Hikayedeki Anlamsız Boşluklar

Şimdi gelelim kitabın inanılmaz kurgusal boşluklarına. Bu konuda ciddi anlamda üzüldüm diyebilirim, çünkü Rowling’in Harry Potter serisini yazarken ortaya koyduğu büyüleyici kurgular ve hatta hala daha keşfedilmeye devam eden ayrıntılar, Cursed Child’da ne yazık ki yoktu. Tam anlamıyla boşluklar silsilesiydi kitap ve anlam veremeyeceğiniz kadar da çoktular.

21.-Harry-Potter-and-the-Cursed-Child-photo-credit-Manuel-Harlan

Mesela ilkiyle başlayalım: Delphi. Bu kız belki de en alakasız pozisyonda karşımıza çıkan bir karakter. Önce kendisini Cedric’in kuzeni ve  Amos Diggory’nin yeğeni olarak tanıtan Delphi’nin, kitabın sonlarına doğru Bellatrix Lestrange ve Lord Voldemort’un kızı olduğu ortaya çıkıyor. Bu bilgileri kendi ağzından öğrenmemiz bir yana, hikayedeki boşluklardan birine bu kızımız denk gelmiş tuhaftır ki. Hogwarts Savaşı’ndan önce Malfoy Malikanesi’nde doğduğunu söyleyen Delphi, zaman kavramında tam anlamıyla bir kargaşaya sebep oluyor.

Bizimkiler, bu savaş yaşanmadan önce zaten orada değiller miydi? Malfoyların evinde bir süre hapis kalmadılar mı? E Bellatrix hamile bile değildi? Göbek möbek sihirle yok mu ediliyordu, neydi yani? Bu konuda Rowling’in net bir açıklama yapmaması ve sadece bu bilgiyle yetinmemizi beklemesi oldukça üzücü. Zaten bütün hikaye boyunca zaman mefhumunun orasını burasını çekiştirmekten kafamızı allak bullak etti kendisi, bir de böyle boşluklar yaratınca düşüncelerinizde kaybolmamanız neredeyse mümkün bile değil.

Amma ve lakin Delphi, karakter özellikleri açısından sıkıntılı biri değil, insanları kandırıp kendi emelleri için kullanması tipik Voldemort-vari bir davranış. Annesi de Bellatrix Lestrange’miş yani, delidir ne yapsa yeridir dediğimizde yaptığı her şey o kadar da göze batmaz şahsen. Sorun aslında kızda değil, hikayenin onun üzerinden yarattığı boşluklardaki soru işaretlerinde…

Harry-Potter-and-the-Cursed-Child-Banner

Bir diğer kurgusal boşluğumuz ise kitabın sonlarında karşımıza çıkıyor. Hatta öyle ki, bu anlatacağım kısımdan iki farklı boşluğu da çıkarabiliriz, o nedenle iyi takip edin. Albus ve Scorpius’u kendi emelleri için kullanmak isteyen Delphi, çocukları zamanda geçmişe gitmeye zorlar ve yaşadıkları münakaşalar sonucu onlar geriye dönemesin diye time-turnerı bir güzel parçalar. Eğer Voldemort Harry’yi öldürmeye çalışmaz ve gücünün neredeyse tamamını kaybetmezse, gelecekte dünyaya hakim olacağını düşünen Delphi, bu amaçla bir plan yapar. Voldemort’un, Harry daha bir bebekken onu öldürmeye çalıştığı güne gitmek için geçmişte zaman geçirmeye başlar.

Bu sırada Scorpius ve Albus da yardım istemek için Harry’nin bebeklik battaniyesini kullanarak geleceğe mesaj yollarlar. Buraya kadar her şey normal gibi gözüküyor, sıkıntı yok. Fakat gel gelelim ki, olay buradan sonra patlak veriyor zaten. Bakanlığın ele geçirdiği ve tek olarak bilinen o time-turnerın, aslında bir prototip olduğu ortaya çıkıyor ve hatta Draco “Aslında bende bir tane vardı ya.” diyerekten son dakikada olayları kurtarma adına girişimde bulunuyor. Karakterlerden bahsederken Draco’da bir sıkıntı var demiştim ya, işte o tam da bu. Bütün kitap boyunca, zaman kavramına illallah ettiren bu iki velet yüzünden ne yapacaklarını şaşırdıkları sırada her şeyden haberi olan Draco, neden daha önceden böyle bir teklifte bulunmamıştı, ben çok merak ediyorum doğrusu. Açıkladıklarına göre bu prototip yine aynı işlevi görüyor fakat ne yapacaksanız beş dakika içinde halletmeniz gerekiyor. Yani beş dakikadan fazla geçmişte zaman geçirmemeniz gerekli gibi bir kuralı var anladığım kadarıyla. Tabii kimse beş dakikadan az durmadığı için o tarihlerde, sürekli bir değişim yaşanıyor, orası ayrı bir mesele.

15.-Harry-Potter-and-the-Cursed-Child-photo-credit-Manuel-Harlan

Draco böyle bir teklifi muhtemelen daha önceden yapsaydı, işler bu kadar zorlaşmadan çözülebilirdi diye düşünüyorum. Hani klasik “Neden Mordor’a kartallarla gitmediler?” geyiği vardır ya, bilir misiniz? Heh işte, böyle bir teklifi daha önceden yapsaydı, muhtemelen o geyiğe benzer bir şeyle sonuçlanırdı bu olay da ama böyle de gereksiz bir şekilde boşluk olması, açık ve net bir şekilde can sıkıyor. Ki, kartallar geyiğinin de nedeni uzun süredir açıklanıp, kitaplardan detaylarla kanıtlanmış bir şeydi; ama bu daha farklı bir konumda şu an için. En azından oraya bir neden, mazeret sıkıştırılabilirdi. O mazereti okuyucu kendisi çıkarması gerekiyorsa, o zaman zaten anlatma o olayı, biz hayal gücümüzle de ilerletiriz yani. Bu ilginç bir boşluktu, belki tiyatroda ya da Rowling’in anlatmak istediğinde böyle bir tuhaflık yok ama yine de kitapta okurken orası hakkında minik bir bilgilendirme fena gitmezdi.

1.-Harry-Potter-and-the-Cursed-Child-photo-credit-Manuel-Harlan

Şimdi aynı meselenin devamındaki boşluğa gelelim. Draco’nun daha önceden teklif etmemesini bir boşluk olarak bile saymayabiliriz aslında, birkaç olayla üzeri kapatılabilir bir durum zira. Fakat ondan sonra öyle bir şey oluyor ki, inanın benim kafam ciddi anlamda karıştı. Hani büyü güçlerinin nelere kadir olduğunun sınırını cidden anlayamadım. Albus ve Scorpius’u kurtarmak ve Delphi’nin de geçmişteki olaylara müdahelesini engellemek için bir araya gelip fikir yürüttükleri sırada, ebeveyn olmuş kadromuzun kullandıkları büyü hakkında aslında bu boşluğumuz.

Ortaya atılan “Voldemort kılığına girip Delphi’yi kandıralım, ağımıza çekip sonra onu yakalarız.” fikrini tartıştıkları sırada herkes gönüllü olmak için öne çıkarken, en uygun kişinin Harry olduğuna karar veriliyor. Zira kendisi çataldil bilen tek insan ve Voldemort’un da ‘kızıyla’ çataldil konuşma ihtimali bir hayli yüksek. Üstelik ekipten kimse, Voldemort’u Harry kadar görmüş ya da bünyesinde barındırmış da değil. Bu konuda çok mantıklı bir sebep sunarak kendini feda etmeye hazır Harry’yi nasıl Voldemort yapacakları konusu tam anlamıyla bir değişik. Normal şartlarda “çok özlü iksir” kullanarak bir başkasının görünüşüne bürünmeniz mümkün, tabii bunun için gerekli malzemeler, kılığına gireceğiniz kişiden bir örnek ve uzunca bir kaynama süresi lazım. Malzemeleri ve kaynama süresini falan da geçiyorum, ekibimizin ellerinde Voldemort’a ait hiçbir şey yok. Zaten bu iksir fikri de bu sayede suya düşerken, akıllarına gelen büyü ile dönüştürme işlemi o sırada ortaya atılıyor.

5212

Herkes asasını çıkarıp Harry üzerinde büyüyü uygulamaya başladıkları sırada, Harry’nin de yavaş yavaş Voldemort olmaya başladığını okuyoruz satırlarda. Fakat şöyle bir gerçek var ki, Voldemort’un kılığına bürünebilmek için, özellikle de geçmişte bulundukları o yılda, 1981’de, nasıl göründüğü konusunda en ufak bir fikirleri var mı acaba? O yılda Voldemort’u görmüş ve o sırada sağ olan tek kişi Harry idi, ki kendisi bir yaşında minicik bir bebekti. Görmüş olsa bile hatırlamasının ne kadar mümkün olacağı bir tartışma konusuyken, herkesin aynı anda uyguladığı büyü ile Harry’nin Voldemort’a nasıl dönüştüğü de merak konusu. Herkesin aynı görüntüyü düşünüp bir büyü uyguluyor olması gerekmez mi mantıken? Ya da ne bileyim, en azından onca yıl aradan sonra Voldemort’un hangi görüntüsüne istinaden bir tip düşündüler, bu konuda ne kadar hemfikirdiler?

Bütün bunları size bu şekilde yazıyorum, çünkü kitapta gerçekten bu tip soruları cevaplayan kısımlar yok. Sadece senaryo olarak yazıldığı için, kitap tam anlamıyla bir kitap değildi. Her şeyi kendi hayal gücünüzle kurmanız gerekirken, sadece sözlerle ilerletmeniz gereken bir hikayedeki bunca sorunun cevapsız kalması da kötü bir ayrıntı. Bu büyü güçlerinin sınırları, kapsamları konusunda ayrıntılı bir bilgi elimizde olmadığı için de, bu tip sorular illa havada asılı kalıyor ve inanın bana, bu canımı çok sıktı.

HP_9

Kurgusal boşluk olarak sayılır mı bilmem ama bir de Scorpius ve Albus zamanda ilk defa geriye gittiklerinde geçmişi değiştirip geleceğe döndükleri zaman olanlardan bahsetmek istiyorum. Delphi’nin yardımıyla elde ettikleri time-turnerı kullanıp zamanda geçmişe gidip Cedric’i ölümden kurtarmak adına olayların akışında birkaç değişikliğe neden oluyorlar. Daha sonrasında işlerini halledip tekrar günümüz dünyasına döndüklerinde ise bütün kurgunun değişmesi gerekirken, Delphi geçmişte time-turnerı aldıklarını ve olayları değiştirdiklerini hala biliyordu.

Bakın burası çok ilginç bir detay, çünkü zaman yolculuğu yapan kişiler dışında kimse, o anın aslında sahte bir an olduğunun farkında olmaz ve bu durumu ilginç kılan şey de bu: Delphi onlarla beraber geçmişe gitmemişti. Keza Harry de dahil herkes bu durumdaydı. Ron, Hermione ile evli bile değildi, Padma Patil ile evlilik yapmıştı ve hatta Albus “Hermione ile evliydin sen.” diye lafa girince, ciddi anlamda çocuğa “Harry, beynine bir baktır bunun, kafayı yemiş.” gibisinden bakış da atmıştı. Kısacası, kimsenin bu geleceğin değişmesinden haberi yoktu, alternatif bir evrendi sonuçta. Ama işe bakın ki, bu değişen gelecekte Delphi nedense çocukların zamanda geriye gidip yeniden geldiklerinden haberdardı. Düşünüyorum, acaba kaçırdığım bir detay mı var diye ama bir cevap bulamıyorum yine de… Dediğim gibi, kitap senaryo şeklinde olduğundan, ciddi anlamda bu boşlukları tamamlayacak malzeme eksikti.

1 2 3
Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.