seks ver yoksa kariyerini bitiririm” arasında çok da fark yok akan hayatta.

Weinstein da Hollywood’da bulunan ve neredeyse artık Hollywood tabelası kadar içselleştirilmiş bu kültürü temsil ettiği için Amerikan medyası tarafından aforoz ediliyor şu an. İddialar gerçekten çok açık olduğu, Weinstein tarafından da kabul geldiği için işin taciz boyutu konusunda bir mutabakat var. Bu mutabakat bazı insanlara bu konuda ilk defa açıkça konuşma fırsatı tanıyor. Bu fırsatla coşku ile dolan insanlar da medyayı dolduruyorlar. Bu yüzden de iki üç haftadır silme Harvey Weinstein okuyoruz.

Merak ediyorduysanız, giderelim istedik.

Peki siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.