Oyun geliştirmek oldukça yoğun ve yorucu bir süreç ayrıca çok da bütçe isteyen bir iş. Oyundan gelir elde etmek için de çoğunlukla, bütçenin ciddi bir kısmını reklamlarına ayırmak gerekiyor. Ne kadar büyük reklam yaparsan, o kadar büyük kitleye ulaşırsın. Fakat büyük kitleye ulaşmak için başka bir yol daha var: Oyunu kitlenin benimseyeceği hâle getirmek ve gerçekten çok iyi bir oyun ortaya çıkarmak. Tabii kitlenin benimseyeceği bir iş yapmak, göründüğünden oldukça zor ne de olsa oyuncu milleti illaki bir kusur bulur.
Oyuncu kitlesinin gönlünü kazanmış, yıllar önce çıkmış oyunları hâlâ oyuncu kitlesi tarafından sevilen ve desteklenen firmalar da yok değil ama çoğu, online içerik sunuyorlar oyunculara. Online olmayan ve hâlâ oyuncular tarafından benimsenen oyunları çıkartmayı başaran firmalara da Bethesda ve TaleWorlds’ü örnek gösterebiliriz. TaleWorlds’ün yaptığı Mount and Blade: Warband’in oyuncu kitlesi bugün bile aktif bir şekilde mod üreterek oyuna destek veriyor. Bethesta’nın oyunlarından örnek vermeye gerek bile yok; ne demişler, Bethasta’nın oyunları, modsuz oynanmaz. Oyuncuların gönlünü kazanmış ve sıfır reklamla, dünyanın en çok satın alınan bazı diğer kaynaklara göre ise en çok satılan ikinci oyunu unvanını elinde tutan bir oyun var, Minecraft!
Oyun dünyasındaki başarısız PR örneklerini, önceki yazılarda anlatmıştım. Hatta bazıları, o kadar büyük reklam bütçelerine rağmen bile başarısız olan örneklerdi. Şimdi ise sizlere, oyununun reklamını en iyi şekilde yapmayı başarmış bağımsız bir oyun stüdyosunun hikâyesini anlatmak istiyorum. Bir ürünü herkesin, kulaktan kulağa önermesini sağlamak, oyuncuların çoğuna da bunu yapmaları için gerekli olan hissiyatı vermek oldukça zordur. Peki, Minecraft bunu nasıl yaptı?
Bu başarının arkasındaki isim Markus Alexej Persson, nâmıdiğer Notch. 1979 senesinde İsveç’te doğan Notch, tıpkı hemen her başarılı yazılımcı gibi, küçüklük yaşlarındayken programlama öğrenmeye başlamış birisi. Neden bunlar beş yaşındayken falan başlıyorlar bu işe, ben de bilmiyorum. Annesi de onun en büyük tutkusunun lego oynamak olduğunu dile getirmiş. Yani anlayacağız, Notch’un çok etkili bir insan olacağı küçüklüğünden belli oluyormuş. Zaten Times Dergisi’nde de Dünyanın En Etkili Kişileri arasında ilk 100’de yer almayı başarmış birisi kendisi.
Yazılımcılığa başlaması ise babasının evlerine Commadore 128 Ev Bilgisayarı alması ile başlamış. Yedi yaşında kodlamaya başlayan Notch, kodlamayı ise dönemin bilgisayar dergileri arkasında yazan kodlar ile öğrenmiş ve ilk oyununu sekiz yaşında yapmış. Jalbum ve King.com’da çalışan Notch, her iki firmadan da ‘oyunlara çok fazla profesyonel yaklaşıyorlar‘, diyerek ayrılmış. Sonrasında da çocukluk tutkusu olan Lego’ya benzeyen Minecraft’ı yapmaya başlamış ve Mojang’ı kurmuş. Bana bu hikâye hep garip gelmiştir; Notch’un oyunlara çok fazla profesyonel yaklaşıyorsunuz diyerek çocukluğuna dönmüş olması ve sonrasında, dünyanın en çok satan oyununu yapması, gerçekten de oldukça etkileyici bir olay, insanı çok şaşırtıyor.
Peki Notch, Minecraft tutkusunu yaratmayı nasıl başardı? Minecraft, nasıl kulaktan kulağa yayıldı? Bu sorulara birden fazla cevap vermek mümkün ama bence en önemli olanı, Minecraft’ın oyuncunun kendisine özgü bir oynayışa elverişli olması ve her oyuncunun kendisine özgü bir hikâye yaratabilmesi olabilir. Kimileri oyunu hızlıca bitirmek için speedrun denemeleri yapar, kimileri değişik değişik oyun modlarına takılır; kimileri şatolar, kaleler yaparak kendi dünyasını yaratır, kimileri de survival deneyimini yaşamak ister. Bu örnekler arttırılabilir çünkü Minecraft’ta kendi deneyimlerinizi, istediğiniz gibi yaşayabiliyorsunuz. Minecraft oynarken oyunun içerisinde çalışabilecek bir bilgisayar devresi kurmaktan tutun, kafanız rahat bir şekilde madencilikle uğraşmaya kadar bir çok şey yapabilirsiniz; hatta önce survival başlayıp, gelişip sonrasında bilgisayar devresi bile kurabilirsiniz.
Oyuncuların kendilerine ait bir deneyim yaşaması, oyunu çok beğenmelerine ve neticesinde de içlerinde sevdiklerine bu oyunu önerme isteği oluşmasına yol açıyor; önerdikleri kişi ile ortak zevklere sahip değilseler bile önerdikleri kişi, Minecraft’ın çeşitli imkânları sayesinde oyunda sevecek bir şey bulabiliyor ve onlar da kendi tarzını yakalayabiliyor. Bu döngü sürekli devam ediyor. En iyi reklam stratejisi olan kulaktan kulağa yayılma, hem ucuz hem de en etkili yöntem. Düşünsenize: Bir ürün, sadece geliştiricisi tarafından çevresindekilere duyuruluyor, sonrasında da ürünü kullananlar da onunla ilgili deneyimlerini çevresindekilere anlatıyor ve tek kişinin başlattığı bu yayılmanın sonucunda ürün, kendi alanında en çok satanı olmayı başarıyor. Oldukça etkileyici bir olay!
Tek kişilik bağımsız bir stüdyonun oyununun bu kadar büyümesinin sonucunda Mojang, Microsoft’a iki buçuk milyar dolara satıldı. Notch ise bu satın alınmanın ardından stüdyodan ayrıldı ve bu hikâyenin devamındaki kahraman olma rolünü, Microsoft üstlendi. Microsoft, oyunu birden çok platforma yayarak büyümeyi iyice arttırdı. Bu başarı hikâyesi ise burada bitiyor ama Minecraft’ın macerası, hız kesmeden devam ediyor. Siz de bizi eşinize dostunuza göstererek kulaktan kulağa yayarsanız, belki biz de daha fazla insana ulaşırız, kim bilir?