Özellikle rol yapma oyunu meraklılarının büyük bir özlem ve daha da büyük bir merakla beklediği Baldur’s Gate 3 sonunda sevdikleriyle buluştu.
Divinity: Original Sin gibi yapımların da altından kalkan mütevazı ve sempatik Larian Studios tarafından geliştirilen Baldur’s Gate 3 en sonunda PC için de olsa bizlerle buluştu. Efsanevi serinin çoktandır talep edilen üçüncü oyunu ve ondan önce çıkan Pillars of Eternity serisi ile birlikte bir dönem sektörde devrim yapan cRPG türü RTX, yapay zeka teknolojileri ve sürekli yüzde yüzleme takıntımızın güdümlediği açık dünya oyunları ile dolu olan bu modern çağda da mirasına layık bir şekilde dirildi. Gelin sizlerle birlikte geçmişte gömüldükleri mezarlardan muhteşem naralar atarak çıkıp bu dünyada kendilerine kalıcı yerler bulan rol yapma oyunlarına bir bakalım.
Baldur’s Gate 1 ve 2
Ben daha iki yaşındayken yirmi beş yıllık hantal ve kısıtlı teknolojik imkanların yarattığı sancılarla çıkan Baldur’s Gate öyle bir oyun ki, baskın bir şekilde pazara hakim olan macera, aksiyon rol yapma oyunları arasında bile kendisini yepyeni nesillere oynatıp sevdirebiliyordu. Bir iki klavye tuşunun yanında bolca arayüz düğmelerine tıklayarak oynayabildiğimiz Baldur’s Gate insanı bir noktadan sonra bir oyun oynadığına değil, bir şaheser okuduğuna inandırdı.
Bıyık var mı yok mu veya karakterin bıçak mı kullanacak yoksa silah mı sıkacak gibi daracık seçimler sunduğu modern oyunların aksine, hayal ettiğiniz bir kahramanla istediğiniz bir maceraya çıkabildiğiniz Baldur’s Gate sadece üzerine gelen övgülerin altından rahat rahat kalkmakla kalmıyor, kesinlikle daha fazlasını hak ediyor. Eğer daha üçüncü oyunu oynamamışsanız, yeni bir RPG arıyorsanız veya bir dünyanın, bir eserin içinde kaybolmayı arzuluyorsanız Baldur’s Gate’i size en ufak bir kaygı duymadan öneririm.
Onun devamı olarak çıkan Baldur’s Gate 2 ise ilk oyunun bıraktığı mirası bütün kalitesiyle devralan bambaşka bir yapım. Amn adlı bir ülkenin topraklarında geçen ve insana alışık olduğu macera anlayışından apayrı bir deneyim sunan ikinci oyun, aynı zamanda beklenmedik noktalarda araya yerleştirdiği kurgu unsurlarıyla da size iyi bir anlatı sunmak için hiçbir şeyden kaçınmadığını, cesaret etmeyeceği hiçbir şey olmadığını gösterecek. İlk oyun için ne övgülerim varsa ikinci oyun için de aynen geçerlidir efendim, oynayınız.
Wasteland
Fallout’un ruhani devamı olduğu Wasteland, oyun dünyasına mahşer kavramını kazıyan inanılmaz bir yapım. Korucuların, haydutların, mutantların, çorak toprakların arasında yine istediğiniz gibi bir karakter yaratıp bu karanlık kurgu dünyada dilediğiniz gibi bir hayat yaşayabileceksiniz. Tabii bu özelliğin eski RPG oyunları ve onları takip eden bütün diğer yapımların ortak bir niteliği olduğunu unutmamak gerek. Wasteland oyunu da sanki bir gelenek olan üçüncü bir sürümle yeniden canlandı ve müthiş bir performans gösterdi. Wasteland 3, 27 Ağustos 2020 tarihinde piyasaya çıktı ve eski rol yapma oyunlarının ne kadar iyi olduğunu insanlara baştan hatırlattı.
Fallout
Böyle bir yazıda bu dostunuzun Fallout’tan bahsetmemesi mümkün olabilir miydi sizce? Üçüncü çıkışıyla birlikte kendisini sonraki çağa taşıyan oyun serilerinden bir diğeri de Fallout. 1997’de çıkan birinci oyunu ve 1998’de çıkan ikinci oyunuyla birlikte Wasteland’den esinlendiği mahşeri bambaşka renklere boyayan ve apayrı bir dille kendi özgün mizah anlayışını konuşturan Fallout, 2008’deki üçüncü oyunuyla benimki de dahil çok daha fazla insanın kalbine girmeyi başardı.
Zaten ondan sonra gelip tarihin en iyi rol yapma oyunlarından birisi olan Fallout: New Vegas ve benimsediği mekanikler, oturttuğu sistematik canlı dünyasıyla kıyamet sonrası bir Skyrim olan Fallout 4 de oyuncuların, bu ismi bir daha (Fallout 76 yok, o bizlerin hayal ürünü) unutamamasını sağladı. Fallout 5 her ne kadar ben artık kırklarıma dayandığımda çıkacak olsa da kendisini yine dört gözle bekleyeceğiz. O zamana kadar da artık Starfield oynarız, ne yapalım.
Pillars of Eternity
Pillars of Eternity serisi aslında cRPG zamanlarından kalan bir seri değil ama onu geliştiren Obsidian Entertainment aslında o dönemde çıkan Knights of the Old Republic, Neverwinter Nights ve Fallout gibi markalarda çalışmış deneyimli ekibin kurduğu bir şirket.
Üzerinde çalışmış oldukları işlerin telif hakları kendilerine ait olmayınca ekip bu sefer tamamen onlara ait bir evrende geçen yepyeni bir seri yapmaya koyuldu ve hayranların da destek verdiği Project Eternity adıyla başlattığı çalışmayı 26 Mart 2015’te Pillars of Eternity olarak piyasaya sürdü. Ardından gelen Pillars of Eternity 2 ile birlikte bu evren de RPG dünyasının içinde kendisine yeni bir yer buldu. Obsidian’ın konu rol yapma oyunları olunca asla durmayacağı su götürmez bir gerçek.
Değerli dostlarım aslında cRPG türü hakkında ve bu türü donatan oyunlar hakkında konuşmak istediğim o kadar çok şey var ki! Yine bu maddelerin arasına koyabileceğimiz ama kendisine ait bambaşka bir dosyayı hak eden Disco Elysium, hikayesi ve anlattığı konusu itibariyle üzerinde uzun bir yazı boyunca durmamız gereken Planescape: Torment ve belki de daha oynamadığım ama oynayacağım zaman iç dünyama inanılmaz zenginlikler katacak diğer pek çok oyun… Kısacası rol yapma oyunları muhteşem şeyler ve illaki bu konuyu konuşmaya devam edeceğiz.
Peki siz neler düşünüyorsunuz? Geri gelmesini arzu ettiğiniz veya dört gözle beklediğiniz hangi oyunlar var?