İlk Bölüm Canavarı Yazdı - THE WINCHESTERS, Nasıl Dizi?

Yayın hayatına 2005’te başlayıp, dile kolay, on beş yıl boyunca devam eden Supernatural’in prequel niteliğindeki yan dizisi The Winchesters taze çıktı. Supernatural’in çıkış zamanlarını en çocuksu sevinciyle hatırlayan canavarımız da kendisine bir hatıra görevi bilerek sizler için sordu: The Winchesters, nasıl dizi?

İlk Bölüm Canavarı, üstümüze yağan yüzlerce dizi arasından hangisi kime gider, izlemeye değer mi değmez mi diye bakmaya karar vermiş bir canavardır. İlk bölüme bakar, azıcık wiki kurcalar, tavsiyelerini verir ve kaçar! Dizilerle ilgili yorumlar kesinlikle objektif değildir, geek izleyicinin keyfine göre ayarlanmıştır! Bu yazılarda sadece ilk bölüm ile ilgili olmak üzere spoilerlar olabilir.

Özet Geç!

Biri Vietnam’dan yeni dönen, diğeri ise bir süredir baba mesleğiyle meşgul olan John ve Mary isimli iki gencin hikâyesi, kayıp babalarını aramak amacıyla çıktıkları yolda karşılaştıkları türlü kötücül canavarı avlamak üzere kesişiyor.

Ne Kadar Uzun?

11 Ekim 2022 itibariyle ilk bölümü seyirciyle buluşan dizinin ilk bölümü 40 dakika uzunluğunda. Dizinin ilk sezonu 13 bölümden oluşacak.

Neyi Seven Bunu Da Sever?

Vampire Diaries, Legacies gibi fantastik soslu CW dizileri.

Ne Beklemeyin?

Supernatural, Chilling Adventures of Sabrina, The Witcher

Biraz Daha Detay ve Yorum?

Canavarımız bu dizinin pilot bölümünü değerlendirirken iki ayrı pencereden bakması gerektiğine karar verdi. Birinci pencere, The Winchesters’ın bir prequel niteliği taşımasından hareketle Supernatural’e dönük olacak; ikinci pencereden görünen manzarada ise apayrı, öncülünden habersiz, yeni bir dizinin ilk bölümü yer alacak.

Konu, evren ve karakter ortaklıkları bariz bir şekilde önümüzde dururken ilk pencereden bakmamak biraz zor açıkçası, bir de bunun üzerine bölümün Dean Winchester’ın sesiyle açıldığını eklediğimizde, “Ne Beklemeyin?” başlığının altına Supernatural yazmak canavarımızı yordu zira insanın kulağına, The Winchesters isimli bir diziyle ilgili bir İlk Bölüm Canavarı yazısının size vereceği en net cevap bu olmalıydı gibi geliyor. Fakat bölüm ilerledikçe işimiz biraz daha kolaylaşıyor zira iki dizinin arasında konu, evren ve karakter ortaklıkları dışında hiçbir benzerlik bulunmuyor. Hatta öyle ki yapımcılar sadece tam anlamıyla CW’nun imzasına uygun bir gençlik dizisi yapmakla kalmayıp, on beş sezon boyunca inşa ettikleri ufak bir lore varsa, onu da yıkmayı tercih etmişler. Sırtımızı Supernatural’e verirsek edilecek daha tonla lafımız var fakat burada bırakacağız çünkü bu ilk pencereden bakarsanız diziyi zaten sevemeyeceksiniz. Belki sezonlar boyunca yatırım yaptığınız bu dünyanın, onun karakterlerinin hatırına ve pilot bölüme de hatırı sayılır şekilde yerleştirilmiş tanıdık parçaların adına diziyi izlemeye devam edeceksinizdir, orası ayrı.

İkinci penceremizde Supernatural’i unutuyoruz ve karşımızda yepyeni, karanlık fantezi türünde bir gençlik dizisi varmış gibi düşünüyoruz. Başrollerde Mary ve John isimli, her ikisi de babasının izini süren iki genç var; Mary uzun zamandır canavarların varlığını biliyor ve onları avlıyor; John ise askerden yeni dönmüş, travmatik bir geçmişi beraberinde taşıyor. Belli ki bu ikisinin aralarında romantik bir ilişki de yaşanacak. Onlara, biri ekibin kitap kurdu olarak Latika ve diğeri de grubun asi rockçı çocuğu Carlos eşlik ediyor. Bu dört genç, ellerindeki imkânlarla dünyanın karanlık güçlerine kafa tutacaklar.

Karanlık güçlerin ne olduğuna ise şu anki aşamada insanların bedenini ele geçirebilen cehennem kaçkını iblislerden vampirlere, hazine koruyucusu paganik yaratıklardan cadılara kadar geniş bir yelpazede ‘canavarlar’ diyebiliriz. Şu ana kadar olan kısım bu türü sevenlerimiz için yeterince ilgi çekici gözüküyor diyebiliriz sanırım ve ilk göz ağrılarımızdan biri olan Buffy’den, en yeni uyarlanmış canavar avcımız The Witcher’a kadar uzanan bu janrda bayağı fazla kişiyiz.

Fakat işte ikinci pencereden baktığınızda pilot bölümde gördüğünüz de bundan ibaret: Sevdiğiniz türde yeni bir dizinin vaadi. Gerisinde oyunculuklar biraz küt, diyaloglar iyi yazılmamış, karakterlerin kendileri, sorunları ve aralarındaki ilişkiler çok jenerik; bunların birleşiminde hikâyenin sürükleyiciliği kaybolmuş ve canavarlar da komik gözüküyor. Bu bir gençlik dizisi, oyuncu performanslarından çekimlerine, hikâyesinden aksiyonuna kadar böyle değerlendirmek gerekiyor. Bölümde tartışmasız şekilde güzel olan tek bir şey var o da dizinin kendisinin değil, 70-80 arası rock müzik yapmayı seçen o güzel insanların marifeti.

Devamı Nasıl Olur?

John ve Mary, babalarının Harflerin Adamları olarak bilinen okült bir örgüte dâhil olduğunu ve John’un babasının hakkın rahmetine ilerlediğini düşünsek de Mary’nin babasının Akrida isimli, dünyayı yok etmek amacındaki karanlık birtakım başka boyuttan gelen yaratıkları yok etmek için çaba harcadığını öğrendiler. Carlos ve Latika’yı da yanlarına alarak gizemleri çözüp, karşılaştıkları canavarları da yok etmek üzere bir yolculuğa başladılar. Sezon finaline kadar birkaç epizodik bölümden sonra olayları ilerletecek bir gelişme bölümü izleriz, sezon finalinde de Akrida sorunuyla yüzleşiriz gibi gözüküyor.

Ve Sonuç! İzler Miyim?

İzlemem. Supernatural de ilk birkaç sezonundan sonra mutlaka izlenmesi gereken o çok matah dizilerden değildi fakat en azından bir yol açıyor ve kendisine bir lore inşa ediyordu; ara sıra yaptıkları cross-overlar ve hafızamıza kazandırdıkları stilistik bölümler de cabasıydı. Şimdi bunların hiçbiri olmadan kırk dakikalık bir gençlik dizisine, hele ki piyasa fantastik yapım kaynıyorken kimsenin ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Serinin sıkı hayranıysanız, birkaç karakter referansıyla o nostaljiyi canlı tutarak bu tutkunuzu giderebilirsiniz elbette fakat ben izlemem.