Hakkında ne düşünürseniz düşünün, hiçbirimizin reddedemeyeceği bir gerçek var: Disney, bu dünyadaki tüm kültürlere ulaşabilmiş ve onların bir parçası haline gelebilmiş markalar arasında en tepede yer alıyor. En basitinden düşünürsek, Disney’in yayınladığı en az bir tane animasyon filmini izlemeden büyümüş biri yoktur aranızda. Hatta bu sayıyı beşe, ona bile çıkarabiliriz büyük çoğunluk için. Hal böyle olunca da her yeni Disney animasyonu haberi geldiğinde içimizde bir şeyler ister istemez kıpırdanıveriyor ve ‘’Bu sefer ne yapmışlar acaba?’’, derken buluyoruz kendimizi.
Tabii Disney animasyonları denildiğinde aslında ikiye ayırmamız gerektiğini belirteyim: Biri, bize Cars, Monsters at Work, Toy Story gibi klasikleri sunmuş olan Pixar iken, diğeri ise genellikle Pixar işlerine göre adını daha az andığımız Disney animasyonları olan Treasure Planet, Tangled, Wreck It Ralph gibi işleri çıkartan Walt Disney Animation Studios. Tabii onların da Frozen gibi devasa popülerliğe kavuşmuş film serileri ya da Zootopia gibi, hiç de underrated olmayan işleri var ama bahsettiğim genel olayı anladınız siz. Bu iki stüdyonun filmlerini kıyaslarsak daha dikkat çekici olan ve klasik üstüne klasik çıkartan tarafın Pixar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Peki, ben bu kadar girişi neden yaptım? Hem genelde çok da dikkat edilmeyen bir ayrıma dikkat çekmek için hem de bu iki Disney alt stüdyosunun bayağı yakın temasta olduğunu tahmin ettiğim yeni bir projeden bahsetmek için: Encanto!
Ne kadar da hayat dolu ve neşeli bir fragman değil mi? İnsanın içi açılıyor izleyince, bütün o renk cümbüşünden ve müziklerden. Film bizlere Kolombiyalı ve hepsi sihirli güçlere sahip olan bir aileyi anlatacak, içlerinden biri hariç tabii! Peki o kim? Baş karakterimiz olan 15 yaşındaki Mirabel. Bu ilk yayınlanan fragman daha ziyade konsepte dair fikirler veriyor ve filmin genel konusunu çok açık etmiyor ama aşırı yaratıcı bir şey ile karşılaşmayacaksak konunun gidişatının, kaderin cilvesi ile bir yolculuğa çıkacak olan ve bu yolculukta da sihrin kudretini, ailenin önemini ve herkesin sahip olduklarına sahip olmasa da kendi içinde çok özel biri olduğunu fark edecek baş karakter olacağını düşünüyorum.
Bu arada Mirabel’i, Brooklyn Nine-Nine dizisindeki Rosa Diaz karakteri ile tanıdığımız Stephanie Beatriz seslendirecek, ben çok alamadım sesini ama belki filmde daha net gelir kulağa. Ayrıca filmin müzikleri de geçtiğimiz yıllarda Broadway’de Hamilton müzikali ile fırtınalar estirmiş ve yine bir diğer Disney animasyonu olan Moana‘nın da müziklerini yapmış olan Lin-Manuel Miranda‘ya emanet.
Şimdi, dönelim fragmandan önce bahsettiğim iki stüdyo yakınlaşması mevzusuna. Bu fragmanı izlediğinizde aklınıza gelen ilk animasyon filmi, 2017 yılında vizyona giren Coco olduysa benimle aynı durumdasınız demektir. Bildiğiniz gibi o film de bol renkli görselliği ve müzikleri ile ön plana çıkıyordu, konu sihir olmasa da Meksika kültüründeki Ölüler Günü sebebiyle benzer şeyler işliyordu. Bu film de bana acayip onu anımsattı ve inşallah bu benzerlik fragmanda kalmaz da en az Coco kadar iyi bir film izleriz.
Sizi bilmiyorum ama gerek Coco’yu izlediğimde, gerekse de bu fragmanı izlerken içim bir cız etmedi değil. Disney’in bir gün bizim kültürümüz ve geleneklerimiz hakkında şu tür bir animasyon filmi yapması ne muhteşem olurdu! Düşünsenize, filmde kendi yemeklerimizi görüyoruz; İstanbul, Ankara ya da İzmir gibi bir şehrimizde geçiyor, milli ya da dini bayramlarımızdan birini konu alıyor, bizim ezgilerimiz çalıyor. Bayağı zevk alarak seyrederdik herhalde, ülkemizin tanıtımı ve bilinirliğinin artması açısından da süper olurdu.
Siz fragmanı nasıl buldunuz? Coco’ya benzettiniz mi benim gibi? Bir gün bizim kültürümüze dair bir film de yapsın mı Disney? Tamamen sizin isteğinize bağlı, telefon bekliyorlar bizden.
