Pelerin takan, tayt giyen ve göğsünde logo taşıyan karakterler süper kahraman külliyatının büyük bir kısmını oluşturuyor. Bu kahramanlar kimliklerini saklamak, karakterlerine uygun bir üniforma seçmek ve sembolize ettikleri değerleri marka gibi üzerlerinde taşımak için maske ve kostüm kullanmayı tercih ediyor. Bu tip kahramanlardan ayrılarak sadece fonksiyonel olanı tercih ederek mesaj bırakmak yerine sadece işine bakan kahramanlar da var. Bu haftaki konuğumuz; endüstrileşmeyle birlikte gelen uzay çağının şövalyesi olan Iron Man ve zırhından başka hiçbir özelliğiyle şövalye konseptine uyum sağlamayan Tony Stark.
Renkli kombinasyonlarıyla teknolojik zırhlar üreten karakterimiz, kahraman olmak için süper güçlere ihtiyaç duymayanların sınıfından. Tony Stark da Bruce Wayne gibi üstün zekâsı ve maddi olanaklarıyla kahramanlık yapmaya soyunan biri. Ancak Batman adalet ve yozlaşma gibi kavramların etrafında hukuki bir çerçeve çizerken Iron Man; üretim, gelişim ve sanayileşme gibi kapitalist değerleri yücelten bir kahraman olmuştur. Dünyanın en zengin insanlarından olan Howard Hughes’tan esinlenilerek yaratılan karakter, kapitalizmin melek yüzünü temsil eder.
AİLE
Anthony Edward Stark, daha adını almadan Jude ve Amanda adındaki iki SHIELD ajanının oğlu olarak dünyaya geldi. Jude, HYDRA için de çalışan bir ikili ajandı. Amanda bunu ancak hamileliğinin son zamanlarında öğrendi sonra da Jude’la tartışmaya başladı, tartışma kavgaya dönüştü ve Amanda’nın Jude’u öldürmesiyle sonuçlandı. Nick Fury, teşkilat içindeki istenmeyen doğumlar için standart protokolü uygulayıp çocuğu Sofya’daki bir yetimhaneye gönderdi ama Amanda’nın arkadaşı olan Howard Stark, çocuğa iyi bakacağına söz vererek onu evlatlık edindi. Tony bu gerçeği öğrenmeyecek, büyüdüğünde de biyolojik ailesinin değil; Howard’ın özelliklerini benimseyecekti. Howard cemiyette büyük bir yatırımcı ve SHIELD’a destek sağlayan bir vatanperverken evde oğluna karşı baskıcı ve tehditkâr bir babaydı. Oğlunun çok zayıf ve duygusal olduğunu düşünüyordu, Tony’nin arenaya çıkacak bir gladyatör gibi eğitilip büyük bir potansiyele sahip olmasını bekliyordu. Zamanla alkolizme düştü ve Tony büyüdüğünde onu da aynı şekilde içine çeken bir travmaya sebep oldu. Howard, genleriyle oğluna aktaramadığını karakterini davranışlarıyla ona dikte etmişti. Bir süre sonra Tony, kırılgan bir ruh haliyle yatılı okula yollandı, zaman içinde akademik başarısıyla birlikte özgüveni de artarak kendini beğenmiş, vurdumduymaz birine dönüştü.
Howard’ın Tony’yi evlat edinmesinin altında akıllara zarar bir sebep vardı o da Howard’ın 451 adında bir uzaylıyla yaptığı anlaşmadan sıyrılmak istemesiydi. Howard-Maria çifti, Arno adını verecekleri ilk oğullarını beklerken çocuğun genetik komplikasyonlar sonucu fazla yaşayamayacağını öğrenince Howard dünyanın dört tarafında yana yakıla bir tedavi aradı; bunun sonucu da uzaylı bir robottan medet ummak oldu. Howard, 451 ile anlaşarak Arno’nun sağlıklı doğmasını sağladı ama kısa süre sonra Arno’nun sağlığı bozulmaya başladı. Stark çifti, hastanede yaşam ünitesine bağlı kalan Arno’yu kamudan saklamaya karar verip onun yerine Tony’yi evlat edindi.
Stark çifti bir gece Long Island’da yolculuk yaparken arabalarının freninin patlaması sonucu gerçekleşen bir trafik kazasında sırlarıyla birlikte toprağa girdi. Bu kaza çizgi romanlarda her zaman şaibeli kaldı ve film evreninde Winter Soldier’ın suikastlarından biri olduğu ortaya çıktı.
DEHA
Tony Stark’ın en büyük özelliği her zaman güneş gibi parlayan zekâsı oldu. 19 yaşında MIT’den mühendislik ve fizik lisanslarıyla mezun olan Tony, 21 yaşında ailesini kaybedince Stark Industries’in başına geçti. Sürekli babasının mirasını batırma tehlikesiyle yüz yüze gelen Bruce Wayne’in aksine iş dünyasında her zaman başarılı oldu. Akıl hocası ve babasının eski dostu olan Obadiah Stane’in ihanetine kadar da iş hayatında diplere indiği bir problem yaşamadı.
Üçüncü solo filmde kendini tamirci olarak tanımlaması, kafasının çalışma şekliyle müthiş uyum sağlıyordu. Her zaman bir konuda hata belirler, bunun sebepleriyle olası sonuçlarını listeler ve sorunu çözüp yenisine geçerdi. Bunun en güzel örneği de her beladan sonra zırhlarına eklediği yeni özelliklerdi.
El attığı her işte çabucak ustalaşıp her şeyi hakkıyla yaptıkça başarı bir nevi bağımlılık haline geldi ve üstün zekâsı onu eğlence düşkünü, doyumsuz bir karakter haline getirdi. Adrenalin bağımlılığı, alkol ve gece hayatı içinde küstahça yaşarken hayatını çarçur ettiğini anlaması için ölümden döndüğü bir saldırıya uğraması gerekecekti.
ARC REAKTÖRÜ
Tony’nin Iron Man’e dönüşme süreci Orta Doğu’da iş gezisindeyken teröristler tarafından kaçırılıp tutsak edilmesiyle başladı. Yanı başında kendi ürettiği bir bomba patladı ve göğsüne bir şarapnel saplandı. Tony önce şarapnelin kalbine ulaşmasını engellemek için göğsüne manyetik bir mekanizma monte etti sonra da bu mekanizmayı bir enerji kaynağına dönüştürerek hurdaların arasından kendine bir zırh yaptı. Arc reaktörü adını verdiği bu mekanizma hem onun kahramanlık yolculuğunun başlangıcı hem de bencilce geçirdiği geçmişinin yükünü onun yüzüne vuran bir ayna oldu. Kendine aşırı güvenle, duyarsızca yaşadığı hayatı onu kendi silahıyla vurulduğu bir yola götürdü. Makinelere hükmeden deha artık bir makineye bağlı yaşamak zorundaydı.
ARKADAŞLIKLAR
Tony’nin, aralarında sürekli bir mesafe olan ailesinin dışında bağ kurduğu az insan olsa da bu bağlar onun için derin anlamlar taşıdı. Stark hanesinin kâhyası Edwin Jarvis, Tony için her zaman destekleyici ve sadık bir figür olmuştu. Kâhyasına vefa borcu duyan Tony, tüm teknolojisinin ve zırhlarının kontrolünü sağlayan işletim sistemine JARVIS adını verdi.
Pepper Potts ve Happy Hogan Tony’nin yakın arkadaşları ve duygusal bağının yoğun olduğu insanlardı. Zaman içinde sinema evrenindeki gibi Pepper, kişisel asistanlıktan şirketin yönetimine; Happy kişisel korumalıktan güvenlik müdürlüğüne terfi etti ancak sinema evreninin aksine bu üçlünün ilişkisi net bir çizgide ilerlemedi. Pepper, Tony ve Happy arasında bir aşk üçgeni vardı. Pepper’ın, ikisinin arasında kaldığı ve bu üçünün arasının bozulduğu durumlara girerlerdi.
Başkalarının teknolojisine erişmesini engellemek için her önlemi alan Tony’nin kendi zırhını emanet edecek kadar güvendiği bir arkadaşı vardı, Albay James Rhodes. Sürekli Tony’nin izinden giden ve her sıkıntısında onun yanında olan Rhodes, Tony varoluşsal krizler içinde kendini yerken Iron Man kimliği üzerine alıp onun yerine kahramanlık yapmaya devam etti. Tony kendini bulduğundaysa Rhodes’a yeni bir zırh verdi ve onu War Machine’e dönüştürdü.
Tony’nin süper kahramanlar arasında da kardeş gibi olduğu iki kişi vardı. Steve Rogers ve Peter Parker. Peter ile olan yaş farkı yüzünden Tony her zaman ağabey konumundaydı. Kendisine özenen bu gence yol gösterdi, onu kolladı, bazen de onun başını belaya soktu. Steve Rogers ise kollanan değil, aynı oyuncak için kavga edilen kardeş gibiydi. Dostlukları Superman ve Batman’inkine benzeyen bu ikili, birbirlerine karşı saygı ve hayranlık dolu olsalar da çoğu kez karşı karşıya geldiler hatta birbirlerini pataklamak zorunda kaldılar.
TARZ
Ciddiyetsiz duruşu, sarkastik tavırlarıyla Tony, bazen itici; çoklukla da karizmatik bir karakterdi. Hazırcevaplığı ve herkese isim takmasıyla masada kendini en çok belli eden kişi olmayı başaran Tony, laf arasında filmlere yaptığı göndermelerin yanı sıra müzik zevkiyle de tarzını ve kalitesini ortaya koydu. 80’lerin rock müzik kültürünün getirdiği enerjiyle kendine motivasyon sağladı.
Black Sabbaht’ın “Iron Man”inden de ayrıca bahsetmek gerekiyor. Bu parça Tony’nin çalma listesinde olmasa ve şarkıyla kahramanın adı sadece isim benzerliğinden ibaret olsa bile şarkı tam olarak onun hikayesini anlatıyor. Şarkı geleceğe gidip oradaki kıyameti gören ve zamanına geri döndüğünde bu kıyameti engellemeye çalışırken kıyamete sebep olan bir adam hakkında. Sinematik evrendeki yol haritasını baz aldığımızda Age of Ultron’la bu durum birebir örtüşse de bununla sınırlı kalmadı. Tony birçok büyük meselede bir hatayı önlemeye çalışırken başka bir hataya sebep oldu, kahramanlığı da verdiği kararların sorumluluğuna katlanmak oldu.
Tony Stark’ın hayatı, kendinden başka kimseyi düşünmeyen şımarık birinden; başkaları için kendi hayatını feda edecek bir kahramana dönüşme yolculuğudur. Tony, tek atımlık bir travmadan sonra kahraman olmamış, hayatı boyunca yaptığı hataları zaman içinde fark ederek birer birer bu hatalardan ders almıştır. Çok çalışıp, sürekli gelişimi kovalayan; sorumlu olmayı her seferinde tekrar öğrenen birinin yolculuğu.