Pokemon serisinin gönlümde özel bir yeri var. Çok derin, katmerli bir yerde duruyor oyunlar. İlk olarak bir emülatörde Yellow’u oynadığımdan beri, takriben gelen tüm Pokemon oyunlarına bir şekilde sahip oldum ve hunharca saatlerimi, günlerimi gömdüm içlerine. Sorun, bugün hâlâ uzun süre takıldığım o Pokémon ustasını en sonunda geçtiğim anı, Luxray’imin lakabını, Groudon’ı ilk görüşümü size ilk aşkımdan bahseder gibi anlatırım.
O yüzden, şu duyuru resmen gönlümün bam tellerini paramparça ederek geçti. Gelin, sizi Pokémon Go ile tanıştırayım. Kendisi, bir alternatif gerçeklik oyunu. Pokémonları içeriyor. Bakın, bundan ötesini söylemeyip dağılsam dahi bence yeterli, ama gelin biraz daha detaya inelim isterseniz. Pokémon Go sayesinde akıllı telefonlarınız yanınızda giderken, gerçek dünyada Pokémon bulabilecek, yakalayabilecek, geliştirebilecek ve çarpıştırabileceksiniz.
Bütün gün telefonun başında gezmeyin diye, Nintendo tatlış bir aparat yapmış. Sokakta yürürken karşınıza bir Pokémon gelince bu aparat uyarı verecek. Çıkaracaksınız telefonu, açacaksınız Pokémon Go’yu, ondan sonra baya Cihangir merdivenlerinde karşınıza çıkan Rattata ile kapışmaya başlayacaksınız.
Bunun arkasında bir ara Google’ın bir parçası olan, fakat Alphabet yapılanmasıyla birlikte kopan Niantic var. Kendileri Android’in çok tutan mobil AR oyunu Ingress’in yapımcılarıydılar. Şimdi de kendilerine Nintendo ve Pokémon Company tarafından yatırım yapılıyor, böylelikle Nintendo da uzun süredir tövbe ettiği mobil pazara böylece girmiş oluyor. Oyun iOS ve Android için 2016 senesinde piyasaya sürülecek. Çok bekletmez inşallah!