Bence sanat içinde bir parça inovasyon barındırmadığında ölen bir şey. Belki çok büyük bir beylik cümlesi sarf ediyorum, ama bana sanatın her dalı için bu geçerliymiş gibi geliyor. Her sanat dalının ilerlemesi gerekiyor, bir noktada algılarımızı ve daha önceden gördüklerimizi karşısına alıp tokatlaması gerekiyor. Bu yüzden kim yeni bir şeyler denerse denesin, sonuçları nasıl olursa olsun, bir parça takdir ediyorum içimden.
Ama şu an öyle bir örneğe bakmıyoruz. Elimizdeki film, Hardcore, önümüzdeki haftasonu Toronto International Film Festival’da galasını yapacak bir film. Arkasında ilginç isimler var. Wanted ve Night Watch ile sükse yapan Timur Bekmambetov filmin yapımcısı örneğin. Kamera önünde de District 9 izleyicilerinin hatırlayacağı Sharlto Copley var. Ama mesele kamera önü değil. Mesele kameranın açısı.
Tüm film, yönetmen Ilya Naishuller’in önceki iki kısa metraj filmi Insane Office Escape ve Insane Office Escape 2 gibi birinci kişi kamerasından çekilmiş. Ana karakterimiz biyonik bir insan, hesapta görüntüler de, Blair Witch Project tadında kendisinin göz kamerasından alınan kayıtlardan oluşturulmşlar. Ana karakterimizin bir ismi dahi yok. Oyuncu listesinde adı “Siz” diye geçiyor ve basın bültenlerinde “Siz uyandınız” diye cümleler kuruluyor. Fragman da tüm bunları toparlayıp, “Bu neslin belirleyici filmi” gibi bir kulba sokmayı görev biliyor kendisine.
Yalnız şöyle bir sorun var ki; birinci kişi kamerasından çekilen ilk iş bu değil. Daha önce pek çok kısa film, reklam ve bilumum zımbırıt çekildi bu açıdan. Bugüne kadar kimsenin uzun metraj denememiş olması da vizyon yokluğundan gerçekleşemdi. Kimse bu işe kalkışmadı, çünkü, sevgili Naishuller, hoş bir görüntü yok ortada. Millet övgüleri dizmiş, ama fragman gerçekten bana kırk yıl önce Tatilya’da faaliyet gösteren Sinerama filmlerinden başka bir şey hatırlatmadı. Bilmiyorum, isterseniz bir de siz göz atın, söyleyin. Ben mi yanlış düşünüyorum? Ne diyorsunuz? Yorumlar sizin!