Biliyorum, bu bölüm çıkalı neredeyse bir ay olacak. Agents of SHIELD, Gotham, Game of Thrones, Leftovers gibi dizilere yaptığımız güncel incelemelerden biri olma şansını yitirdi bu yazı anlayacağınız. Zaten aslında bu yazının var olma ihtimali bile yoktu bu sabah. Family Guy’ın reklamı çok yapılan Simpsons “crossover” bölümünü yazmak için izlememiştim, niyetim sadece boş olan 40 dakikamı eğlencelik bir dizi bölümüne ayırmaktı. Bölümün onuncu dakikasından sonra ise kendimi “yazıya koymalık” ekran görüntüsü alırken buldum. Öyle kendinden bahsettiren, öyle hakkında geek sevinci yaşayabileceğiniz bir bölüm yani bu, inanın…
Önce şunu söyleyeyim, cnbc-e vakti zamanında hafta içi her gün The Simpsons vermek gibi hayırlı bir işe imza attığı, bunun da benim işsiz yaşlarıma geldiği için bütün Simpsons bölümlerini izlemiş biriyim. Vakti zamanında azılı bir vaziyette sardırdığım için de internetin lütuflarıyla Family Guy da izledim baştan sona. Eğer bu saydığım iki şey, az çok hemen hemen herkes için geçerli olmamış olsa, bu bölüm için gönül rahatlığıyla şunu demezdim: Eğer bu sene tek bir dizi bölümü izleyecekseniz, bu olsun.
Çünkü hepimiz The Simpsons izlemişizdir bir veya öteki şekilde. 2000’ler ortalarının cnbc-e matinelerini kaçırmış olanlarımız dahi bir iki bölümüne TV’de denk gelmiş, belki yemek yerken malum dizi sitelerinden üç beş bölüm açmıştır araya. Family Guy için de aynısı geçerli. Vakti zamanında The Flintstones’un diktiği “prime time animasyon” bayrağını en yukarıda taşıyan iki diziden bahsediyoruz neticesinde. İkisi de çok, çok uzun süredir yayında olan, hayran kitlesi çok sıkı iki dizi.
Ne yalan söyleyeyim, bu iki dizinin crossover bölümü yapacak olması bende pek bir şey uyandırmamıştı. Herhangi bir şey yayınlanmadan önce hakkında azami derecede az bilgi edinme çabamdandır belki, bilmiyorum. Öyle alelade bir bölüm bekliyordum. Homer ve Peter karşılaşır, başlarına bir sorun gelir, çözerler ve biz de güleriz. Kabul, bölümün strüktürü bir açıdan bundan pek uzaklaşmıyor. Fakat daha ilk saniyelerden de niyetini ortaya koyan bir yapısı var, zira bu bir Family Guy bölümü olmasına rağmen, hikaye strüktürü olarak tam bir Simpsons bölümü gibi başlıyor.
Belki fark etmişsinizdir, Family Guy ve Simpsons arasındaki en büyük fark bölüm içi hikayelerin şekilleniş biçimidir. Family Guy’da baştan sona kadar birbirini takip eden çizgisel bir öykü vardır genelde. Örnek vermek gerekirse, Lois’in doğum günü yaklaşmaktadır, Peter Lois’in yaşıyla ilgili istemeden kötü şeyler söyler, Lois orta yaş krizine girer ve genç kız gibi davranmaya başlar. Bu kadar, nokta. A noktasından B noktasına net bir çizgi.
Simpsons bölümleri ise genelde sonunda çok ıskartaya çıkacak bir hikaye gelişimiyle başlar, oradan tanjant çizip başka bir yere uçar. Yine örnek verelim, Homer, Barney ve arkadaşları Moe’nun Barı’nda içerler. Kimin içmeyip gecenin şöförü olduğunu belirlemek için çöp çekerler ve Barney kaybeder. Sarhoş Homer, akşam Barney kendisini eve bırakırken arkadaşına arabayı alıp kendi evine dönebileceğini söyler. Dört gün boyunca Barney’den de arabadan da haber alınmaz. Sonra Barney’nin sarhoş bir vaziyette arabayı New York’a park ettiği öğrenilir, Simpsons ailesi komple New York’a gider.
Family Guy S13E01 de böyle başlıyor işte. O anda da anlıyorsunuz, bu izlediğiniz şey alelade bir crossover değil. Bu izlediğiniz şey, açık ve net bir biçimde hem The Simpsons, hem Family Guy, hem de ikisinin yaklaşık 15 senelik rekabetine olan dokunaklı bir aşk mektubu.
Bölüm çabucak aileleri buluşturduktan sonra fertleri eşleştirince bu daha da ayyuka çıkıyor. Zira Meg ve Stewie, sırasıyla Lisa ve Bart’ı örnek alıp hayran olmaya başladıklarında bunun Family Guy tarafından verilen bir selam olduğunu fark ediyorsunuz. Ev sahibi Family Guy olduğundan, e Simpsons da yaşça büyük olduğundan saygıyla önde eğilme sekansları hep Family Guy’a nasip oluyor haliyle.
Ama bölüm ilerledikçe Family Guy’a özgü şeyler de kendini göstermeye başlıyor. Homer ve Peter’ın inanılmaz iğrenç araba yıkama sekansı, Stewie’nin tecavüz şakası, arada gerçekleşen bir cutaway… Tabii sonra konu da bir noktada şekle şemale girmeye başlıyor. Tam bir Simpsons tarzıyla, daldan dala atlanıp, mesele sonunda farklı bir yerde buluyor kendini: Duff vs. Pantucket Patriot Brewery.
İşte o andan itibaren dizi tam anlamıyla 15 senedir beklediğimiz o kapışmaya dönüyor: Family Guy vs. Simpsons. Dizi o kadar güzel ele almış ki bu kapışmayı, gerçekten de insanın ağzı açık kalıyor. İki dizinin de meşhur bira markaları arasında “çakmalıktan” dolayı çıkan dava, ciddi anlamda Family Guy’ın (artık pek önemli olmasa da) bir aralar deli gibi ortalığı kasıp kavuran “Simpsons’dan çaktınız diziyi” muhabbetlerine cevabı.
Bütün bölüm bunun hesaplaşması gibi aslında. Zira Family Guy S13E01’in geldiği nokta, durduğu yer çok net. Family Guy Simpsons’ı seviyor. Bu bölüm her yeriyle; hikaye strüktürü, göndermeleri, görsel ipuçları, easter egg’leriyle Simpsons’a hitap edilmiş bir aşk mektubu ve tam anlamıyla Family Guy’ın lisanıyla, kalemiyle yazılmış. O yüzden de her yeri bu iki dizinin hayranlarını ihya edecek kadar eğlenceli, bütünlüklü ve kaliteli.
Tekrar söylüyorum, bu sene tek bir dizi bölümü izleyecekseniz, bu olsun. Bu elimizde duran öyle alelade bir crossover değil. Resmen iki dizinin de mazisi ve üzerinde Zeus ve Jüpiter gibi durdukları prime-time animasyon panteonı için bir zaman kapsülü olmuş. Size tavsiyem, iki diziden birini bile bir dönem azıcık dahi olsun sevdiyseniz, bu bölümü bir yerden edinip, indirin. 43 dakika sonunda animasyon tarihinin en iyi bölümlerinden birini izlediğinizi fark edeceksiniz.