Hong Kong ’97

Hong Kong 97

Hong kong 97 için ne derece video oyun yakıştırması yapabiliriz emin değilim. 8bit’e sığdırılmaya çalışılan Mao, Bruce Lee, Jackie Chan, Coca Cola ve Chuck Norris görsellerinin, dönerci kartviziti kıvamında, karmaşık bir şekilde oraya buraya serpiştirildiği acayip bir oluşum var karşımızda!

Hong kong’un 97 yılında yeniden Çin’e teslim edilişi onuruna hayat bulan (ve çokça da bulmamasını dilediğimiz) bu oyun; artan göç ile doğru oranda yükselen suç oranına son verme çabamızı gözler önüne seriyordu. Kesinlikle oyun dünyasının en “kendine has” saçmalıklarından biri vardı karşımızda ve yıllar sonra dönüp bakmak, gözlerinizde kalıcı hasara yol açacağı için de oldukça riskliydi.

Totalde böyle saçma bir propagandanın tam olarak kimin işine yarayacağını tartışmak bir tarafa, başına oturan oyunseverlerin piksel zehirlenmesi yaşamaktan yırtmış olmaları bile başlı başına mucize kabul edilebilir.

 

Star Wars: Masters of Teras Kasi

Star Wars Masters of Teras Ksi

Tamam kabul ediyorum, her biri ayrı bir ikon haline gelen Star Wars karakterlerini tekme tokat birbirlerine düşürmek ilk bakışta eğlenceli bir fikir gibi gelebilir fakat Teras Kasi söz konusu olduğunda, kulağa eğlenceli gelen bu fikir en fazla yarım saat işleyebiliyor!

Darth Vader ile eli okkalı bir Tusken’ı kapıştırabilme şansına eriştiğimiz bu oyunda mümkün mertebe Star Wars hakkında bildiklerinizi bir kenara koymanız gerekecek! Nihayetinde ilk bakışta eğlenceli gibi görülen son derece “eğlencesiz” bir fikre ev sahipliği yapan Star Wars: Master of Teras Kasi; hiç değilse arkadaş mavralarında, arka planda yer alabilecek ve her oyuncunun 3-4 el oynayabileceği bir turnuvalık ömre sahip! Zaten muhtemelen ikincisini düzenlemeyeceğiniz için tadını çıkarın!

 

Aquaman: Battle for Atlantis

Aquaman Battle for Atlantis

DC’nin asla ama asla yeteri kadar ciddiye alınamayan süper kahramanının video oyunlarındaki akıbetinin de pek farklı olduğunu iddia edemeyiz. Neredeyse tamamı su altında geçmesine rağmen saki uzay boşluğunu kulaçlıyormuşuz izlenimi yaratan, görünmez duvarlara kafalama girdiğimiz, dövüş mekaniği diye bir şeyin olmaması bir tarafa, platform oyunu gibi makyajlanan bu aksiyon oyununun, türünün en berbat örneklerinden biri ilan edilmesi için, yaratık tasarımlarına şöyle bir göz atmak bile yeterli!

Suyun altına baktığımız her noktada piramidimtrak yapılar görmekten mide bulantısı yaşadığımız, çoğu zaman can sıkıntısına yenik düşüp derin bir uykuya daldırdığımız Aquaman: Battle For Atlantis’in ardından, talihsiz süper kahramanımızdan da uzunca bir süre haber almayı başaramamıştık.

 

Link: The Faces of Evil & Zelda: The Wand of Gamelon

Link the Faces of Evil

Karşımızda en azından kustururken güldüren bir oyun silsilesi var. Karakter tasarımlarına birkaç dakika sırıtmadan bakabilecek oyunseverlere peşin peşin hodri meydan diyorum!

Gariptir, piyasaya sürüldükten sonra iki seksen yere çakılan Phillips CD-i oyun konsolunun en büyük kozlarından biri olacağı düşünülen oyunlar; zaten niteliksizlik abidesi olan bu saçma multimedya ürününün satışına da herhangi bir katkı sağlayamamıştı.

Hava koşan ana karakterleri, arcade mirasının üzerine konmaya çalışsa da ayağı tökezleyen saçma sapan oynanışı, “öykü bunun neresinde?” diye sormayı bile unuttuğumuz senaryosu sayesinde Link ve Zelda ikilisi, daha dünden listenin en gedikli ismi olmayı başarmıştı bile! Animation Magic firmasının iflahını kurutan oyun, daha sonra isminde Zelda geçen her projeye hafif hafif kıkırdama alışkanlığı da kazandırmıştı.

 

Daikatana

Daikatana

Oyun dünyasının Duke Nukem Forever’dan sonra (ki kendisi çok ufak bir farkla listeye girme hakkını başka bir oyuna devretmiştir) en çok beklediği üründü Daikatana! Şatafatlı reklam kampanyası, Wolfenstein 3d’nin mirasını fütursuzca sömürmesi ve yapımcıların birbirinden iddialı açıklamalarının ardından, video oyun alemine edilen en büyük küfür olarak tanımlanmış ve açtığı yaralar yıllar sonra bile kapanmamıştır!

Muhteşem bir FPS serüvenine atılacağımızı sandığımız fakat kusursuz bir kurbağa ve sivrisinek avıyla yüz göz olduğumuz oyun; Ion Storm firmasını 20 milyon zarara uğratıp çökmesini sağlamakla kalmamış, John Romero’nun da bir daha iflah olmayacak bir biçimde tarihe gömülmesini sağlamıştır. Yine de kendisini Wolfenstein 3D ile anmak kendisine yapabileceğimiz en büyük iyiliktir.

Gariptir bazı oyun severler Daikatana’nın sonuna kadar sabretme gibisinden ilginç totemlere kalkışmış ve oyunun en kallavi silahı olan Dai Katana’yı havada savurarak arınma ritüeline soyunmuşlardır. Ne yazık ki kendilerinden bir daha asla haber alınamamıştır.

1 2
Author

1 Comment

  1. Big Rigs’te rakip gaza basıp yarışa başlamıyordu ki bile! Geri viteste sonsuz hızda gitmesi (muhtemelen düz gittiğinizden kötyörlör kat fazla), haritanın 1-2 dağ sonra bitmesi ve karanlığın ortasında aracınızı kullanmaya devam edebilmeniz, dağın kah içinden geçmeniz kah 90 derece tırmanıp geri inebilmeniz (hızınızı zerre düşürmeden)…
    Şu yaşımda bile ruhum eridi, ne güzel yazı olmuş.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.