Deadpool #45 (Marvel)
Eh… Yani Deadpool’un ilk başta bir sarsıntı yaşatan ölümü, Secret Wars’ın detaylarının duyurulmasıyla birlikte biraz ıskartaya çıkmıştı zaten. Yazarlar da bu meselelyle ilgili baya güzel dalgalarını geçtiler. O yüzden bu sayıdan öyle dokunaklı bir final hissiyatı beklemeyin. Ama seksen iki sayfası, sekiz farklı hikayesiyle karşınzıda bir Deadpool anıtı bulacaksınız. Deadpool’u bu dakikaya kadar takip ediyorsanız, sizi tatmin edebilir. Ama etmiyorsanız, maalesef söylemek gerek; Deadpool kimdir diye merak edene önerebileceğimiz netlikte bir sayı olmamış.
Imperium #3 (Valiant)
Valiant’ın Imperium serisi benim ilgimi tepe noktada çekmeye devam ediyor. Garip bir estetiği, ondan daha da garip bir mantığı var bu serinin. Harada çok karizmatik ve gerçekten de manyetik bir karakter. Onun yanına da eşit derecede ilgi çekici destek kadrosu kurmayı başarmış yazarlar. Bu sayıda da Mech Major, ya da diğer adıyla Sunlight on the Snow’a odaklanmışlar. Normalde bir yapay zekaya felsefe yaptırtmak yazarların çok başaramadığı bir şeydir; ama bir şekilde Mech Major sizin aklınızda kalacak tonla fikir belirtmeyi becermiş bu sayıda. Önerirken, gönlüm çok rahat o yüzden.
Jupiter’s Circle #1 (Image)
Mark Millar’ın muhtemelen yarın filme alınacak yeni serisi Jupiter’s Circle’ın Watchmen’e borçlu olduğu çok şey var. Bunu alelade söylemiyorum. Jupiter’s Circle’ın sahip olduğu gerçek dünyanın gerçek karanlığı üzerine bindirilmiş süper kahraman mantık sistemi Watchmen’in ara Nite Owl I hikayelerinden çok şey ödünç alıyor. Bu kötü bir şey değil. Mark Millar’ın zeki kalemi ortaya gerçekten de ilgi çekici bir iş çıkartmayı başarıyor. Eğer Jupiter’s Legacy’yi okumadıysanız bile önemli değil; Circle kendi ayakları üzerinde de durmayı başarıyor.
Saga #27 (Image)
Ne denebilir ki? Saga şu an hâlâ devam eden en etkileyici, en çarpıcı, en zeki, vurucu ve anlamlı çizgi roman serisi olmayı sürdürüyor. Yetişkinlikten sadece “beyler çok seks ve kan gösteriyoruz” cümlesini anlamadığı o kadar belli ki Brian K. Vaughan’ın… E “dünyada kalan son erkek” hikayesi yazıp bunu bir ergen porno fantezisine dönüştürmemeyi beceren adamdan da daha azını bekleyemeyiz. Saga’ya zaten çuvalla, bavulla ödül ve övgü fırlatıldı; ama bir tanesini de bu sayı için ben yazayım. Muhteşemsin Saga, muhteşem de devam ediyorsun!
Savior #1 (Image)
Kapağınızda Todd McFarlane’in ismini koymak hafife alınabilecek bir şey değil. Kolay bir şey değil en basitinden. Çıtanızı otomatikman daha yükseğe koyuyorsunuz. McFarlane’in yazarlığını yaptığı Savior’ın ilk sayısını ben böyle okudum en azından, “demek yazarı ve editörü McFarlane’miş, bakalım…”. E baktım. McFarlane’in kalemine diyecek bir şey yok, Aaron Sorkin görse ortadaki “konfirmasyon eğilimi” tiradıyla gurur duyardı. Fakat Savior’ı diğer her çizgi romandan ayıran şey, Clayton Crain’in muhteşem çizim tarzı. Bir içim su desem, muhteşem desem, ölüp bittim desem az kalır; haksızlık olur. Çok ümitlendirici bir başlangıç yaptı Savior. Devamı da gelir umarız!
2 Comments
Convergence’e özel bir yazı bekliyordum bu hafta için. 🙂
Bu yayınların ve yazı dizisinin devamında gelecek onlarcasının takibini nasıl yapacağız? Türkiye’de çeviri çizgi roman pazarı zaten güçlü değil, orjinal ithal gelenler ise samanlıkta çuvaldız denecek kadar çeşit fakiri.
Var mıdır bunun da bir tüyosu ey Geekyapar?