Furious serisi (onca kimlik arayışının ardından bu isimde karar kılındı sanırım) benim için son derece kafa karıştırıcı bir noktada duruyor. Seri bende hiç özel bir değer taşımıyor, filmlere şöyle bir dönüp baktığımda basit aksiyondan öte hiçbir şey göremiyorum ama ne zaman seriye yeni bir film eklenecek olsa içimde bir merak büyümeye başlıyor ve nihayetinde o salona girip filmi sıkılmadan izliyorum. Tamam, ıkınarak kırılan alçılara veya bin kilometre uzunluğundaki uçak pistlerine gülmüyor değilim ama sonuçta salonda oturduğum iki saat boyunca saati kontrol ettiğim hiç olmuyor.

Bu sayfaları okuyan birçok okuyucunun da benzer duygular içinde olduğunu düşünüyor, en azından umuyorum. Duygularımız birebir aynı olmasa da bir noktada gişeye gidip filme bilet alınan kısmı çoğumuzun yaşadığından eminim. Çünkü Furious serisi çok izleniyor arkadaşlar: Yapımcılar kâr ediyor gibi çok değil; $1,526,045,911 gibi çok. E haliyle yapım şirketi, olayının çoğu hızlı arabalarla hareket halindeyken ateş açılması olan bir film serisine hiç çekinmeden sekizinci, dokuzuncu ve bilindiği kadarıyla onuncu filmi çekmekten geri durmuyor.

fatetitle
Bugün konumuz serisinin sekizinci filmi. Biliyorsunuz ki yedinci film çekim aşamasındayken serinin başrollerinden, sevilen oyuncu Paul Walker‘ı kaybetmiştik ve bunun üzerine filmin senaryosu değiştirilmiş, serinin alışık olmadığı duygusal doygunlukta bir film finali çekilmişti. Başta Vin Diesel olmak üzere tüm film ekibinin yaşanan kayıptan büyük üzüntü duyduklarına eminiz ama bu kaybın finansal anlamda bir getiriye sebep olduğu da bir gerçek. Bu getiri sonucunda serinin finali üç film ileriye ertelendi ve seriye yedinci filmin üstüne çıkılması gereken üç film yükümlülüğü verdi. İşte, serinin sekizinci filmi The Fate of the Furious bu yükümlülüğün farkında olan bir ekip tarafından çekilmiş gibi duruyor.

Evet, F8’in ilgi çekici bir konuyla geldiğini –ima da etmiyor– direk söylüyorum. Filmin yayınlanan ilk fragmanından anlıyoruz ki yedi filmdir “Aile her şeydir.” lafını mottosu haline getiren Dominic, sekizinci filmde sırtını ailesine dönüyor ve hatta yumruklarını onlara karşı sıkıyor. Bu taraf değişiminin sorumlusu ise seriye katılarak kadroya yeni bir boyut getiren Charlize Theron‘un karakteri Chiper gibi duruyor. Tahmin ediyorum ki Dom, Chiper’ın bir çeşit manipülasyonuna maruz kalıyor ve bunun sonucunda ailesine karşı cephe alıyor. Bu manipülasyon bir çeşit tehdit mi, hipnoz mu henüz bilmiyoruz. Hatta masada, Dom’un ailesini daha büyük bir tehlikeden korumak için rol yaptığı ihtimali de var. Asıl nedeni öğrenmek için yine gişeye gidip filme bilet alacakmışız gibi gözüküyor Geekyaparlar.

Şimdi, fragmanda en ucuz duran şeyin Shaw’ın bir bahaneyle ekibe katılması olduğu görüşünü de belirtip sizi The Fate of the Furious’un fragmanıyla baş başa bırakalım, bir de sizin yorumlarınızı alalım. Ne dersiniz?

Author

Lord olmak için yola çıkan gariban geek kendini bir anda yazar olarak buldu. Geek kültürüyle küçük şakalaşmalarını, sinemayla flörtlerini yazıya dökmek için burada. Muhitte Geek_Lord olarak bulabilirsiniz.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.