Her şeyi unutun. Başlığı, Facebook önizlemesini, manşet görselini… Her şeyi çıkarın aklınızdan. Size şöyle bir haber verdiğimi tahayyül edin: DC Comics’in en efsane işlerine imza atmış, yazdığı çizgi romanlardan hit film üstüne hit film çıkmış emektar bir yazar geri dönüyor. Geri dönüş işi, tarihin en övülen Batman çizgi romanlarından birinin devamı. Bu devam işiyle de yetinmiyor, yanında ek olarak orijinal çizgi romanın öncesinde geçen bir hikaye de yazıyor. Üstüne üstlük ona metin kısmında 100 Bullets’ın yazarı, Batman’den de yolu geçmiş olan bir adam eşlik ediyor.
Çizer ise ayrı efsane. Aynı adı taşıdığı rahmetli babası Marvel’ın yapıtaşlarından biri; Spider-Man’i Spider-Man yapan adamlar arasında Stan Lee ve Steve Ditko’dan sonra başı çekiyor. Kendisi ise ondan aşağı kalır bir yerde değil. Onlarca Spider-Man, X-Men, Iron Man sayısı yazmış. Kick-Ass’te Mark Millar’ın metnine can veren de kendisi. Çizgi roman dünyasının en meşhur çizim tarzlarından birine sahip. Ve bu üçlü bir Batman hikayesi yazacaklar. Gelmiş geçmiş en meşhur Batman hikayelerinden birine prequel yazacaklar.
Ve bununla ilgili “püff” cümlesinden başka hiçbir şey kuramıyoruz burada.
Neden? Çünkü mevzubahis yazar Frank Miller. 80’lerde ve 90’larda Daredevil, Batman, 300, Sin City gibi işlerle efsane olduktan sonra yeni yüzyılda inceden kafayı yemeye başlayan, bunu işlerine de yansıtan; korkuç bir The Dark Knight Returns II çıkartan ve Occupy Wall Street’çi gençlere “hırsızlar, tecavüzcüler, ezikler” diye açık mektup yazma faşizanlığına doğru hızla düşen bir adam. Dolayısıyla The Master Race alt adını verdiği The Dark Knight Returns III de zerre ilgi çekmiyor.
Üstüne üstlük, John Romita Jr.’ın çizdiği bu hikaye, her ne kadar –beni artık sıkmaya başlasa da- Romita’nın ilk defa Batman’i solo çizecek olmasıyla da anlam kazansa da, Brian Azzarello sağlam bir yazar olsa da; konu itibariyle de sakat. Jason Todd’un, The Dark Knight Returns çizelgesinde ölümünü anlatacak çünkü. E tamam da… Yani bu meşhurdur, bu anlatıldı. Yeterliydi de. Sen niye baştan, farklı bir versiyon anlatacaksın ki? TDKR’ın gerçekten de bir öncül romana ihtiyacı var mıydı bu konuda? Neden? Niye? Bilmiyorum, şu Frank Miller’ı kalıcı bir emekliliğe alınız artık ya. Vallahi adam kendi prestijini tırnaklarıyla bitirdi resmen…