Şu dünyada devamının gelmesini dünya ahiret anlamlandıramadığım bazı şeyler var. Gerçekten. Yani bakın, yeniden yapmayı anlayabiliyorum. Bu çok abes bir laf gibi gelecek günümüz Hollywood’unun sapkın yeniden yapma takıntısı ışığında; ama anlayabiliyorum. 80’lerde çekilmiş bir hikayeye, 2010’ların hassasiyetleriyle yaklaşmak, biraz olsun anlamlı bir hareket gibi geliyor bana. Ama zamansız olan, ya da zamanının değerleriyle harmanlanan bir hikayeye, modern bir devam çekmek… Yani, ne gerek vardı?
Çünkü devamını anlatsan hikayenin, bir kere farklı çağların çocukları olacaklar ve ne olursa olsun bir kopukluk olacak aralarında. Yok bağımsız bir hikaye anlatsan da, o zaman orijinalinin saflığını bozma riskini alacaksın. Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull bunu öğretmedi mi bize? Belli ki Ridley Scott’a öğretmemiş. Zira kendisi Blade Runner 2’yi çekmek konusunda çok kararlı. Üstelik Deckard rolüyle Harrison Ford’u kattı, Ryan Gosling’i çağırdı, yönetmenlik koltuğuna da Sicario’yu çeken Denis Villeneuve’yi ekledi.
Orada da durmamış gibi gözüküyor. Slashfilm’de gördüğümüz habere göre, çekimleri Temmuz ayında başlaması beklenen Blade Runner 2’nin kadrosuna şimdi de Robin Wright katıldı. Daha doğrusu, ünlü aktrisin anlaşmanın son aşamalarında olduğu dile getirildi stüdyo tarafından. Açıklama da direkt stüdyodan geldiği için artık biraz kesin gözüyle bakmanın zararı yok. Şu saatten sonra anlaşma yaşanmazsa dev rezillik zira.
Açıkçası Robin Wright’a Forrest Gump’ta aşık olmuş bir insan olarak, kendisinin House of Cards ile birlikte kariyerinin ikinci baharını yaşıyor olmasından çok hoşnutum. Bu uğurda bu tip filmlerde, kalibresine yakışır oyuncularla karşılıklı oynayacak olması da beni heyecanlandırıyor. Denis Villeneuve de çok büyüleyici bir yönetmen. Ama işte, ne bileyim, dedim ya, pek ikna olmuş değilim yani Blade Runner 2’nin varolma gerekliliğine. Bakalım, kesin de konuşmayalım. Bir fragman düşsün, görürüz. Siz ne diyorsunuz peki bu arada?
