Az sonra sizlere sunacağımız fragmanın bir noktasında Michael Fassbender‘in dördüncü kez canlandırmakta olduğu Magneto karakteri, aynı şekilde Professor X rolüne dördüncü kez binmeye hazırlanan James McAvoy‘a dönüp şunları diyor:
“Hep üzgünsün Charles. Ve her zaman bunu bir konuşma takip ediyor. Kimse umursamıyor.”
Teşekkürler sevgili Magneto, ben de gerçekten fragmanın başından sonuna kadar bunları hissediyordum.
Dürüst olayım, fragmanın başı civarı bir heyecanlandım. İnsan beyni boş durduğu yerde ümit etmeye meyilli, Sophie Turner‘ın Jean Grey olarak orijini anlatılacak ve psikolojisi deşilecek zannettim. Fakat sonra bir anda Magneto o sırada gözleri kızarmakta olan Jean’e döndü, “sen buraya izin istemeye gelmişsin” dedi ve fragman bir anda Halkalı çöplüğüne dönüşmeye başladı. Anlamsız anlamsız kararan sahne geçişleri, her üç fragmandan ikisinde duyacağınız laflar, altı kesinlikle doldurulmamış bir Jean – Phoenix dönüşümü…
Bunu da bilhassa yermek istiyorum. Bu “Jean kızımız Phoenix oluyor, sevenler birbirine kırılıyor” hikayesi daha önce film evreninde bir kez X-Men: Last Stand hüviyetinde işlenmekle birlikte, çizgi romanlardan da herkesin aşina olduğu bir mesele. Ve az buçuk hikaye anlatımı konusunda standartları yüksek olan herkes hemfikir olacaktır ki bu meselenin çalışması için bizim önce Jean‘i tanımamız gerekiyor. Çünkü ortada yakalanması amaçlanan -çizgi romanlarda da yakalanmış olan- hissiyat tanıyıp sevdiğin birini durdurma gereksiniminin zorluğu. Tanıyıp sevmiyorsak, durdurmak için mücadele eden kahramanların iç çekişmesini nasıl umursayacağız?
Ben Sophie Turner‘ın Jean Grey‘ini tanımıyorum. Geçen filmde beş dakika gördüğü için tanıdığını hisseden kimseyi de tanımıyorum. İşin kötüsü, bu filmi umursayan kimseyi de tanımıyorum. Zaten X-Men filmleri Disney tarafına göçüyor. Beş seneye MCU’ya katılacak, Kevin Feige’nin altına verilecekler. Bu da en iyi ihtimalle Star Trek Beyond gibi düşük beklentiyle hoş görülen, en kötü ihtimalle de X-Men: The Last Stand, Origins ve Apocalypse gibi bilet alanı sinirlendiren bir film olarak bu göç öncesinde bir arkadaşa bakıp çıkacak.
Simon Kinberg’in ilk uzun metraj deneyimi olacak film 2019‘un Şubat ayında vizyona girecek. Boyunun ölçüsünü o zaman da alacağız. Sizin hissiyatlarınız ne alemde?