4. Belirli bir okuma alışkanlığı olan arkadaşlarınızı çizgi romanla tanıştırın!

Tek çeşit çizgi roman okursanız (süper kahraman türü, italyan/western türü, manga vs..) bunu uygulamanız biraz zor. Ancak birden çok türü okuyor ya da bilgi sahibi olacak kadar ne içerdiğinin farkındaysanız, hele biraz da yabancı diliniz varsa herkese hitap edecek bir çizgi roman bulunduğunu zaten çoktan fark etmişsinizdir.

Romantizmi seven kız arkadaş ya da eşiniz için, Kurtuluş Savaşı’na ilgi duyan babanız/aile büyüğünüz için, polisiye filmlerin hayranı olan arkadaşınız için, karakter analizleri ya da başarı öyküleri barındıran hikayeleri seven komşunuz için illa ki bir şeyler bulacaksınız. Hele bir de üstteki maddelerden en azından birini uygulayabiliyorsanız, en yeni çizgi roman severlere merhaba diyebilirsiniz.

Cern`de çalışan bilim adamının sizinle ne işi olur pis cahiller!

5. Dükkandan alışınızı da, metroda okuyuşunuzu da sahiplenin!

İmaj, imaj, imaj… Duruş, duruş, duruş… Bu durum yakın çevreniz ile değil de sokaktaki adam için geçerli ancak bir şekilde siz o sokaktaki adamın ne düşündüğünü de önemsiyorsanız yukarıdakilerin hepsinin toplamı yine geçerli olabilir.

Eğer çizgi roman satılan yerde, etrafa çekinerek bakar ve “şundan bir tane versene” derseniz, satıcı çekingenliğinizi anlayıp gülümseyebilir. Ancak iş bilir bir şekilde yaklaşıp “Ya bu XXX firması da X-men`leri yayınlamayı 6. ciltte bırakmıştı. Devamı gelmeyecek mi? Zaten yurtdışında aynısı 5 dolara satılıyor…” diye sorarsanız, o çekindiğiniz satıcı belki de sizin, kendisine göre olaya daha hakim biri olduğunuzu fark edip farklı davranmaya başlayacaktır. Tabi satıcı da çizgi roman seviyorsa, aranızda farklı seviyede bir muhabbet gelişmeye başlayabilir de…

Benzer bir şekilde metronun, otobüsün en kuytu köşesinde çaktırmadan çizgi roman okumaya çalışıyorsanız, insanlar porno dergiye baktığınızı sanıp size kaçamak bakışlar atabilir. Ne olduğunu görseler dahi, bir şeyleri saklamaya çalışıyor gibi olursanız, çevrede daha çok merak uyandıracağınız kesindir. Bir de en kuytu köşede, kapüşon kafanıza çekili olarak bu aktiviteyi gerçekleştiriyorsanız, asosyal ineklerden olduğunuzun düşünülmesi oldukça yerinde olacaktır.

Bunun yerine gayet rahat bir şekilde kitabınızı okur, size merakla bakanlara da “siz de okur musunuz, ilgileniyor musunuz?” derseniz hiç bir şey kaybetmezsiniz.

Bu da bir seçenek, saçlarınızı bu renk yaparsanız kimse elinizdeki kitaba bakmaz…

Özetle…

Konuları toparlarsak, bu ülkede benzer şartlarda olup da bu eleştiriyi duymayan insanlar olduğunu da bilmenizde fayda var. Eğer ki bu tipo eleştirileri çok sık duyuyorsanız, cevabı farklı yerlerde aramaya başlamalısınız.

Şimdi gidin, yüzünüze en iyi gülümsemenizi takının ve yeni bir çizgi roman satın alın. Hepinize iyi okumalar!

 

(E.N.: Bu yazı daha önce Çizgi Diyarı e-dergisinin 13. sayısında yayınlanmış, tarafımızdan tashihlenip yazarın izniyle siteye konulmuştur.)

 

1 2
Author

Bık bık bık bık, bık bık : Bık - bık bık bık? Bık - bık bık... Bık - BIK!!! Bık - Bık, bık, bık, bık bık...

2 Comments

  1. ”Bu yaşa gelmişsin…” ile giden cümle ve ”Yetişkin olun, olamıyorsanız da öyleymiş gibi davranın!” cümlesi çok çelişkili geldi, olay yetişkin olup diğer yetişkinler tarafından ön yargıyla bakılmak değil mi zaten.. Onun dışında ülkemizde bolca örneği olan insanlar var, güzel konu… Bir de önce bu ne çok çocuksu deyip de bir kere başlayınca elinden bırakamayanlar da çok var. Onlara hani kötüydü yprm demek de pek bir keyifli

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.