Tam olarak on beş gündür dikkat dağınıklığından şikâyet ediyorum. On beş gündür tam olarak ne yazdığım yazılara kafamı verebiliyorum, ne iş yapabiliyorum ne de…
Sonbahar olup ağaçlardan ilk yaprak düşünce hepimizi bir kasvet kaplıyor. Kimi seviyor bu kasvet havasını biliyorum. Ama ben oldum olası barışamadım açıkçası bu kasvetle.…
Bazen siz de böyle aşırı gereksiz şeylere takılıp kalıyor musunuz bilmiyorum ama bana bazen, içerisinde x bir şey geçen şarkıları dinlemek gibi karşı konulmaz…
Bir süredir Geekyapar’ı takip ediyorsanız ve sağda solda yazılarımdan birine denk geldiyseniz şu cümleyi mutlaka okumuşsunuzdur: Fantastik dünyaları çok seviyorum. Yalan yok hem de…
Müzik videoları şarkının tanıtımı için çok iyidir, muhtemelen yeni bir grup keşfettiğinizde ilk tıklayacağınız şarkı klibi olan şarkıdır. Bu da doğaldır herhalde, gözlerimiz diğer…
Gündelik hayatının büyük bir kısmını fantastik evrenlerde geçiren biri olarak fantastik evrenleri haddinden fazla sevdiğimi söylemeliyim. Bunun sonucunda ise artık fantastik dünyalar, karakterler, olaylar…
Üzülerek söylüyorum ki son zamanlarda dinlediğim albümler arasında “Vay be, neymiş bu?!” dediğim pek bir şey yok. Daha çok “Ah, iyiymiş, atayım bari oynatma…
Telefonunuzu cebinize attınız, kulaklığınızı taktınız. Metroya bindiniz, günlerdir dinlediğiniz ama bıkmadığınız şarkıyı bir kez daha açtınız. Sizce varacağınız durağa kadar aynı şarkıyı kaç kere…
Hepimizin bol bol sıkıldığı ve streslendiği şu dönemde kafamızı dağıtabilmek adına yapabileceğimiz en değerli aktivitelerden biri: müzik dinlemek! Gerek yeni tarzlar keşfetmek gerekse klasikleri…