Ay resmen heyecanla girişiyorum konuya ve haftalık gkyMUSIC yazılarını vinçle devralıyorum çünkü şahsi olarak çok coştuğum bir parça var sevgili geekler huzurlarda: Orange Skies – Mart Sona Eriyor. Post-rock türünün gerçekten kusursuz ama hisli, kısa ama derinlikli, amatör ama çok, çok nitelikli bir örneği çıktı geldi geek semalardan. Biz de onu  havada yakalayıp kanalımıza koyduk. Ben gerçekten kulağından müzik geçmiş herkesin bir kez dinlemesini, sonuna kadar dinlemesi gerektiğini dehşetle savunuyorum.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Nedir paşam bu şarkının olayı?” Çok makul bir soru. Bu şarkının olayı şu: Bir noktada çok akıllı insanlar, rock enstrümanlarıyla rock müzik yapma mecburiyetinin olmadığını fark ettiler. Bu enstrümanlarla hep 4/4’lük ölçülerde akıp giden, riff odaklı parçalar yapılıyor ve gidişat aşağı yukarı benzer istikametlere akıyordu. Birileri alıp, “Biz bu gitar, şu bas ve oradaki davul ile birlikte DOKU işleyeceğiz” dediler. Ortaya çıkan şeye post-rock dendi.

Explosions in the Sky, Mogwai, Godspeed You! Black Emperor, Sigur Ros gibi örnekleriyle dünya çapında bu müzik janrı bir takım karakteristiklerle icra ediliyor. Burada güzide grubumuz Orange Skies da bu karakteristiklerin çoğuna uyum sağlıyor, biri hariç: Süre. Normal post-rock şarkıları 7-8 dakikadan aşağı sürmüyorken Mart Sona Eriyor tadını damağımızda bırakıyor iki dakika kırk küsur saniyede.

Yoksa yaptıkları şey yine bir sonik halı dokuması. Önce ince ince giriyorlar. Hipnotik bir ritm. Yankılarla bir tünel inşa ediyor şarkı. Başka sesler işin içerisine girdikçe ışıklar açılıp kapanıyor bu tünelde. Bazı form ve fonksiyonlar tekrar ediyor, ta ki şarkının dantel gibi ortasına gelene dek. Orada arkada bir arpej gelmeye başlıyor. Hazır ediyor sizi. Post-rock’ın o muhteşem “Bir anda patlıyoruz arkadaşlar hazır mısınız?” anına hazırlanıyorsunuz, ama ondan sonra melodik bir ters köşe yapıyor. Tam “Yoksa?” diyip, ümitler tükenmişken, tünelin sonundaki ışık geliyor.

İki dakika kırk küsur saniyede muhteşem bir sonik deneyim. İlk yorumu atan İbrahim Uğurlu’nun da dediği gibi: “Tadı güzeldi, ama çabuk bitti”. Darısı Orange Skies’ın başka parçalarına…

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.