Falling Skies, ilk çıktığında eminim ki tüm bilim kurgu hayranlarının dikkatini çekmişti. Nihayetinde, uzaylı istilasını konu alan yapımlara çok rastlanmıyor. Bu türe istisna olarak “V”yi söyleyebiliriz ki o da temelde bu tür bir istila / savaş hikayesinden çok polisiye / ajan / komplo türüne daha yakındı. Bir de yakın dönemde çıkan ve istila olmasa da benzer türde sayılabilecek, Halle Berry`nin oynadığı “Extant” var ancak henüz bir şey söylemek için erken.
Falling Skies`ın başlarda, hikayesi farklı olsa da yaklaşımı çok benzeyen “Terra Nova” ile aynı sonu paylaşabileceğini düşünmüştüm ancak beklediğim olmadı ve şu günlerde 4. sezonu yayınlanıyor. Açıkçası, ilk çıktığı dönemde 1. sezonu izlemiş ve orada kalmıştım. Uzun bir süre ara verdikten sonra tekrar baştan başladım ve şu anda güncel bölümleri neredeyse yakaladım.
Bilen, bilmeyenler, merak edenler ya da diziden haberi olmayanlar için dizinin iyi ve kötü yönlerini sıraladım.
GÜNAHLARI
1 – Bad Ass eksikliği
Dizide, şöyle karizmatik ve bad ass diyeceğimiz türde bir adam yok. Dostum, bu bir uzaylı istilası ve “Independence Day” filminde, düşürdüğü uzay gemisinden çıkan yaratığa “Dünyaya hoş geldin” diyerek yumruk atan Will Smith türünde bazı karakterler iyi olurdu. Baş roldeki karakter Tom Mason`un eski bir tarih öğretmeni ve aile babası olduğunu zaten biliyoruz. Serinin bad ass`i diyebileceğimiz “Pope” bile bir rock grubunun menajerini andırıyor.
2 – Cinsellik eksikliği
Kabul böyle söyleyince biraz sapıkça durmuş olabilir. Tabi ki bütün dizilerde Spartacus gibi tuttuğunu (töbe yareppim töbe) götürsünler ya da tribünde dövüş izlerken birbirlerinin göbeğinden zeytin yesinler istemiyoruz ancak biraz gerçekçilik için olan biteni izleyiciye göstermek gerekiyor. Falling Skies, bu açıdan tam bir eski Türk Filmi havası yakalamış. 3 sezonda toplam öpüşme sayısı iki elin parmaklarını ancak bulurken, diğer konu ise tamamen atlanıyor. Hal ve Maggie`nin uzaylılardan kaçarken saklandıkları arabadaki mecburi yakınlaşmaları, seri boyunca ulaşılan en erotik sahnelerden biri olarak hafızalara kazınıyor.
3 – Bölüm sonlarının bir yere bağlanması
Lost, Prison Break gibi bazı diziler hayatımıza, her bölümün müthiş heyecanlı bir yerde bitmesini ve çılgınlar gibi bir sonraki bölümün beklenmesi gerektiği algısını sokmuşlardı. Ancak daha eski dizilerde, bölümlerin sıklıkla kendi içinde bir hikaye olduğu ve bittikten sonra diğer bölümün ayrı bir hikaye anlattığına şahit olurduk. Falling Skies bu açıdan yakın dönemdeki örneklerin değil de eski dizilerin yolundan gidiyor ve hemen her bölümü kendi içinde bir sona bağlıyor. Bütün bölümler nihayetinde bir ana hikayenin parçaları olsalar da o bölümde anlatılmak istenen hikaye (acil antibiyotik ihtiyacı) ve verilmek istenen mesaj (yetişkinlerin çok sevdikleri için çocuklarının hayatlarına müdahil olmaları) veriliyor ve o bölüm bir sonra bağlanıyor. Tek istisnası sezon sonları. Sezon sonları cidden çok pis merak ettiren bir yerde bitiyor ve bu sisteme alışmış bünyemize “oh be nihayet manyaklar gibi ağız tadıyla merak edebileceğiz” dedirtiyor. Gerçi bu sistem, bir yandan izleme kolaylığı sağlıyor, bunu da göz ardı etmemek lazım.
4 – Genel olarak şiddet sahnelerinin yokluğu
Esasında, diğerlerinin de komple özeti olarak bunu söylemek lazım. Uzaylıların kaçırdığı insanlarla ve onlara yapılan müdahalelerle ilgili konular çok yüzeysel geçiriliyor. Tamam, efsane kaçırma sahnesi ile ünlü “Fire in the Sky” filmi kadar rahatsız edici sahneler koymamalarını anlarım (bu arada sözünü ettiğim sahneyi merak edenler için) ancak yine de seride ciddi bir şiddet / korku unsuru eksikliği göze çarpıyor. Havada uçan kollar bacaklar, uzaylıların ciddi deformasyona uğrattığı insanlar, tamamen yabancı bir fizyoloji / psikolojiyi anlatan sahneler olsaydı sanırım serinin imdb notu 1.5-2 puan yukarı fırlayabilirdi. Kısacası Falling Skies, rahatsız edicilikten uzak ve prime time kuşağında izlenebilecek bir yapım olmuş.
1 Comment
Ben diziyi 2. sezonda bıraktım. Tekrar başlasam mı diye düşünüyorum ama şunu anlamadım. Uzaylıya soruyorlar ne için savaşıyorsunuz çiçek için diyor. https://www.youtube.com/watch?v=ckSbbVBu9wM bu uzaylıların arasındaki savaş nasıl başlamış ve neden devam ediyor. Çiçek derken özgürlükleri ya da ilk gezegenlerinden mi bahsediyor?