Angry Birds film oldu. Vallahi de oldu. Artık bu saatten sonra oldu da bu arada, yapacak bir şey de yok. Protestolar fuzuli, şüpheler anlamsız. Baya birileri yazdı, o yazılanlar okeylendi, oyuncular bulundu, seslendirmeler yapıldı, animasyonlara büyük emek sarf edildi, film paketlendi, dünyaya dağıtıldı. En son Cuma günü vizyona girmesi kaldı işte. Ondan önce de biz gittik, basın gösteriminde seyrettik filmi. Şaşarsınız, film gayet iyi. Hatta bence, olması gerektiğinden kat be kat daha iyi. İsterseniz önce bir Geek Muhabbeti’ne bakın konuyla ilgili olan. Sonra başlıkta vaat ettiğimiz şeyleri konuşalım.
Ne dedik? Beklememeniz gereken 3 şey, sizi beklemeden şaşırtacak 1 şey; değil mi? Anlaştık? Başlıyorum o hâlde!
Beklememeniz Gereken Şeyler!
1. Orijinal Bir Hikaye
Happy Feet’i izlediniz mi? Tamam o zaman, Angry Birds‘in de konusuna hâkimsiniz. George Miller’ın vakti zamanında asaletle anlattığı şeyi, Angry Birds filmi kendi çapında, kendi cürmünde, formüle tıpatıp uyarak tekrarlıyor. Bir adet toplumdan dışlanan arkadaşımız var, bu toplumdan dışlanmasına sebep olan özelliğiyle günü kurtarıyor, sonra kahraman oluyor. Yani izlerken baştan çıkacağınız, kendinizden geçip hayatı sorgulayacağınız bir yeri yok hikayenin. Hakeza…
2. Tutarlı Bir Hikaye
Arkadaşlar filmin bir noktasında gerçekten de devasa bir sapan kurup, domuzların yapılarını yıkmak üzere kendilerini fırlatıyor kuş kardeşlerimiz. Bu metafor değil. Sembolik olmaya çalışmıyorlar. Samimiyetle devasa bir sapan kuruluyor, kuşlar da samimiyetle kendilerini fırlatıyorlar. O sapanı oraya getirmek üzere de, takdir edersiniz ki, bir ton takla atılıyor senaryo tarafından. Benzer sıkıntılara hikayenin diğer ögeleri de sahip. Yani böyle elinize iğne alıp delmeye başlarsanız, falso bulabileceğiniz çok yer var.