J.J. Abrams 1991 yılında Regarding Henry’yi yazdığı zaman, Hollywood nezdinde “Bu genç çocuk hevesli ha, fena işler yapmayacak” diye anılan, çömez bir yazardı. Sonra bir iki büyük film daha yazdı, 2001 yılında kendi dizisini verdiler. O diziden sonra, Abrams kademeli olarak yükselmeye başladı. Ama sizi temin ediyoruz, 2004 yılında altında imzası bulunan Lost patladığında bile kimse onun buraya geleceğini tahmin etmiyordu. Kendisi artık gerçekten de geek ihtiyaçlarımızın anahtarını elinde tutan adam; her anlamıyla. Biz de onun bu masif yolculuğuna bir bakalım, bizce en iyi beş işini listeleyelim dedik. Hazır mıyız? Buyurun!
5. Star Wars: The Force Awakens
Force Awakens’la ilgili ağzımdan iyi bir şey çıktığı görülmemiştir; genel olarak kanaatimden geri adım atmış da değilim. Force Awakens bence birebir A New Hope olmaktan öteye gidemeyen, bu kararından dolayı da çok yargılanması gereken bir filmdi. Amma velakin, Abrams’ın kariyeri kapsamında değerlendireceksek bir şeyi kabul etmemiz gerekir: Bu film Abrams için büyük bir başarıydı. Ben beğenmedim, pek çoğunuz da vasat buldunuz. Ama objektif bir pencerede şunlar tartışılmaz: Film gişeyi dağıttı, genel kitle memnun ayrıldı, eleştirmenler ses çıkarmadı. Ve bütün bunları hiçbir filmin sahip olmadığı tizlikte bir pazarlama kampanyasının ve hiçbir filmin sahip olmadığı bir hype’ın altından kalkarak yaptı. Büyük başarı.
4. Fringe
Fringe eşinize dostunuza “Abi birkaç bölüm sabredersen…” diye anlattığınız o dizilerden. İlk bölümlerindeki kesif “haftanın garip meselesi” tadından kaçınmak mümkün değil. Ancak dizi bacaklarını biraz açıp, paralel evren meselesine biraz girmeye başlayınca da bu sefer diziyi sevmemek imkansız oluyor. Özellikle de Joshua Jackson – John Noble paslaşmalarının ışığında. Anna Torv’u da sever, ederiz falan tamam da; Jackson-Noble ikilisini izlemek büyük keyifti be!