Bazı şeyleri ilk olarak nerede gördüğünüzü, gördüğünüzde hissettiklerinizi, bunu ilk kimlerle paylaştığınızı unutmazsınız ya? Benim için Junji Ito öyleydi. Bir arkadaşın evinde, görece aydınlık bir odada, takriben sekiz dokuz kişiydik. Sıkış tepiş bir yatağa oturmuştuk, karşımızda da monitör vardı. Bilgisayarın başına bir arkadaş geçti, “Size bir şey göstereceğim” dedi. Hikayeleriyle birlikte, bir manganın sayfalarını göstermeye başladı. Mevzubahis eser, Uzumaki’ydi.
Hayatımda hiçbir şeyden, bu kadar namüsait bir ortamda böylesine korktuğumu hatırlamıyorum. Gerçekten. İki saniye önce leş geyiğin hükmettiği oda birden buz kesmişti. O gece hiçbirimizin rahat uyuyabildiğini sanmıyorum. Bu biraz o bilgisayarı eline alan arkadaşın hikaye anlatma başarısından kaynaklanıyordu. Ama bolca da, Junji Ito’nun çok fazla ön tanıtıma ihtiyaç duymayan çizgisine.
İşte bunu bildiğim için, şu an ekstra, ekstra kahroluyorum. Hatırlayacaksınız, geçen senelerde Konami çok hırslı bir projeye giriştiğini duyurmuştu. Metal Gear serisinin efsane yaratıcısı Hideo Kojima, Pan’s Labyrinth ve Hellboy gibi filmlerin süper yönetmeni Guillermo del Toro ile birlikte, video oyun dünyasının en baba markalarından biri olan korku oyunu serisi Silent Hill’i diriltecekti. Hatta P.T. isminde bir demosu da yayınlanmıştı.
Sonradan Konami bu projeyi, Kojima ile olan ihtilaflarının ışığında iptal etti. Biz buna zaten yeterince üzülmüştük. Yeterince üzüldüğümüzü sanıyorduk en azından. Yok, hakkını verememişiz. Gerçekten darmadağın olmak için, şu haberi almamız gerekiyormuş: Meğerse, projeye Junji Ito da dahil olacakmış asıl planda. Elbette oyunun iptaliyle, bu hayal de toz bulutu olmuş, havaya karışmış. Evet. Vakit şimdi gerçekten darmaduman olma vaktidir. Bu giden oyun, gelmiş geçmiş en iyi korku oyunuymuş yani meğerse. Ve biz kendini asla oynayamayacağız ya…