2006 yılında, geniş bant internet yavaş yavaş Türkiye’de yayılmaya başlar ve hayatımıza internetten yabancı dizi izlemek kavramı inceden demirbaş olarak girerken, Heroes diye bir dizi çıkmıştı. O zamanlar süper kahramanlar, şimdi olduğu kadar dominant bir trend değillerdi. Raimi’nin Spider-Man filmleri vardı, Nolan Batman Begins‘i çekmişti; ama onun dışında, henüz sinemada dahi sağlam bir süper kahraman işi görmek nadir bir olaydı. Bu yüzden Heroes’un bunu TV’de yapıyor olması, muhteşem gelmişti hepimize.
Paralel zamanlarda, Türkiye’nin dizi sektörü de başka bir atılım içerisindeydi. Türkiye sinemasının yeni bin yıl ile birlikte Vizontele ve GORA gibi filmlerin yüksek gişesi yardımıyla yaşadığı rönesans, meşalesini yavaş yavaş TV’ye bırakıyordu. Üstelik bu sadece memleket sınırlarımız dahilinde de gerçekleşmiyordu. Kanal D’de yayınlanan Gümüş, Arap ülkelerinde büyük bir popülarite elde edip başrollerü Songül Öden ve Kıvanç Tatlıtuğ‘u uluslararası yıldızlar yapıyor, Balkan pazarına da yine aynı kanalın Binbir Gece gibi işleriyle inceden giriş yapıyorduk.
Şimdi geldiğimiz noktada, süper kahraman dünyanın en büyük markası. İşin sinema tarafında Marvel‘ın başını çektiği atılım, yanında Fox’un X-Men filmleri ve DC’nin yeni filizlenen Expanded Universe‘ini de alıp, vakti zamanında Marvel iflastayken bir iki karakterini kapatmamış her stüdyoyu hâline ağlar hâle getirdi. DC’nin Arrowverse‘i çok başarılı olunca, peşi sıra gelen dizilerle de TV dünyasına da mühür koydu süper kahramanlar. Marvel Netflix’i kapattı, o tarafı coşturdu; The CW’da da haftanın her günü bir süper kahraman dizisi yayınlanır hâle geldi.
Türkiye ise dizi sektörünün küresel lideri. Amerika’nın ardından, memleket olarak dizi ihracatında dünyada ikinci sıradayız. Dizilerimizi yurt dışına bölüm başına yüz bin doları aşan rakamlara satabiliyoruz. Toplam ihracat hacmimizin bu sektörde yüzlerce milyon dolar olduğ söyleniyor. Ve üstelik, piyasa inanılmaz rekabetçi olduğu için yapımcılar bu paraları cukkalayıp keyiflerine de bakamıyorlar. Muhteşem Yüzyıl’dan beri, prodüksiyon değeri konusunda da hiç yabana atılmayacak atılımlar yapılıyor.
O hâlde soruyorum size, süper kahraman dizisi bir sonraki akil adım değil mi? Çok içten bir şekilde yanıtlayın, şu söz ettiğim rakamlarla bir Arrow çekemeyeceğimizi düşünen var mı? Elbette Arrow’un çok Amerikan tatlara sahip olduğunu biliyorum: Bir kahraman sorumluluğuyla boğuşuyor, çöplüğünü koruyor, kostüm giyip gece vardiyalara çıkıyor… Ama neden yerelleştirmeyelim? Neden bizim dizilerimizin tutmasına vesilen olan ögeleri, süper kahraman dünyasının noktalarıyla birleştirmeyelim?
Daha önce GORA’nın Türkiye’den çıkmış en gerçek bilim kurgu filmi olduğunu anlatırken, ona böyle dememizin sebebinin, Türkiye anlatısının yerel ve eşsiz özelliklerini bilim kurguya yedirmiş olması olduğunu söylemiştik. Bu biraz şişkin bir cümle, şöyle inceltelim: GORA komik bir filmdi. Türkiye insanları komik insanlardır. Espri anlamına gelen sekiz kelimemiz vardır, birbirimizi güldürmeyi severiz. Nasıl bir Hindistan bilim kurgu filminin ortasında dans edilecek, Rusya bilim kurgu filminin büyük bölümü içebakışlara ayrılacaksa; bizimki de komediye ayrılacaktır. Tabiidir.
E bunu diziye uyarlamak da çok zor değil. Bir grup üniversite öğrencisini konu edersin örneğin. Onların arasından zaten ortalama Türkiye izleyicisine hitap edecek aşk da çıkar, mizah da çıkar. E tüm bunların etrafına bir süper kahraman işi örmek, işin ehli insanlar projede olurlarsa hiç de zor değil. Ne kadar fazla süper kahraman işinin eğitim ortamlarında geçtiğini biliyoruz zaten. Doğru düşünülürse, doğru işlenirse, neden daha önce yapılmış birkaç girişimin aksine, halihazırda dizilerimizin girdiği uluslararası pazarlarda bu konunun da lideri olmayalım? Bu sadece bizimle alakalı değil zira, Arap ve Balkan coğrafyalarında var mı bunun örneği? Ee, o coğrafyalarda MCU izlemiyorlar mı sanıyorsunuz?
Birleşik Arap Emirlikleri’nde 5 milyon dolar gişe yaptı Civil War. Balkan ülkelerinde bir milyonu aşkın bilet kesildi. Peki ülkemizde? Batman v. Superman 1.5 milyon seyirciye ulaştı. Avengers 1.3 milyon. Civil War ve Deadpool 1.1 milyon. Ha bir de, siz varsınız işte. Çok dillendirilmeyen, ama kaliteli bir iş oldu mu arkasında durarak ağırlığını hissettiren; o kaliteli işi hayatta tutan, kalifiye kitle. Behzat Ç, Leyla ile Mecnun, 46, Kardeş Payı gibi işler sizin işten anlar gözünüz ve iyi işi tutkuyla sağına soluna anlatan çeneniz sayesinde ömürlerini sürdürdüler. Geek’lere bel bağladılar yani, çünkü geek’ler bir şeyi sevdi mi, gevezeliğini etmeden duramazlar, onu biliyorlardı.
O yüzden, neden olmasın? Dahası da, nasıl olmaz? Bana her şey çok yerli yerindeymiş de, fitili ateşleyecek bir kibrite bakıyormuşuz gibi geliyor. Bence bu yazıyı alalım, tepesine bir yerine #NedenOlmasın diye not düşelim. Salalım Facebook’lara, Twitter’lara. Gören olur, ses eden çıkar. Sonra biz geek kitle de memleketin yükselen prodüksiyon değerlerinden faydalanmış oluruz, o değerlerden en sonunda bize yönelik bir şeyler de çıkar. Fena mı olur?