5. The Wrestler (The Wrestler)

http://www.youtube.com/watch?v=YB-PU6VlWDg

Bir gitar melodisiyle filmin ana karakterini nasıl bu kadar başarıyla çizebilirsiniz? Elbet o melodinin çıktığı gitarı Slash’in eline tutuşturmanız bu konuda sizin avantajınıza olacaktır. Ama şu şarkı, aslında Randy ve kızı arasındaki ilişkinin tam bir portresidir. Sadece o da değil. Kaybetmiş gibi çalınan o notalar, aynı zamanda Randy’nin ringle olan bağının da sembolüdür. Kaybeden Randy’nin, kaybeden müziğidir çalan. Son maçına, her şeyi kaybedip çıkan bir güreşçiye, daha da iyi bir melodi bulamazsınız zaten. Mümkün değildir.

 

6. Welcome to Lunar Industries (Moon)

Eğer bugün Warcraft filmini büyük bir merakla bekliyorsak, bunun sebebi Moon’un muazzam bir iş olmasıdır. Moon eğer muazzam bir işse, bunda yarattığı o izolasyon havasının, sonda açık ettiği twist’ine kattığı şok değeridir. Eğer Moon harika bir izolasyon havası yarattıysa da bunun sebebi Duncan Jones’un yönetim seçimleridir. Fakat o izolasyon havası, bir yandan da yerini meraka bırakıyorsa film boyunca, bunun sebebi Clint Mansell’dir. Moon sadece tek bir oyuncunun ekranda gözüktüğü bir film olduğundan, Mansell’in melodileri ağır kullanılmışlardı. O kadar ki, neredeyse bir müzikaldi Moon. Başrolde Sam Rockwell kadar Mansell’in müzikleri de vardı.

 

7. A Swan Song For Nina (Black Swan)

Darren Aronofsky sırasıyla bağımlılığı, ölümü ve kaybetmeyi anlattıktan sonra, gözünü takıntı ve rekabete çevirince, kadim dostu Clint Mansell de soluğu yanında aldı. Mevzubahis eser sırtını çok büyük oranda Kuğu Gölü Balesine dayadığından, Mansell’de Çaykovski’nin notalarını kullandı. Bizce o koskocaman soundtrack’in içerisindeki en kıymetli parça da, en sondaki A Swan Song for Nina’dır. Çaykovski’nin meşhur melodisini alıp, arkaya Nina’nın paramparça olan akli dengesinden kalan cam seslerini yerleştirmek muhteşem bir etki yaratır çünkü. Bir yanda Çaykovski’nin balesi, diğer yanda da o balenin Nina’da kırdığı her şey yan yanadır sanki. İnsana şarkıyı ayakta alkışlatır.

 

8. Leaving Earth (Mass Effect 3)

Pardon, başlıkta film dedik, ama bunu koymadan da edemedik. Clint Mansell’in Mass Effect 3 soundtrack’ine kattığı iki parçadan biri olan Leaving Earth’ü şurada bir anmadan geçsek kendimizi berbat hissederdik. Mass Effect 3’ü oynayıp, şu melodiyi aklına kazımadan çıkan var mıdır? En azından, oynamamış olsanız bile, o muhteşem fragmanı izleyip kafanızda bir yere “ulan bu müzik ne?” not etmişsinizdir illa ki. Üçüncü oyunun başında Dünya’yı terk etmek garip hissettiriyordu insana. Görevden kaçıp, göreve gidiyormuşsunuz gibi. Öyle bir arada kalmışlık. Sanki bu şarkının bir yandan hüzün, bir yandan da korkunç tonlamalarla yarattığı arada kalmışlık gibi aynen…

 

9. In The Beginning, There Was Nothing (Noah)

Bir müzisyen, ne yapabilir, nasıl yapabilir de Tanrı’nın gökten indirdiği seli anlatabilir müziğinde? Sadece sel değil, yağmur, tufan değil anlattığı. Mansell’in şarkı boyunca kullandığı enstrümanlar yavaş yavaş gelen, korkuta korkuta gelen Tanrı’nın gazabını anlatır. Neredeyse ilahi bir huşu, sadece Tanrı’ya yöneltilebilinecek bir korku vardır indirip çıkardığı seslerinde. Noah’nın daha tozu kalkmadı, farkındayız. Ama bize 2014’ün en etkileyici film müziği olmayı hafiften garantiledi gibi geliyor. Sadece ve sadece, In The Beginning, There Was Nothing’in, son otuz saniyesi bile alır bu payeyi…

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.