Arrow ne yazık ki yokuş aşağı giden 3. sezondan sonra halen belirli bir seviyeye yükselip o seviyeyi koruyabilen bir diziye evrilemedi. Constantine bölümü pek parlak olmasa da Constantine sayesinde işi götürmeyi becermişlerken ondan bir önceki bölüm hiçbir doğaüstü şeye (meta-human, büyü vs) sırtını dayamadan sadece kirli polisler üzerinden şahane bir karakter draması sunmuştu. Lost Souls ile ilgili ne hissettiğimden ise pek emin değilim. Kötü diyemem ama umursayacağım ve üstüne konuşabileceğim bir gelişme yaşandığını söylemek mümkün değil.

Spoiler diyebilecek kadar kayda değer bir şey yok ama yine resimden sonrası için uyarımızı yapalım.


Ray’in patlamada ölmediğini, ufaldığını ve Damien Darhk Paşa tarafından esir alındığını öğreniyoruz. Bu bilgiyi nereden ediniyoruz? Küçülüp kapatıldığı kutunun içinden Felicity ile cam açıyorlar. Kendisi küçülmüş de küçülmüş, biraz hırpalanmış ama sevimliliğinden bir şey kaybetmemiş. Hal böyle olunca neredeyse bölümün tamamını Ray’i geri getirmek için uğraşan Felicity ile yememiz kaçınılmaz oluyor.

Ollie’nin tüm özverisi, iyi niyeti ve Ray’i geri getirmek için gösterdiği çabaya rağmen Felicity’nin attığı triplerden bir ara ben bile overdose oldum. Bazen Oliver’ın “böyle aşkın ızdırabını” deyip Nanda Parbat’a yerleşesi geliyor mudur merak ediyorum. Geçen sezonki hikayenin Felicity’nin Oliver’a attığı tripler, Diggle’ın Oliver’a attığı tripler, Laurel’ın Oliver’a attığı tripler, Thea’nın Oliver’a attığı tripler ve Oliver’ın hepsine attığı tripler üzerine kurulu olduğunu düşünürsek aynı yola sapacağız diye ne kadar endişelendiğimi tahmin edersiniz.

Neyse ki adamı iyice zıvanadan çıkarmadan konunun Ray’e karşı bir şeyler hissetmesiyle ya da Oliver’ı sevmemesiyle alakası olmadığını anlıyoruz. Felicity, Ray’i kurtarma meselesini tek başına halletmek istiyor, çünkü Darhk’ın elinde tutsak olmasını kendi suçu gibi görüyor. Eğer Oliver ile Desperate Housewife’çılık oynamıyor olsaydı Ray de bu durumda olmazdı ona göre de. Neyse biraz tartışma, kavga gürültü, birkaç adam öldürüp pataklama derken bekleyeceğiniz üzere Ray, ekibimiz tarafından kurtarılıyor ancak fazla kalamam canım deyip çıkıyor, zira Legends of Tomorrow‘a yetişmesi lazım.


Bölümün en güzel yanı Oliver’ın kayınvalidesini “gel şu kızına sahip çık” diyerek Star City’e çağırması ve kaynana yüzünden Felicity ile Oliver’ın yaşadıkları tartışmaydı sanırım. Felicity anasıyla o kadar geçinemiyor ki sanırsın öz annesi değil de kaynanası. Mama Smoak’un gelini olsa bu kadar anlaşamazdı herhalde. Bu arada Mama Smoak’a bayıldığımı söylemiş miydim? Dostum kadın bir harika. Sadece giydiği kıyafetler yüzünden bıraktığı MILF etkisi yüzünden söylemiyorum bunu. Kadın muhtemelen 40’larının sonunda falan ama o giydiği kıyafet ve topuklu ayakkabıları 20’lerindeki biri bile bu kadar iyi taşıyamaz. Üstelik de son derece eğlenceli ve komik. Onca ortak tanıdıkları varken Donna ile Captain Smoak’ın barda tamamen tesadüfen tanışması da kaderin bir oyunu adeta. Arkadaşlar acilen Donna & Lance ilişkisine bir shipping ismi rica ediyorum. Benim önerim Lonna. (e.n.: Donce daha iyi bence)


Son olarak Sara’nın dönüşü de ancak bu kadar kötü işlenebilirdi diye düşünüyorum. Anlaşılan kızcağızın 2 kez öldü sanılıp geri gelmesinden sonra dönüşü pek de kimsenin umurunda değil. Anneye bile telefonla haber verdiler. “Tamam canım kızım, dirildiğine çok sevindim. Şimdi çamaşır asıyom, sonra konuşuruz.” Thea gibi kana susadığı için psikopata bağlayıp herkesi öldürmesi de çok kolaya kaçan bir muamele. Aynı muameleyi hem Roy’a hem Thea’ya yapmışlardı. Belli ki karakterin gelişimi umurlarında değil. Hemen bölüm sonunda yol verdiler nitekim. E daha yeni geldin? “Zaten Legends of Tomorrow için gelmiştim canım ben. O da daha başlamamış. Başlayınca gene gelirim. Öpüyorum.” Birkaç bölüm kaybolduktan sonra Aralık’ta yayınlanacak ve Legends of Tomorrow’u başlatacak Arrow/The Flash crossover’ında karşımıza çıkacak. Niye gitti niye dönüyor, bunlara kafa yormayı bıraktım artık. Şu dizi başlasa da işler rayına otursa artık. Vallahi içim şişti.

Küçük Notlar

  • Damien Darhk’ın sonda açtığı kutu nedir aklıma bir şey gelmedi. O yüzden interneti biraz karıştırdım, ne teoriler üretmiş millet diye. New Gods’ın kullandığı bir çeşit bilgisayar olan ve çeşitli güçlere sahip Mother Box olabileceği söylenmiş. Akla yatkın bir teori. Ama daha önceki yazılarda da bahsetmiştim. New Gods konusuna gerçekten girecekler mi? En kötü hiç New Gods’tı, Darkseid’ti bulaşmadan bu kutunun güçlerini kullanıp Dünya’yı kaosa falan sürükler gibi geliyor. Gerçi yeni bir kötü de gelecek dendi, o yüzden her şeyi bekleyebilirim şu an.
  • Felicity’nin Diggle’a verdiği kod adı Spartan, çizgi romanlara bir referans mı emin değilim ama böyle bir karakter var. WildC.A.T.s. ekibinin lideri bu abimiz. Bence nefis dizi olurdu WildC.A.T.s.‘ten ama neyse o konuya girmiyorum şimdi. Spartan‘ın bir  android olduğunu düşünürsek Diggle ile hiçbir alakası yok ama yine de ilginç bir isim seçimi.
Author

Bir reklam ajansında esnek saat olarak çalışıyor. Geekyapar yazarı. Hobi olarak spoiler vermeyi seviyor. Dreamer değil. Vizyonsuz. Şu hayatta hep Hufflepuff'liğindan kaybetti.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.