Gereksiz ciddiyetinin altında ezilen ve yerden yere vurulan 3. sezondan tüm ekip dersler çıkarmış. Akıllarını başlarına toplamışlar ve 4. sezona zımba gibi girmişler. Kıçınızı kaşıyın arkadaşlar. Geçen sezon diziye verdiğimiz revizeler işe yaramış, yeşilin rengi bir ton açılmış, ‘brightness’ arttırılmış. Zaten Marc Guggenheim yaz boyunca, bu sezon daha hafif olacak, daha esprili olacak tarzı açıklamalar yapmıştı. Yazı burada, video YouTube’da:
Hani cıvımamışlar, vurun geyiğin dibine dememişler ama dizinin üstündeki o kasvetli hava biraz temizlenmiş. Oliver’ın Arrow kimliğini bir kenara bırakıp Green Arrow’a dönüşmesi yalnızca basit bir isim ve kostüm değişikliği değil. Karşımızda da çiçek gibi bir Oliver var.
Felicity ile Starling City’den uzaklaşıp kendilerine banliyöde korkutucu derecede sıkıcılıkta mutlu bir hayat kurmuşlar. Birlikte kahvaltı hazırlamalar, komşularla yapılan yemek davetleri, bir komikler şakalar.. “felicity smoak, you have failed this omelette”. Felicity ile Oliver, sabah koşularının ardından tatlı tatlı kahvaltılarını ederken Ray Palmer’ın ölümünün anısına Star City adını alan şehrimizde her şey boka sarmış. Atama bekleyen Magneto gibi duran kostümüyle Diggle, Roy’un kostümünü alıp Speedy olarak takılmaya başlayan Thea ve dövüş konusundaki yeteneksizliğine rağmen acayip bir biçimde halen öldürülmemiş olan Laurel, bir yandan bir çeteyle mücadele içindeler. İlk etapta basit bir çete sandıkları grup, büyük bir organizasyonun parçası çıkıyor. Hal böyle olunca yetiş ya Oliver, yetiş ya Felicity diyerek birer Stepword Wives karakterine dönmüş olan çiftimizi Amerikan Rüyası’nın içinden çekip alıyorlar.
Döndüklerinde hiçbir şeyin bıraktıkları gibi olmadığını görüyoruz. Her sene şehrin başına gelen felaketler, bu yeni örgütün yaptığı banka soygunları ve sürekli belediye başkanlarının ve valilerin öldürülmesinden dolayı kimsenin şehrin yönetimine geçmek istememesi sebebiyle Star City çökmenin eşiğine gelmiş. Artık kimse şehre gelmiyor, yatırım yapmıyor, herkes sürekli bir korku içinde ve şehri terk etmeye çalışıyor. Oliver, o karanlık havalardan, yalnız çalışırım triplerinden sıyrılmışken bu kez Diggle’ı benzer bir artistlik içinde görüyoruz. Geçen sezon Laila’yı kaçırmasını halen hazmedememiş. Diggle’ın girdiği tripler birkaç bölüm daha devam ederse iyice çekilmez bir hal alacak. O yüzden acilen şu tavırlara bir son verip doğru düzgün bir takım çalışması izleteceklerini umuyorum. Thea’yı ise çok daha eğlenceli bir halde buluyoruz. Geçen sezonki travmadan sonra bunu beklemiyordum ama Speedy olarak çok eğleniyor besbelli ki. Biraz üstüne giderlerse Willa Holland’tan da güzel bir komedi performansı çıkarabilirler. Laurel’a ise hiç girmeyeceğim. Bu kız elindeki coplarla ne yapmaya çalışıyor, kime ne faydası var, halen bilemiyorum.
Yeni sezondaki örgütümüzün ise, geçen sezon bu yıl göreceğimizi söyledikleri H.I.V.E. olduğunu öğreniyoruz. Nihayet Damien Darhk da bunların önderi olarak teşrif ediyor. Bu sebeple şehri geçici olarak idare eden yönetim kurulunda yer alan Dedektif Lance, şehri adam etmesi için Damien Darhk ile anlaşmış meğerse. Bıldırki hurmaların gelip Lance’in götünü tırmalaması yakındır diyor ve Darhk’a dönüyoruz. Neal McDonough, benim uzun zamandır severek takip ettiğim ve özellikle kötü adam portresi çizmekte inanılmaz başarılı olan bir karakter oyuncusudur. Ayrıca geek damarımıza da dokunmayı başaran bir abimiz kendisi. Captain America: First Avenger’da Howling Commandos üyesi ‘Dum Dum’ dışında, video oyunu, çizgi dizi ve kısa animasyonlarda da The Incredible Hulk ve Green Arrow’u seslendirmişliği vardır. Bu yüzden Damien Darhk rolüne seçildiğini öğrendiğimde karşımıza sağlam bir karakter geleceğini tahmin ediyordum. Geçen sezonki Ra’s al Ghul fiyaskosundan sonra ilaç gibi geldi.
Damien’a çizgi romanlardan çok aşina değiliz. Teen Titans’ta görünmüşlüğü var ama onun dışında pek de bir şey bilmiyoruz. Legends of Tomorrow’da göreceğimiz Vandal Savage tarafından vurulmuş. Ölmek üzereyken Slade Wilson’ın vücuduna zerk edilen Mirakuru ile hayata dönüp ölümsüzlüğüne kavuşuyor. Özel güçlerini nereden kazandığını henüz bilmiyoruz ama Deathstroke’u gördüğümüze ve önümüzdeki sezon Vandal Savage’ı izleyecek olduğumuza göre neden bu konu ikisine bir şekilde bağlanmasın flashback’ler ile? Dizinin ufak bir karakteri alıp geliştirmesi ve büyük düşmana çevirmesi güzel, zira 3 senedir Batman’in düşmanlarını araklamalarından fenalık gelmişti. Ayrıca Oliver’a normal yollar ile alt edemeyeceği süper güçlü bir düşman vermek de güzel bir hamle. Slade Wilson dışında bu dizide bana pek zevk veren bir kötü adam olmadı. Damien ile bunun değişeceğini görebiliyorum en azından.
Diziye çektikleri ufak ayarlar ile bize güzel bir sezon başlangıcı verdiler. Artık Oliver’ın karanlıklardan çıkıp şehir için umut olabilecek bir kahramana dönüşmesinin vakti gelmişti. Işıklar açık kalsın lütfen sevgili Guggenheim. Böyle iyi.
Küçük Notlar:
- Finalde gördüğümüz mezar her kiminse Marc Guggenheim kalıcı olacağını söylüyor. Kandırmıyoruz demiş kendisi. Felicity olduğunu düşünmüyorum çünkü Barry, Zoom ile mücadele ettiği için gelememiş bile olsa en azından geldiğinde inanılmaz üzgün olurdu gibi geliyor. Sonuçta Felicity’den bahsediyoruz. Onun için de ayrı bir yerde duruyor. Thea’yı da öldürmeye kalkışmayacaklarını düşünüyorum, zira geçen sezonun tamamını Thea ile yedik. Kayboldu, katil oldu, öldü, dirildi, ruhu yozlaştı falan derken yeniden o topa gireceklerini düşünmüyorum. Belki sonraki sezon olabilir ama bu sezon değil. Bu durumda benim tahminin Diggle’dan yana. Bu sezon Diggle ile ilgili olacak. Kardeşinin ölümünün H.I.V.E. ile bir alakası var ve sezon finaline kadar onu çözmeden yol vermeyeceklerdir. Ama tüm sezon daha fazla ağırlığı olacağını düşünürsek hikayesini finale erdirdiğinde karakteri gözden çıkarabilirler. Nasılsa hakkını teslim ettik, onun üstüne kurulu bir sezon izlettik deyip yol verebilirler.
- Artık Coast City ve Hal Jordan ile ilgili referanslar o kadar çok gözükmeye başladılar ki Easter Egg olmaktan bile çıktılar. Nereye varmaya çalıştıklarını anlayamıyorum. İzlediğimiz film ve dizilerde Türkiye’nin adının zikredildiğini duyduğumuzda heyecanlanmamız gibi habire Coast City’i araya sıkıştıralım da sevinsin garibanlar mı diyorlar napıyorlar. Yine de bahsedelim: Oliver’ın flashback’te Amanda Waller ile konuştuğu bar, Coast City’de yer alıyor ve flashback’in ilk sahnesinde çok kısa bir süre üstünde “Jordan” yazan bir ceket gözüküyor. Bunu giyen kişinin bizzat Hal Jordan olduğunu varsayarsak Oliver ile Amanda konuştukları sırada henüz uçağı kaybolmamış demektir. Hatırlarsanız geçen sezon pilotlarından biri kaybolduğu için Ferris Air’in kapatıldığı bilgisini geçmişlerdi. Heyecanlanmayayım diyorum ama referanslar giderek artmakla kalmıyor daha da görünürleşiyor ve tüm parçalar birleştiğinde karşımıza bir hikaye çıkacak. Hal Jordan bir noktada geri dönecek ve tıpkı Barry’i Arrow’un 2. sezonunda göstermeleri gibi resmi bir açıklama olmadan sürpriz bir cameo ile gösterecekler. Film hakları yüzünden Green Lantern’ü kullanamıyorlar diye bu ihtimali elemeyelim. Bunca referans hiçbir yere varmazsa çok boşa olacak çünkü.