Yolculuklar güzeldir! Tek başına olursa, kendinizle baş başa kalırsınız; daimi olarak bir ileriye gitme hissiyatı yerleşir insanın içine. Bir keşif duygusu doldurur gözeneklerinizi, kendinizi Kristof Kolomb gibi hissedersiniz. Yok, yanınızda sevdiğiniz insanlar varsa işte o zaman da sadece siz ve bir avuç güzel insan çok özel anılar paylaşırsınız. Çok güzel hikayeler çıkar, çok neşeli anlar doğar. Ve bunların hepsi için güzel müziklerin olması gerekmektedir.
Bizce, bir şarkıyı yol şarkısı olarak kabul etmenin üç şartı var. Öncelikle, şarkı karamsar olmayacak. Yol dediğinin en büyük anlamı, hayatta ileriye doğru gitmenin, bir şeyleri arkada bırakmanın, öne umutlu bakmanın sembolü olması. Ağlamalık şarkıların, size uzun uzun bir şeyler düşündürten parçaların yerleri var; ama o yer “yol” değil. Yol şarkısı dediğin neşeli olacak, size önünüzdeki yola –ve metaforik olarak- geleceğe ümitle baktırtacak!
İkinci şart, şarkının belirli derecede popüler olması gerekiyor. Tamam, bu kuralımızı yer yer deldik, ama genel olarak bilindik şarkıları seçmeye özen gösterdik; zira yol şarkılarının en önemli özelliklerinden biri, cümleten söylenebilmeleridir. Bilhassa arabanın içerisinde bağıra bağıra, paylaşarak söylenecek şarkıları seçelim dedik.
Üçüncü şart ise çok basit. Bu şarkıları dinlerken, ister işte, ister metrobüste, ister okulda, isterseniz de bilgisayarınızın başında olun; gözünüzü kapattığınızda aklınıza belirli bir resmi getirmesi gerekiyor. O resimde bir araba var, bir yol var, yolun kenarları açık. Arabanın rengi mühim değil, sadece son hız gidiyor olması mühim. Eller kollar çıkmış arabanın içinden, bir keyif var ortada; belli. Yolun sonunda da batmakta olan bir güneş varsa, tamamdır. Bu üç şartı birleştiren şarkılar yol şarkılarıdır, bizim de listemizin meramı onlarladır.
Buyurun!