Malum, yaz sezonunu arkamızda bıraktık. Sizi bilmem ama bu yaz benim için, geeklik namına tatmin edici geçti. Özellikle diziler açısından efsanelere imza atan bir sezon yaşadık. Yeni tanıştığımız, tanıştığımız gibi de aklımızı karıştıran Mr. Robot, ilk sezonuyla karşılaştırılma talihsizliği yaşayan, tartışılır dizi True Detective, bu sezonda da harika bir performans ortaya koyan Netflix kara mizahı Orange is The New Black, cesur ve merak uyandırıcı Wachowski imzalı yapım Sense8 sadece yazın değil, tüm yılın en çok konuşulan işlerinden oldu. Tabii elde bu kadar çok ağır top olunca, onların heybetli gölgesinde kalan dizi sayısı da çok oldu. Ancak, haftada bir kez, 20 dakikalığına gölgelerden çıkıp, beni ekrana kilitleyen bir komedi dizisi vardı ki bu, bu yazın yıldızı oldu. Kendisiyle sizi tanıştırayım: Sex&Drugs&Rock&Roll
The Heathens (Günahkarlar) isimli bir rock grubu düşünün: Grup, onları efsane yapacak albümü piyasaya sundukları günün gecesinde dağılmış. Sonrasında grubun üyeleri 25 yıl boyunca popçuların orkestrasında, küçük partilerde çalarak müzik yapmışlar. Bu 25 yılın sonunda, The Heathens üyelerinden bazıları rock&roll ruhunu pop müziğin şöhretini satıp, diğer kısmı albümden kazandıkları paranın son kuruşlarını da uyuşturucuya harcamışken bir mucize oluyor. Grubun solisti Johnny’nin –varlığından bile haberi olmadığı– kızı GiGi, elinde iki yüz bin dolarla babasının kapısını çalıyor ve bu parayla grubun üyelerini geri toplayıp, kendisinden bir rock yıldızı yaratmasını istiyor. Biz izleyiciler de yaşlandıkça huysuzlaşmış bir rock grubu kadrosunun, yanlarında taze bir kanla, GiGi and The Assassins ismini alarak tekrar efsane olmaya çalışmalarını izliyoruz. Dizinin konusunu yazıya dökünce komediden çok belgesele benzetebilecek olsanız da dizinin daha ilk 5 dakikasında böyle bir konunun ne kadar fazla komedi malzemesine gebe olduğunu anlayabilirsiniz.
FX kanalında 10 bölümlük macerasını yeni tamamlamış dizinin komedyen kökenli yaratıcısı Denis Leary, aynı zamanda dizinin başrolünde. Biz geek camiası olarak kendisini The Amazing Spider-Man filminden, Gwen Stacy’nin babası, Komiser George Stacy olarak tanıyoruz. Leary, dizide grubun – dizinin adında sıralanan her şeye bağımlı olan- eski solisti Johnny Rock’ı canlandırıyor. Johnny’nin grubun yeni solisti olacak kızı GiGi’yi ise Nickeledeon dizilerinde görmüş olabileceğiniz Elizabet Gillies oynuyor. Geriye kalan kadro çok göz önünde olmayan oyuncular olsalar da dizide oyunculuk konusunda hiçbir eksik yok.
Johnny ve GiGi arasındaki babalık ilişkisi, GiGi ve grubun gitaristi Flash arasındaki flört, baterist Bam Bam ve basist Rehab’in gruptan dışlandıkça sıkılaşan dostluğu, Johnny ve Flash’ın eskiden kalma davaları gibi ikili ilişkiler üzerine kurulan dizi, dinamiğini zıtlıklardan aldığı için farklı bir sitcom olmakta zorlanmıyor. Ama bu, işlenen ilişkiler hep su gibi akıp gidiyor anlamına gelmiyor. Örneğin Johnny ve GiGi arasındaki baba-kız ilişkisi, benzerlerinden orijinalliğiyle ayrılsa da bazen tekrara düşmesiyle kabak tadı verebiliyor.
Bu ikili ilişkiler arasında en keyif aldığım ise Rehab ve Bam Bam‘ın dostluğu. Grubun diğer üyeleri arasındaki, kendilerini gram ilgilendirmeyen tartışmaların ateş hattında kalan ikilinin birbirlerinden başkasına sahip olmamalarından kaynaklanan dostluk çok içten ve eğlenceli. Hatta bu itilip kakılma onları bir ara o kadar sıkıyor ki gruptan ayrı, sadece hayvan sesleri ve hırıltılardan müzik yapılan beast-core akımını yaratıyorlar. Spoiler vermemek adına çok detayına inmekten çekinsem de size söyleyebilirim ki Denis Leary, yarattığı karakterlerle, çerezlik bir komedinin üstüne çıkabilmeyi başaran senaryosuyla, müziği ve komediyi iç içe sokarken hiç zorlama yaşamamasıyla yaptığı işi bildiğine bizi ikna ediyor.
Müzik demişken bu diziyi özel yapan şeylerden biri de kesinlikle diziye harika yedirilen müzik. Küçük problemlerini okul yemekhanesinin masalarına çıkıp şarkı söyleyerek halleden insanların olmadığı bir müzikten bahsediyorum. Has rock&roll dizinin her parçasında kendini belli ediyor. Öyle ki dizi bize bu 10 bölüm içinde, bilindik bir rock grubundan duysanız beğeneceğiniz şarkılar armağan ediyor. Dizinin de sürekli eleştirisini yaptığı, kalçalardan ve bas ritimlerden oluşan günümüz pop müziğinden sıkılanlara bir kulak pası temizleyicisi işlevi görüyor dizi. Aşağıya bir örnek bırakmakta çekinmiyorum.
Yazıyı toparlamak gerekirse, yazın bitişinde, kış sezonunun büyük çocukları kara ekranda yerini almadan izleyecek bir komedi arıyorsanız, abi rock&roll ölmedi diyenlerdenseniz bu dizi bir kenarda izlenmek üzere sizi bekliyor. İlgisini çekebildiğim okuyuculara iyi seyirler!