Sanki daha önceden hiç olmamışçasına (!) DC Sinematik Evreni’nde işler yine sallantıda sevgili geekler. Evet, yine. Zaten ite kaka kurulan DCEU, yeni bir darbe yedi; hem de ekibin en umulmadık baş yaran taşından: Ezra Miller’lı Flash filminden bahsediyoruz.
Justice League’deki performansıyla “Olur bu çocuk!” dedirten Ezra Miller, rolünü gerçekten sahiplenmiş olacak ki kendi senaryosunu yazmak için kolları sıvamış durumda. Warner Bros.’un Ocak 2018’de The Flash yönetmenliği için seçtiği John Francis Daley ve Jonathan Goldstein’in, filmin senaryosu için düşündüğü aydınlık tona karşı çıkan Miller, filmin tonunu biraz daha karartmaktan yana. Bunu yaparken yalnız değil üstelik; film için kendi senaryosunu DC duayenlerinden Grant Morrison’la da beraber yazıyor. Yaşanan tüm bu gerilimin üstüne bir de zaman limiti konulmuş; Warner Bros. ise bu noktada yeni senaryo haftaya gelsin diyor.
Vaziyet ciddi; The Flash filmi tam bir yol ayrımında. Eğer Warner Bros., Miller ve Morrison’un senaryosu ile yoluna devam ederse, filmde daha karanlık bir ton seçmiş olacaklar. Bir de haliyle Daley ve Goldstein’e veda etmiş olacaklar. Olur da “Hayır bizim karanlık senaryodan dilimiz yandı, aydınlık tonla devam edelim.” derlerse, Ezra Miller bu filmde devam edecek gibi değil. O zaman da hayranlar tarafından çok beğenilen Ezra Miller’a veda edip yeni bir Barry Allen arayışına girecek koca DC.
Şimdi ne yalan söyleyelim Ezra Miller şöhret basamaklarını üçer beşer atlıyor. Bana sorarsanız bu yol ayrımından en karlı çıkacak olan da o; ya Warner Bros.’a sözünü geçiren eleman olacak ya da kendini projesine adayan, saygı duyulan bir oyuncu olarak anılacak. Warner Bros., Ezra Miller’dan vazgeçerse Ezra’ya bir zarar gelmez; Fantastik Canavarlar’ın üçüncü filmi çıkana kadar bütün bu olaylar unutulur. Warner Bros., Ezra’nın yerine aynı sempatiklikte bir Barry Allen bulur mu, işte onu bilemedim. Bulursa, ne âlâ; bulamazsa, The Flash de DCEU’nun kara bahtlı karakterlerinden biri olarak hafızalara kazınır.
Durum zor. DC ise bu durumun hiç yabancısı değil. Hatırlarsanız yakın zamanda aradaki görüş farklılıklarından dolayı Ben Affleck ve Will Smith de DC evrenini terk etmişlerdi. Hatta başka filmlere gitmeyin, sırf The Flash filmi bile kreatif farklılıklardan dolayı kaç yönetmen tüketti. Başlarken normal bir Flash filmiydi, sonra “Flashpoint yapalım.” dediler. “Yok, ondan da vazgeçtik.” deyip normal bir Flash filmi yapmaya geri döndüler. Bu esnada da projeden kimler geldi kimler geçti. Goldstein ve Daley ikilisi ise projeyi bir senedir üstleniyor olmalarına rağmen daha bu yılın başında senaryodan da sorumlu oldukları duyuruldu. Kısacası bu filmde hiçbir şey net değil ve her an her şey değişebilir.
DC’den böyle haberler duydukça neden Marvel’ın başına böyle şeyler gelmiyor diye merak ediyor insan. Marvel’ın yönetmen veya aktörleriyle yaşadığı en büyük sorun James Gunn olayıdır herhalde; o da zaten adamın vizyonundan değil de, kendisinden kaynaklı. Marvel ve DC şöyle bir dışarıdan bakıp sinematik evrenleri karşılaştırınca askeri lise ile tembel düz lise öğrencisini karşılaştırıyorum gibi geliyor. Burada vurgu tembelde yalnız. MCU, tam bir askeri lise öğrencisi; hep dakik, düzen ve nizam peşinde, yönetmeninden aktörüne fire vermeyen bir yapıda. Her şey planlı programlı. Sıkıysa bu düzenin dışına çık. Buna karşılık DCEU, dört senelik lisenin üç senesi uyumuş, dördüncü sınıfta daha anca ders dinlemeye başlamış, YGS’den iki ay önce sınava hazırlanmaya başlayan öğrenci gibi. “Otur sıfır!” diye bağırasım geldi.
Ezra Miller nasıl bir senaryo yazar bilmiyoruz, ama en azından Daley ve Goldstein’ın senaryosunun tonunu tahmin edebiliriz. Ne de olsa Spider-Man: Homecoming onların elinden çıktı. Peki, sizce olaylar nasıl gelişecek? DC “Bu da gelir bu da geçer, Hollwood’da yönetmen kalmadı” mı der? Yoksa, “Elimizi sallasak elli Barry Allen buluruz!” mu diyecek? Çıkar yakında bunun da kokusu…
