Deadpool’u özlediniz mi? O, herkesle dalga geçen, dördüncü duvarı acımasızca alaşağı eden canımızın içi, eşek sıpası Deadpool hani. Cevabınız kocaman bir “EVET” ise kutlarız, 18 Mayıs Cuma günü gösterime girecek olacak Deadpool 2 için yalnızca birkaç gün daha sabretmeniz gerekiyor.
Biz de basın gösterimine gitme şansına eriştik ve sizler için spoilersız bir iki kelam edelim istedik. Bu sayede filme çıktığı gün mü yoksa bir-iki hafta sonra mı gidip gidilemeyeceği konusunda daha oturaklı bir kararınız olur diye düşündük.
O halde SPOILERSIZ bu yazımızı sonuna kadar büyük gönül rahatlığı ile okumanız için aramızda hiçbir engel kalmadı. Başlıyoruz millet, MAKSİMUM EFOR!
Deadpool 2, birçok açıdan ilk Deadpool filmi kadar enerjik, aksiyon dolu, dibine kadar acımasız ve komik. Bunu, salondan çıkan herkesin söyleyeceğine neredeyse adım kadar eminim. Ancak yine de insanın gönlü, bir kıyas yapma konusunda sürekli bir ikileme düşüyor. Haliyle de birincisi ile ikincisi arasındaki farklar pozitif de olsa negatif de olsa çok fazla arkası sağlam sebepler gibi gözükemiyor bir süre için.
Öncelikle söylemeliyim ki, Deadpool 2’den sonra tüm umursamazlığı ile Wade Wilson ve onun inanılmaz esprili hikayelerinde harmanlanmış bir mutant filmi izlemiş gibi hissetmemeniz elde değil. Yıllardır X-Men filmlerinde bir türlü yakalanamayan enerjinin tek bir filmde çok hızlı ve eğlenceli bir şekilde kotarılmış olması son derece şahaneydi. Tabii X-Men denince biraz daha ciddi, oturaklı ve mühim konularla işlenen mutant hikayeleri beklemeniz gerektiğini bildiğinizden; Deadpool 2’nin tüm bunları son zerresine kadar tiye alan bir yapım olduğunu da aklınızdan çıkarmamanızı tavsiye ederiz. Zira bu Deadpool, her daim arka cebinde bir laf sokmalı repliği bulunur.
Referanslar, bir önceki filme göre sayıca az gibi gözüktüyse de gözüme; oldukça tatmin ettikleri konusunda hiçbir itirazım yok. Fragmanlarda gördüğümüz çoğu şeyin, filme dair en önemli konuları ele almadığını; yalnızca esprili kısımların birkaçından oluştuğunu da söylemek lazım. Hatta gönül rahatlığı ile ekleyeyim, fragmanlarda gördüğümüz çoğu sahne, aslında biraz daha değişik şekilde aktarılmış filmde. Ayrıca, Deadpool 2’nin bu sefer biraz daha “oturaklı”, hatta neredeyse ciddi demek istediğim senaryosu inanın ki iki saatin nasıl geçtiğini unutturabilecek nitelikte.
Film öncesi en çok merak edilen konulardan biri olan karakterler için gönlünüzü ferah tutun. Çünkü her bir oyuncu, işlerini adeta fevkaladenin fevkinde yapmış. Özellikle de Domino ve elbette Josh Brolin’in karşısında “ayağını öpeyim abi, sen nasıl bir kralsın” sözleri sarf etmemize sebep olan mükemmel Cable performansı için diyecek laf yok.
Filmle ilgili muhtemelen en göze batacak olay CGI olabilir. Birçok sahnede, üç boyutlu olmamasına rağmen hafiften “meh” dedirten efektler, çok daha iyi olabilecek gibiydi. Gerçi ilk filme oranla çok daha fazla CGI kullanıldığını düşünürsek, yine ilk filmle aynı kaliteyi yakalamaları büyük bir başarı sayılabilir.
Bir de araya sıkıştırmadan geçemeyeceğim; bu sefer filmde kullanılan her bir şarkı ayrı tonda keyif veriyor. Gerek sözleriyle, gerek göndermeleriyle ve gerekse de kalitesiyle her biri çok ama çok şahane kullanılmış.
Deadpool’un en çok sevdiğimiz özelliklerinden biri olan geek referanslar ve dördüncü duvarı kırma coşkusu nedense bu sefer bana çok az kullanılmış gibi geldi. İlk filmdeki “Patrick Stewart mı yoksa James McAvoy mu?” esprisine bile en az yarım saat nefessiz güldüğümü hatırladıkça, bu düşüncem biraz daha destekleniyor sanki. Ha, filmden çıktıktan sonra altınıza kaçıracak kadar çok gülüyorsunuz hala, o konuda hiçbir sıkıntımız yok. Hatta az önce söylediğim Profesör X esprisi kadar dolu şakalar da var. E o zaman benim derdim ne, değil mi? Söyleyeyim: Sıkıntı olan şey referanslı esprilerin az gelmiş olması.
Sadece geekler anlar diyeceğimiz espriler ilk filmde elli tane ise, bu sefer kırk küsür gibi geldi bana. Üstelik dördüncü duvarı çok bariz şekilde kırdığı noktalar, ilk filme oranla birazcık daha azdı. Daha fazlasını bekliyordum şahsen; az sayıda görebilmek beni hafiften üzdü. Tabii bunlar hep Deadpool’a karşı olan inanılmaz yüksek, Empire State binası kadar kocaman sulu şaka beklentilerimizden de olabilir.
Filmden sonra kelimenin tam anlamıyla bir “after credits” sahnesi beklemeyin. Yani en azından her Marvel filmindeki en son çalışanına kadar akan siyah arka fon üzerine beyaz isimlerden sonraya kadar o koltukta kalmanıza gerek yok. Deadpool’un klasik kendince bir credits sahnesi akıyor; hani her oyuncuyu tanıttıkları falan. Ondan sonra gelecek sahneleri de bitirin, yeterli. After credits gibi gözüken; ama tam anlamıyla after credits desek mi bilemediğimiz film sonrası sahneler toplamda iki kısımlı; aman kaçırmayın. Özellikle bu madde için ayrıyetten spoilerlı bir yazımız olacak; onu da filmi izledikten sonra tüketmeyi sakın unutmayın.
Tabii bu bahsettiğim “son sahneler” öncesinde filmi bitirdiğimde “Acaba çok çok mu iyi? Azıcık beklentimi karşılamadı mı?” diye düşünürken, malum sahneler ile dünyaya yeniden “Tanrı chimichangaları korusun, amin.” diyerek baktım. Eğer iki saatlik filmin yeterince Deadpool sululuğunda olmadığını düşünürseniz yalnızca birkaç dakika daha bekleyin. Gözlerinizden yaş gelebilir, karnınıza ağrı girebilir gülmekten. Şimdiden uyarıyoruz.
Spoilersız anlatabileceklerimiz gerçekten kısıtlı olduğu için şimdilik bu yazı bu kadar güzel geekler. Deadpool 2 için benim puanım şimdilik 8/10. Ne kadar iyimser ya da kötümser olduğum konusu, sizler de filmi izledikten sonra daha rahat anlaşılır diye düşünüyorum. 7 versem az, 9 versem çok gelir gibi bir psikoloji ile ortayı bulayım fikrimin arkasında durarak; beklentilerinizi çok manipüle etmeden yazıyı tamamlamak istiyorum.
Filme gidene kadar var olan düşünceleriniz, yazıda görüp de filme dair merak ettikleriniz varsa yorumlarda belirtmeyi unutmayın ha!
Dipnot: Şefim Tıvtıv’a özel yazdımsa demek…