Oyunlarda zorluk sevdiğimi Geekyapar takipçilerinin çoğu biliyor. Bu zorluk anlamlı olduğu ve oyuncuyu gerçekten ödüllendirdiği sürece tabii. Yani oyun olsun diye denklem çözecek halim yok ama oyunun içinde çözülmesi gereken denklemin sonucu anlamlı bir içerikle karşılaşacaksam, bu benim için bambaşka bir mesele olur, matematik bilmeyen kafamla, yine de elimden geleni yaparım.
Fakat burada yaşamla ilgili alegori falan yapmak istemiyorum. Evet hayat zor, evet hayat baya Dark Souls gibi ama Dark Souls gibi olmak ile Dwarf Fortress arasında dağlar kadar fark var. Peki ben niye Dwarf Fortress diyorum? Türkiye’de kaç kişi Dwarf Fortress oynuyor? Niye Dwarf Fortress’dan bahsediyorum?
Çünkü yepyeni bir Dwarf Fortress güncellemesi geldi ve ben ile oynadığını bildiğim 3 kişi bu konuda heyecanlıyız, bu heyecanım hazır tavandayken uzun zamandır yazmak istediğim “Dorf Fotrıs” yazısını da yazayım dedim.
2006 Yılında alfası çıkan ve hala alfadan çıkamayan Dwarf Fortress, Tarn ve Zach Adams kardeşler tarafından yaratılan, beleşe oynayabileceğiniz bir simülasyon oyunu. Gerçek adı Slaves to Armok: God of Blood Chapter II: Dwarf Fortress. Şimdi Chapter I var mı diye soracaksınız, hayır yok. Oyunun adı niye böyle diye soracak olursanız ise benim size verebilecek bir yanıtım yok, öyle işte.
Dwarf Fortress ASCII grafikli bir oyun. Yani oyunun tamamı şöyle görünüyor;
Şimdi siz “neden” diye soracaksınız yine. Bende diyeceğim ki “çünkü dünya üzerindeki en detaylı oyunlardan biri bu”. Ama siz Dwarf Fortress’a göz attığınız vakit, pek çok şeyi fark etmeyeceksiniz. Bende bu fark etmeyeceğiniz şeyleri bir listelemek, bunlarla ilgili gözünüzü açık tutmanıza sebebiyet vermek için aşağıdakileri yazmak istedim.
Yani eğer şans verirseniz Dwarf Fortress sevgiliyi terk edip aileyle köprüleri yakma sebebidir, bu sebeple bu yazıyı okuduktan sonra başlayacaksanız, şunları bilin;
1. Başı Sonu Belli Yaşayan Bir Dünyanın İçine Giriyorsunuz
Oynadığınız dünyanın büyük ihtimalle sizin hiç görmeyeceğiniz çok geniş bir tarihi var ve bu tarih siz oyuna başlamadan hemen önce yaratılıyor. Her detayıyla, her geçen günüyle yaşanıyor, bitiyor ve yeniden başlıyor. Sizin oyuna başladıktan sonraki günler ise çevrenizde olan biten çoğu şeyi fark etmiyorsunuz ama o an itibariyle yaşayan bir dünyaya girmiş oluyorsunuz.
2. Yok Olan Krallıklar, Küllerinden Doğan Medeniyetler Var
Bu süreçte pek çok medeniyet, pek çok krallık ve imparatorluk yaratılıyor ve yok oluyor. İşte bütün bunlar kendi aralarında yaşanmış bir kültür yaratıyor. Bu kültürün kalıntılarına da oyun boyunca rastlayabiliyorsunuz.
3. Cücesiniz, Cücelersiniz
Oyunda bir cüce olarak kendi cüce medeniyetinizi kurup onu hayatta tutmaya çalışıyorsunuz. Emrinizde çalışan her cücenin kendi karakteri, sevip sevmedikleri şeyler var. Buna göre kendi içinizde pek çok sıkıntı yaşıyorsunuz ve bunu idare edeyim derken genel olarak bir kaç oyun yılı sonra kurduğunuz her şey yok oluyor.
4. Ne Kadar İyi Sim City veya Age of Oynadığınızın Önemi Yok
Oyunun çok ciddi bir mikro-makro yönü var. Bunları yeni oyun açıp kaybedip sonra tekrar açıp tekrar kaybedip öğrenebiliyorsunuz. Bu sebeple kaybetmeye alışın ve kafanıza takmayın. Yine de, “ben strateji biliyorum” deyip işin içine girerseniz sizi çok sıkıntılı şeyler bekliyor. Kendinize vakit tanıyın, yanlış yapma yüzdesi verin.
5. Burası Dwarf Fortress Beyler Burada Yalan Yok
Oyundaki her şey başka birisinin elinden çıkma. Mesela bir dükkana girdiğinizde dükkan sahibi sattığı kılıçların çok uzak bir Elf şehrinden geldiğini söylüyorsa bu doğru. Siz oyuna başlamadan önce ya birileri oraya getirmiş ya da tüccar gidip kendi almış.