Klasik anlatı sinemasında anlatı aracı olarak sürekli aynı formüllerin kullanıldığı söylenir. Gördüğümüz birçok hikâyenin veya karakterin yapısının birbirine benzer ve tanıdık gelmesi bu yüzdendir. Joseph Campell’ın “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” kitabını veya Jung’un “arketip” teorisini bu mevzuya referans olarak verebiliriz. Bu klişeleşmiş tanıdıklık giderek, izlediğimiz tüm o dizilerde ve filmlerde birer motife dönüşür. Buna örnek vermek için, fedakârlık yapan kahramanın Hz. İsa gibi kollarını iki yana açması veya tüm o seçilmiş kişi muhabbetlerini hatırlayabiliriz. Bu haftaki dosya konumuzda aşina olduğumuz ama kültürümüzde pek yeri olmadığı için pek dönüp bakmadığımız bir motiften bahsedeceğiz. O da The Boys örneğiyle, İncil’de geçen; babaların günahlarını evlatlar çeker ifadesi.

Bu ifade en sade haliyle ailemizin kaderimiz üzerindeki etkisine dikkat çeker. Bunun, Shakespeare’in kurduğu diyaloglarda yer edinmesinden tutun da birçok kitap, film hatta müzik albümüne direkt olarak isim olmuş bu cümlenin geek aleminde de hakkını veren birçok kahraman var. Çıkış noktasını İncil’den almış olsun ya da olmasın babasının günahlarını çeken bir karakterle karşınızdayız: William Butcher.

The Boys’un bıçkın delikanlısı Butcher; düştüğünde kalkmayı bilen, hedefine ölesiye bağlı, gözü kara bir karakter. Amacına ulaşırken çevresindeki herkese kazık atabilir, herkesi feda edebilir. Onu iyi tanımak için bir şeyin altını özellikle çizelim; Butcher, zehir gibi zekâsıyla kalıbına sığmayan, şeytani planlarla sonuca ulaşan biri değil. Öyle gibi görünüyor ama kesinlikle değil. Arka kapıdan girmiyor, sadece ön kapıdan damlayıp düşmanını çileden çıkarırken bir yandan hayatta kalmaya çalışıyor. Birini yanına çekmeye çalıştığında mahalle esnafı gibi pazarlık yapıyor ki Soldier Boy’u, Homelander’a karşı kışkırtmak için girdiği diyalog bunun güzel bir örneği.

Butcher, günün sonunda bir şekilde hayatta kalıp yoluna devam etmeyi başarıyor. Tekrar ediyorum Butcher bir deha değil, o sadece bir alfa şempanze. İnsan olma gelişimini gösterememiş bir maymun. Sürünün kontrolünü hemen ele geçiren, çevresindeki herkesi amacına göre manipüle eden biri. Bunu da çizgi tanımadan, “ben asla yapmam” dediklerinizi yaparak başarıyor. Kesinlikle aptal değil ama yaptığı şeylerin arkasındaki güç zekâsı değil; tek dişi dahi kalmadığında ağzındaki kanı tükürüp pis bir sırıtışla kavgaya devam edebilmesi.

Butcher diğer Boys karakterlerinin aksine; duygusal boşluğa düşmez ve asla tereddüt etmez. Bu kısım mental sağlığını koruyabilmesi için önemli çünkü Butcher’ın da Homelander gibi başına gelen felaketler ve kendi sebep olduğu felaketler azımsanacak ölçüde değil. Butcher’ı bu hale getiren de ne orduda yaşadıkları ne de eşinin kaybı, onu bu hale getiren bizzat kendi babasının yaşattığı çocukluk travmaları. Çizgi romandaki bir fasikül olup dizinin de bir bölümüne adını veren “Butcher, Baker, Candlestick Maker” başlığı altında Butcher’ın çocukluğuna inme şansına erişiyoruz ve onu bu kadar sert biri yapanın, alkolik babasının maruz bıraktığı şiddet olduğunu görüyoruz. Babası da oğlunu dönüştürdüğü şeyden memnun olacak ki yıllar sonra ilk karşılaşmalarında oğluna kurduğu cümle tam olarak şöyle: “Belki seni fazla zorladım ama şimdi kendine bir bak. Hiçbir şeyden korkun var mı, yok. Bildiğim en güçlü piç sen değil misin?” bu kelimeleri sarf ettikten sonra da gerçekten bir teşekkür bekleyen baba Butcher, diğer oğlu Lenny’nin intihar etmesini de onun hiçbir zaman William kadar güçlü olamamasına bağlıyor.

Butcher’a iltimas geçmiş olmayalım, Boys çetesinin diğer üyeleri ve hatta Homelander bile bu başlık altında incelenebilir. Mm‘in takıntılı babası Soldier Boy’a kafayı takıp kendi ölümüne sebep olmuş ve arkasında obsesif davranış gösteren bir çocuk bırakmış. Frenchie’nin bipolar babası ona işkence edip onu bir bataklığa sürüklemiş. Hughie‘nin babası hayatı boyunca hiçbir şeyin kontrolünü eline alamamış, hakkı yendiğinde de söz hakkı beklemeden susup yere bakmış. Homelander ise anne-baba görmeden, üzerinde deneyler yapan çılgın bir bilim adamını babası olarak görüp büyümüş. Bu karakterlerin şimdiki motivasyonlarına baktığımızda hepsinin çıkış noktasına da babalarının günahlarını gösterebiliriz.

Sinemada klasik karakter arketiplerini bahane ederek bu aralar gündemimizden düşmeyen Butcher’ı tekrar yad etmiş olduk, pişman değiliz. Sonuç olarak The Boys evrenindeki yozlaşma dikkate alındığında Butcher iyilerin tarafında ama kesinlikle iyi biri değil. Soğukkanlı, acımasız ve umursamaz biri. Homelander’la olan kişisel husumeti ve karakterin CIA geçmişi birleşince süper kahraman avlama işinde arayacağınız doğru kişi ama asla çocuğunuzla arkadaşlık kurmasını isteyeceğiniz biri değil, çünkü o cenazenize yenilebilir çiçek bile gönderebilir.

Author

Sabah kuşağı çizgi filmleri müdavimi.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.