Gotham, her geçen bölümüyle beslendiği devasa mitolojinin hakkını vermeye devam ediyor. Ana kurgunun pek çok yanının daha önce çatır çatır işlendiğini göz önüne alırsak, seri bu işlenen hikayelerin hepsinin kenarına dokunup fakat onlara çarpmadan, oldukça usta bir nakışçının ellerinden çıkmışçasına bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Tabii bu durumda söz konusu nakışçı Heller oluyor.
Üçüncü bölüm, karakterleri çok daha düzgün bir şekilde oturttu ve potansiyelleri hakkında bir takım fikirler edinmemize yardımcı oldu. Özellikle Cobblepot bu bölüm en çok ekmek yiyen karakterlerden oldu diyebilirim.
Geçen bölümle ilgili bunu söylemek istememiştim fakat artık dizinin Arrow ile aynı evrende geçtiği kesin gibi bir şey. Bu bölüm bolca gösterilen televizyon görüntülerinin, Arrow’da geçen WEBG-7 kanalı ile aynı olması sonucunda bundan emin olabiliriz; Arrow ile Gotham aynı evrendeler.
Bunun dışında, göndermeler aldı başını gidiyor artık, özellikle Lamont Cranston üzerinden yapılan Shadow göndermesi en harbi çizgi roman hayranlarına selam çakar nitelikteydi.
Shadow’dan öte, dizi gelecekte olacak potansiyel şeyleri çatır çatır vermeye devam ediyor. Bu beş bölüm oldukça eğlenceli olabilir fakat açıkçası ben her sahnede gönderme ve potansiyel gelecek ilişkisi aramaktan biraz yorulabilirim gibi geliyor, özellikle bu bölümde her karede gönderme aramak için uğraş verdim resmen, mesela en sinsilerinden birini sizinle paylaşayım;
Evet, Barbara ve Jim’in doğacak kızı namı-diğer Batgirl’ün, Joker yüzünden “emekliye” ayrılmasından sonra üstleneceği kimlik Oracle’ın üs olarak kullanacağı yer burası. Yani Gordon ailesinin yaşadığı meşhur Clocktower. Birds of Prey’in çıkış alacağı yer de burası. Kısaca bu mekan Gotham’ın mitolojisinde oldukça önemli bir yer olarak hafızalara kazınacak, tabii şimdilik Jim ve Barbara’nın seksleri dışında pek bir aksiyon görmüyor kendisi.
Ne diyordum, evet bu ve bunun gibi pek çok göndermeye 5 bölüm daha dayanamayabilirim. Yani dizinin adı Gotham bunu biliyoruz. Fakat bu şekilde bağırmasına hiç gerek yok. Gotham şu an partide ilgi çekmek için sarhoş olup kendini oraya buraya atan çılgınlar gibi. Ama yine de arkadaşı olduğumuz, sevdiğimiz ve bize güzel günler yaşattığı için onu idare etmekten gocunmuyoruz.
Bu bölüm ilk kez Gotham’da “Vigilante” konseptinin kullanıldığı bölüm oldu. İlk etapta bir çeşit kötü adam olarak gösterilen Balloonman, aslında kanunları atlatan suçluları cezalandıran bir sokak kahramanı olarak karşımıza çıktı. Tabii bunun ucu pek çok farklı yere dokundu. Jim Gordon, artık tek başına yeterli olamayabileceğini anladı. Bruce Wayne ise kanunları kendi eline almanın bir takım sonuçları olabileceğini gördü.
Cat, bu bölümde Wayne cinayetinin çözümünde önemli bir rol oynadı fakat hala Gordon ile olan ilişkisinde kendisini ağırdan satıyor, tabii böyle olması çok doğal, bu kız büyüyüp ahlaki açıdan sürekli olarak gri bölgelerde dolaşan bir karakter olacak sonuçta.
Penguin ise bu bölüm aldı başını gitti. Sal Maroni’nin şehirde olduğunu 2.bölümde duymuştuk, bu sefer de gördük, hem de oynayan kişi Dexter’dan sevdiğimiz, özlediğimiz, tonton polis Angel Batista.
Penguin’in Sal Maroni eşliğinde büyüyüp serpileceği aşikar. Fakat şimdiden zekice hareketleri olduğunu görebiliyoruz. Özellikle Maroni’nin sorduğu soruya verdiği cevap onun için o an yaşam ve ölüm anlamına gelebilirdi. Bu Cobblepot’un dizi içinde vereceği hayatta kalma mücadelelerinden sadece biri olarak yansıtıldı bize, gelecekte kendisini daha ciddi sınavlar bekliyor. Henüz kendi de farkında değil ama o bulaşıkları uzun süre yıkaması gerekmeyecek.
Fish Mooney de bir yanda saçma sapan hareketler yapmaya devam ediyor. Geçen bölüm Don Falcone erkek arkadaşını iyice bir benzettikten sonra klasik Cosa Nostra adabınca davranıp Falcone’un kadınını benzetti. Mooney çok hırslı bir karakter fakat eninde sonunda bu hırsı patlayacak. Şahsen ben kendisine bir sezondan öteye şans vermiyorum, büyük ihtimalle sonu da Cobblepot veya Falcone’un elinden olacak. Belki de bir Black Mask görürüz kim bilir?
Ayrıca, bölümün başında bir Professor Pyg göndermesi vardı, bunun yine Joker göndermesi gibi bir şey olup olmadığını bilmiyoruz, şu an Dollmaker gibi eski Batman düşmanlarını gördüysek, gelecekte de bir Anarky, bir Professor Pyg görmek beni şaşırtmaz. Öte yandan, bu tarz egzantrik düşmanlar arttıkça Batman’in yerini kısa sürelerle dolduracak metruk tonlarda yeni anti-kahramanlar ve suç savaşçıları ortaya çıkmaya devam edecek. Özellikle Balloonman’in lafları ve Gotham’ın onun yaptıklarına tepki vermesiyle bunun dizide işlenecek genel bir motif olduğunu anlamış olduk diyebilirim.
Şu kadarı gerçek; Gotham yavaş yavaş deliriyor. Arkham’ın açılmasıyla birlikte Gotham hastalığını kabul edecek ve buna çare olarak olarak Batman gelene kadar uzun süre yatağında yatacak. Arada bir iyi günleri olacak, ayağa kalkmaya çabalayacak fakat Jim Gordon kesinlikle bu şehir için tedavi değil, sadece acıyı azaltan bir ilaç.