Orta Dünya’da sayısız savaşlar, sayısız düşmanlıklar vardır fakat öyle bir düşmanlık vardır ki herkes tarafından bilinen ve en uzun süren düşmanlıktır: Elfler ve cücelerin düşmanlığı. Yaratılışlarından beri düşman olan bu iki ırkın hikâyesini gelin, size anlatayım.
Bu iki ırkın arasındaki ilk husumet, yaratılışlarından gelir çünkü en temel hâliyle yaratanları farklıdır. Elfler, Eru Iluvatar tarafından yaratılır hatta Iluvatar’ın Çocukları olarak anılırlar. Cüceler ise bir Vala tarafından, Vala Aulë tarafından yaratılmıştır. İki yaratıcının ikisi de farklı şeylere önem gösterdikleri için, yarattıkları varlıkların da önem verdiği şeyler farklıdır. Elfler, doğaya düşkünken cüceler, tıpkı Aulë gibi madenler, taşlar ve zanaata önem verirler.
Eru Iluvatar, bu durum hakkında Aulë’ye “Vakit geldiğinde onları uyandıracağım ve onlar senin çocukların olacak; seninkilerle benimkiler, kabul ettiklerim ve seçtiklerim arasında sık sık çekişmeler doğacak” der ve böylece kadim düşmanlığın ilk filizi, bizzat Eru Iluvatar tarafından atılır. Aulë’ye tek tepki Eru Iluvatar’dan da gelmez; Aulë’nin eşi Yavanna “Başarıya ulaşana dek bu düşünceyi benden sakladığın için, senin çocukların benim sevgimden doğacak şeylere çok az ilgi duyacaklar. Babaları gibi önce kendi elleriyle yaptıkları şeyi sevecekler. Dünyayı kazıp duracak, Dünyada yetişen ve yaşayan şeylere aldırış etmeyecekler. Birçok ağaç onların amansız demirinin darbelerini hissedecek” deyip, ardından ormanları koruması için Entleri yaratır.
Elfler ve cüceler arasındaki ilk fiziksel çatışma, Beleriand’ta yaşanır. İlk kurşunu ise şaşırtıcı bir şekilde elfler atar. Yalnız, elflerin ilk gördüğü cüceler, görmeye alışkın olduğumuz cüceler gibi değiller, biraz daha kısa boylu ve sosyal kabiliyeti olmayan cüceler, bunu da belirtmek gerekiyor. Bu yüzden elfler, cücelerin orklar gibi Melkor tarafından yapılmış varlıklar olduğunu düşündüler ve onları gördükleri yerde avladılar. Kadim düşmanlığın ilk kurşunu da böylece sıkılmış oldu… Diğer cüceler Beleriand’a gelip kendi krallıklarını kurunca elfler, yaptıkları hatayı anladılar fakat kısa cücelerin neredeyse tamamı ölmüştü, yani iş işten geçmişti.
İkinci savaş ise Nauglamir yüzünden yani diğer adıyla Cüce Gerdanlığı yüzünden çıkmıştır. Bu isimler Orta Dünya geekleri için çok da yabancı olmasa gerek. Orta Dünya’nın büyük âşıklarından Beren’in biricik eşi Luthien’e hediye ettiği gerdanlık, bu bahsi geçen gerdanlık.
Nauglamir,Belegostlu ve Nogrodlu cüceler tarafından yapılmıştı ve Nargothrond’un Lordu Findrod’a hediye edildi fakat bütün Nargothrond, Glaurung tarafından talan edildi ve hazinelere, yani doğal olarak Nauglamir’e el koydu. Türlü türlü olaylar silsilesinin sonucunda Nauglamir, artık Thingol’un eline geçmişti. Thingol, Nauglamir’e Silmaril’i takmak istedi ve bunun için Nogrod’tan bir grup zaanatkar cüceyi çağırdı. Silmaril’in ışığı ve cüce işçiliği ile muhteşem çekiciliğe ulaşan Nuaglamir, ikinci savaşın sebebi oldu.
Cüceler, Thingol’e “Bunları bizim atamız yaptı? Sen kimsin ki bu gerdanlık üzerinde hak talep ediyorsun?” diyerek, gerdanlığın kendi hakları olduğunu söyledi. Thingol de bol hakaretli cevaplar verince işler çirkinleşti. Cüceler Thingol’u öldürüp hemen tüymeye başladılar. Koskoca kralın öldüğünü fark etmek uzun sürmediği için, cüceler tüyme konusunda çok da başarılı olamadı. Birçoğu Doriath Elfleri tarafından öldürüldü. Tüymeyi başaran bir avuç cüce ise Nogrod’a döndü ve “Bu elfler bizi çalıştırdı, karşılığını da bir ton hakaret ve bizi öldürerek vermeye çalıştı” diyerek Nogrod halkını galeyana getirdi ve bir intikam ordusu oluşturdular. Nogrod Cücüleri ile Doriath Elfleri arasındaki savaşta iki taraf da çok fazla kayıp verse de kazanan Nogrod Cüceleri oldu.
Elfler ve cücelerin arasındaki güvensizlik ise bu olaydan sonra iyice patlak verdi ve yıllar, hatta çağlar boyu devam etti. Tabii ki bütün cüceler ve elfler düşman değildi, nadir de olsa Orta Dünya’da elf ve cüce dostluğu görmek mümkündü. Durumun en popüler örneği Gimli ve Legolas elbette ama ayrıca Hhazad-dûm Cüceleri ve Eregion Elfleri de çok sıkı dostlardır.
Bu kadim düşmanlığın hikâyesi bu şekildeydi. Başka bir hikâyede görüşmek üzere!