Bakın, sanat dünyası içerisinde “öldükten sonra kıymete binme” mefhumu yeni bir şey değil. Yüzyıllardır var. Marcel Proust’tan, Edgar Allen Poe’ya, Emily Dickinson’dan Vincent Van Gogh’a kadar tarih yarattığı büyük eserlere rağmen öldüklerinde ünsüz ve yoksul olan dev sanatçılarla dolu. Yalnız kantarın topuzunu bu yüzyılda biraz kaçırdık gibime geliyor benim. Mevcut dönemin tüketim anlayışıyla, insanoğlunun gönlünde yatan “gidene kadar eldekinin kıymetini bilmeme” psikolojisi birleşti, ve biz Tupac’ın hologramla sahneye çıkmasına kadar geldik.
Helbette bu tartışmayı bağlamak isteyeceğim yer belli: J.R.R. Tolkien. Tolkien 1973 senesinde vefat ettiğinde, arkasında iki köklü eser bırakmıştı aslında. Bir tanesi The Hobbit idi, diğeri ise The Lord of the Rings. Tolkien’in hayatı, yarattığı şeyin namını ve şöhretini görmeye yetti; fakat kendisi vefat ettikten sonra bu nam ve şöhret arttığı, bununla beraber talep de patladığı için insanlar yeni Orta Dünya eserleri okumak istediler. Bunun üzerine de oğlu Christopher işin başına oturdu, babasının bitiremediği Silmarillion’u sonlandırdı, sonrada kalan notlardan tonla yeni kitap çıkardı.
İşte yine öyle bir bitmemiş Tolkien kitabı geliyor yakın zamanda. Yalnız bu sefer, işin Orta Dünya’yla hiç alakası yok. Modern fantastik edebiyatın babası Tolkien’in, Oxford’da toy bir üniversite öğrencisiyken başladığı “Kullervo” isimli kitabı, Tolkien alimi Verlyn Flieger tarafından toparlanıp yayına sürülecek.
Temelinde Finlandiya destanı Kalavela’dan esinlenen Kullervo, aynı zamanda sonradan Orta Dünya’yı yaratırken de Tolkien’in aklında kalan bir eser olmuş. Bu yüzden çok sevdiğimiz o dünyayı biraz daha yakından tanımamıza da olanak veriyor. Kullervo İngiltere’de 27 Ağustos’ta piyasaya sürülecek. Bizim dilimize ne zaman çevrilir, onu ise bilmiyoruz şimdilik. Merakta olduğumuz ise kesin!
