3. Anlamlı Bir Mesaj
Denk geldiniz mi bilmiyorum, ama dün gece şu satırların sahibi insan hislenerek yaptığı The Smiths playlist’inin başında Inside Out’tan bahsetti, naçizane. Çünkü Inside Out öyle paragraflara meze olabilecek kadar anlamlı şeyler söylüyor. Angry Birds de, Inside Out’a yakın bir biçimde, “öfkeyi sahiplenme, doğru kullanma, inkar etmeme” üzerine bir şeyler söyleyecek gibi oluyor, ama, yazık, kıyamam, nefesi yetmiyor sonuna. Herkes Pixar değil, olamıyor, olmasını da beklemek olmuyor. Ha ama…
Siz Beklemeden Sizi Şaşırtacak 1 Şey!
1. Sabaha Kadar Güleceğiniz Gerçeği!
Filmin kadrosu ağırlıkla Amerika’nın en büyük komedi kurumlarından biri olan Saturday Night Live elemanlarından oluşuyor. Jason Sudeikis, Josh Gad, Danny McBride, Maya Rudolph, Keegan-Michael Key, Kate McKinnon, Bill Hader, Tony Hale… Şu an hâlâ kadroyu saymayı da bitirmedik, üstelik film boyunca homurdanan Sean Penn’i de dahil etmiyoruz işin içine. Bir de hepsinin üstüne Peter Dinklage var. Komik adamlar doluşmuş yani filmin içine.
Bu cepte. Bir de yazar olarak The Simpsons, King of the Hill, Larry Sanders Show gibi dizilerde yazmış, Emmy adaylı Jon Vitti’yi atmışlar cebe. Yönetmen-yapımcı kadro da animasyona alışık ellerden oluşunca, Vitti ve kadro, mizahı doruğuna çıkartacak tüm engellerden arınmış. Bakın, net bir şekilde söylüyorum: Film çok komik. Özellikle fiziksel mizahtan hoşlanıyorsanız –bence dünyanın en komik şeyi birisinin kafasına vurulması mesela– size göre çok şey var. Family Guy tipi uzatılmış şakalardan haz alıyorsanız, size göre çok şey var. Daha sessiz, görsel şakalardan ve detaycı şakalardan hoşlanıyorsanız, size göre çok şey var. Açıkçası bence, gülebiliyorsanız, filmde size göre çok şey olduğunu da göreceksiniz.
O yüzden, ben kendi payıma Angry Birds’ü öneririm. Hele ki çocuk, kardeş, yeğen falan götürebilecek; ama bu esnada sizi de gerçekten canınızdan bezdirmeyecek bir film arıyorsanız. Çiçek gibi film. Yeter ki büyük beklentilerle gitmeyin.